Hz. İbrâhîm’den önce kâinatın tek dîn için hangi kelime kullanılıyordu?

Anasayfa » Ana Sayfa » Dîn » Hz. İbrâhîm’den önce kâinatın tek dîn için hangi kelime kullanılıyordu?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Hz. İbrâhîm’den önce kâinatın tek dîn için hangi kelime kullanılıyordu?

Muhterem Efendimiz! Ellerinizden hürmetle ve hasretle öperim. Müsaadenizle sorumu arz ediyorum. Hamdeder şükrederiz ki, İslâm’ın Hz. İbrâhîm’in hanif dîni ile aynı olduğunu, hanif kelimesinin Hz. İbrâhîm’in dînindeki karşılığı olduğunu sizden öğrendik. (Evet, İslâm kelimesinin Hz. İbrâhîm’in dînindeki karşılığı hanif dîni. Zaten 3 esasından bahsettik; vahdet, tevhid ve teslim.)
 
Benim sorum; Hz. İbrâhîm’den önce kâinatın tek dîn için hangi kelime kullanılıyordu?

Hz. İbrâhîm’den evvel Hz. Nuh vardı. O da ‘teslim’ kelimesini kullanıyordu. Ondan evvel Âdem (A.S)’a kadar birçok peygamber geldi, geçti. Hepsi Allah’a teslim olmaktan bahsediyorlardı, Hz. İbrâhîm de dâhil. Ama Hz. İbrâhîm’in öğretisi, Hz. Musa’dan evvelki son peygamber olması hasebiyle, onun öğretisi zamanımıza kadar ulaşmıştır. Ve buna İbrâhîmi dînler de deniliyor. Tevrat’ın, İncil’in ve Kur’ân-ı Kerim’in muhtevasındaki dînlere İbrâhîmi dînler de deniliyor. Aslında Hz. İbrâhîm’inde kitabı var ama kitap ortalarda yok. Allahû Tealâ ona da kitap yazdırmış.

Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım! Allah’a sonsuz hamd ve şükrederiz ki,  orada Hollanda’da, Rotterdam’da Allahû Tealâ bize de bir konferans vermeyi nasip kıldı. Aslında bu konferansın diğer tarafta olmasını gönlümüzde arzu ederdik, İslâm Üniversitesinde. Çünkü onlara verilecek çok önemli mesajlarımız vardı.

İslâm’ın nasıl unutulduğunu onlara anlatacaktık. İslâm’ın temel hedeflerinin nasıl yok edildiğini anlatacaktık onlara. İslâm’ın kâinatın tek dîni olduğunu anlatacaktık onlara. İslâm’ın 7 safhasının ve 4 tesliminin, bütün peygamberler, bugünkü 3 dînin temsilcisi olan peygamberler tarafından yaşandığını ve Tevrat’ta da farz olduğunu, İncil’de de farz olduğunu, Kur’ân-ı Kerim’de de farz olduğunu anlatacaktık.

Ve sevgili kardeşlerim, yetmez! Tevrat’ta Hz. Musa ve O’na tâbî olanların bu 7 safhanın 7’sini de yaşadıklarını ispat eden âyetleri gösterecektik. İncil’de 7 safhanın 7’sinin de farz olduğunu ve Hz. İsa ve O’na tâbî olanların bu 7 safhanın 7’sini de yaşadıklarına dair olan ayetleri gösterecektik. Hem farziyetine ait hem de hepsinin yaşandığına dair âyetleri gösterecektik.  Sonra da Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve O’nun sahâbesinin 7 safhanın 7’sini de nasıl yaşadıklarını ispat edecektik, Kur’ân âyetleriyle. Yetmez, 7 safhanın 7’sinin de Kur’ân’da da farz olduğunu ispat edecektik.  

Bu neyi gösterecekti? Bu ‘dünya birliğini’ gösterecekti. Gelecekte dünyada sûlh ve sükûn hâkim olacak, yakın bir gelecekte. Bu sûlh ve sükûnu sağlayacak olan kişi, o biziz! Bunu kafamızdan bir düşünce platformu içinde söylemiyoruz. Bu Allahû Tealâ’nın bizi tayini ile gerçekleşecek bir olgudur.  

Bütün dînlerin aslında birbirinden hiç farklı olmadığını, üç kitaplı dînin üçünde de 7 safhanın 7’sinin de farz olduğunu ve her kitapta o kitabın peygamberi ve ona tâbî olanların 7 safhanın 7’sini de yaşadığını kendi kitapları yazıyor. Bunun mânâsını anlayabiliyor musunuz sevgili izleyenler ve dinleyenler? Bunu mânâsı; dînlerin olmadığı, sadece bir tek dînin mevcut olduğunu, Hz. İbrâhîm’in hanif dîni yani İslâm dîninin mevcut olduğunu ifade ediyor. Üç kitabın üçünde de Hz. İbrâhîm’e atıf yapılmış. Hz. İbrâhîm’den devredildiğini açıklıyor kitaplar.

Sevgili kardeşlerim! Yakın bir gelecekte bütün dünyanın sûlh ve sükûna kavuştuğunu göreceksiniz. Şu anda dîn adına savaşlar yapılıyor. Bu savaşların hepsi bitecektir. İşte, daha evvel size ne söylediysek hepsi gerçekleşti. Bugün de bunu söylüyoruz. Bunun gerçekleştiğini yaşayacaksınız. Çünkü biz bunları kendimizden söylemiyoruz, O söyletiyor.

Benzer konular