Peygamber Efendimiz zamanında "El öperek tâbî olunur." diye bir şey geçmiyor.

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Peygamber Efendimiz zamanında "El öperek tâbî olunur." diye bir şey geçmiyor.
share on facebook  tweet  share on google  print  

Peygamber Efendimiz zamanında "El öperek tâbî olunur." diye bir şey geçmiyor.

Yanlış biliyorsunuz. Tam aksine Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in, bütün tâbî olanlar elini öperek tâbî olmuşlardır. Allahû Tealâ diyor ki Fetih Suresinin 10. âyet-i kerimesinde:

48/FETİH-10: İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsihî, ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecran azîmâ(azîmen).
Muhakkak ki onlar, sana tâbî oldukları zaman Allah’a tâbî olurlar. Onların ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiği için ellerinde de tecelli etmiş olduğundan) Allah’ın eli vardır. Bundan sonra kim (ahdini) bozarsa, o taktirde sadece kendi nefsi aleyhine bozar (Allah’a verdiği yeminleri, ahdleri yerine getirmediği için derecesini nakısa düşürür). Ve kim de Allah’a olan ahdlerine vefa ederse (yeminini, misakini ve ahdini yerine getirirse), o zaman ona en büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir).


“Habibim! Sana tâbî olmak, Allah’a tâbî olmaktır. Sana tâbî oldukları zaman onların ellerinin üzerinde Allah’ın eli vardı.” diyor.

Biat müessesesi tövbe ile yapılır. Şimdi bir kardeşinizle toka edin. Toka ettiğiniz zaman iki elden hiçbirisi diğerinin üzerinde değildir. İki el de birbirinin içindedir. Bir el ile diğer el. Ve üstte olan yoktur. Tokada, iki el de aynı standartlardadır. Bir arkadaşınızla toka edin. Meselâ şimdi yapın bu işi. Göreceksiniz ki; iki el de diğerinin üzerinde değildir.

Ama şimdi birisinin elini öpün. Ne gördünüz? Öptüğünüz el, sizin elinizin üzerinde. Fetih Suresinin 10. âyet-i kerimesi... Bırakınız genel tevatürleri, hepsinde de tâbî olmak kesin bir müessese olarak var. Ama Fetih Suresinin 10. âyet-i kerimesi, el öpme müessesesinin bütün gücüyle devam ettiğini gösteriyor. Ve bütün tarikatlarda konunun temelinde mutlak olarak el öpmek vardır. Tâbiiyet müessesesi el öpmekle tamamlanır. Çünkü mutlaka mürşiddeki cereyanın müride geçmesi şarttır. O, Allah’ın cereyanıdır.

Ve bundan 14 asır evvel Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e Cebrail (A.S) tarafından verilmiştir. Ondan sonra da Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den bütün sahâbeye geçmiştir. Hepsi de o cereyanla, böyle bir cezbenin sahibi olmuşlardır. Bu cereyan ise kişisel bir dokunma olmaksızın bir başkasına geçmez. Onun için Cebrail (A.S) vazifeliydi.

Öyleyse Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e kim ‘El öptürmedi.’ diyorsa, o büyük bir yanılgı içindedir. El öptürdüğü kesindir. Bütün tarikatlarda da el öptürmek işlemi mutlak olarak vardır. Biz de Allah’ın emriyle aynı şeyi yapıyoruz. Öyleyse “El öperek tâbî olunur diye bir şey geçmiyor.” fikri, sizin fikriniz. Aslında Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bütün sahâbe tarafından eli öpülmüştür.

Yetmez! Ondan sonra dört halifenin de eli öpülmüştür. Yetmez. Ondan sonra da tâbiîn, sahâbenin elini öpmüştür. Tebe-i tâbiîn de, tâbiînin elini öperek tâbî olmuştur. Tâbiiyet, mutlak olarak el öpmekten geçer.

Benzer konular