Mu'minûn-53'te belirtilenlerin, Rûm-32'de belirtilenler gibi fırkalara ayrılanlar olduklarını söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Fırkalara Ayrılmak » Mu'minûn-53'te belirtilenlerin, Rûm-32'de belirtilenler gibi fırkalara ayrılanlar olduklarını söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mu'minûn-53'te belirtilenlerin, Rûm-32'de belirtilenler gibi fırkalara ayrılanlar olduklarını söyleyebilir miyiz?

Ne diyor Rûm-32'de?

30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyean, kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.


"O müşriklerden olmayın ki, onlar fırkalara ayrılmışlardır. Gruplar (hizipler) oluşturmuşlardır ve her biri  kendilerindekilerle ferahlanırlar. Kim bunlar? Şirkte olanlar. Sebebi? Allah'a ulaşmayı dilememeleri.

Mu'minun-53:

23/MU'MİNÛN-53: Fe tekattaû emrehum beynehum zuburâ(zuburan), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
Fakat onlar, (dînin) emirlerini kendi aralarında kısımlara (fırkalara) ayırarak böldüler. Grupların hepsi, kendilerindeki (kabul ettikleri) ile ferahlanırlar.


"fe tekattaû emrehum beynehum zuburâ: fakat onlar, aralarında Allah'ın emirlerini  kısımlara ayırdılar, böldüler.
kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne): Her biri elindeki ile ferahlanır” diyor Allahû Tealâ.

Mu'minun-53'te belirtilenlerle, Rûm-32'de belirtilenler gibi fırkalara ayrılmış olanlar. Aynı zamanda iki grupta şirkte. Burada çok açık bir şekilde Allahû Tealâ geleceğe ışık tutmuş ve Kur'ân-ı Kerim'in indirilmesinden sonra da, gene insanların aralarında anlaşmazlığa düşeceklerini ve herkesin kendi elindekiyle ferahlandığı bir ortamın yeniden doğacağını söylüyor. Biliyorsunuz, böyle (bunun gibi) 72 tane fırka var. Her biri kendine göre bir inanış biçimi seçmiş. Adı dîn veya değil ama ayrı ayrı inanış biçimleri. Her biri ayrı bir fırkayı oluşturuyor. Bunlardan küçük gruplar (bu 72 çeşit inanç biriminin içindeki küçük kesimler, küçük azınlıklar), Allah'a ulaşmayı diliyorlar ve bizlerin yaşamakta olduğu hakikatleri yaşıyorlar. Ama 72 tane fırkada büyük kesimler, 72 inanç kesiminde ki büyük kesimler, Allah'ın emirlerini yerine getirmiyorlar. Ve tabi şirkte kalıyorlar, fırkalara ayrılmış durumdalar. Aslında bir tek dîn var. Kitaplar üç tane ama asılları aynı. Bütün peygamberlerin, namaz kıldıkları, oruç tuttukları, zekat verdikleri, zikir yaptıkları, Allah'a ulaştıkları ve teslim oldukları kesinlik kazanıyor. 

Bütün peygamberler Allah'ın tek dînini yaşamışlardır. İkinci bir dîn hiç olmamıştır. Onun için peygamberler zamanında mutlaka dîn yaşanır. Sonrada iblis adım adım o dîni insanlara unutturur. Yahudilere unutturduğu gibi önce, sonra Hristiyanlara unutturduğu gibi, sonrada İslâm'a unutturduğu gibi. Aslında üç ayrı inanç biçimi ortaya çıkmış. Aslında üçünün de birbirinden farkı yok. Ama bir olması lazım gelen insanlar birbirlerine düşman, öldüresiye düşman. Ve Allahû Tealâ’nın bu durumda hiç hoşuna gitmeyen bir durum, bir vaziyet.

İnsanlar, sırf aradan asırlar geçerken doğruları yanlışlarla adım adım değiştirdikleri için, tek inancı parçalara bölmüşler ve kendilerindekilerle ferahlanıyorlar. “Biz Hristiyanız, bizim yaptığımız doğrudur.” diyorlar. Ötekiler diyor “Biz Yahudiyiz, bizim yaptığımız doğrudur.” İslâm âlemi de diyor, “Biz İslâm'ız, bizim yaptığımız doğrudur.” Ama hepsi dînlerinin temelini  unutmuşlar

Dîn, Hz. İsa’dan da, Hz. Musa’dan da, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den de evvel gelen babamız İbrâhîm’in dînidir, hanif dînidir. Hepsi aynı dîni yaşadılar. Ondan evvel Hz. Nuh’ta aynı dîni yaşadı.

Benzer konular