“Dîni yaşamak dünyanın en kolay işi.” diye duydum. Peki, günümüzde dînin çok zorlaştırılması şeytanın etkisiyle mi oluyor acaba?

Anasayfa » Ana Sayfa » Şeytan » “Dîni yaşamak dünyanın en kolay işi.” diye duydum. Peki, günümüzde dînin çok zorlaştırılması şeytanın etkisiyle mi oluyor acaba?
share on facebook  tweet  share on google  print  

“Dîni yaşamak dünyanın en kolay işi.” diye duydum. Peki, günümüzde dînin çok zorlaştırılması şeytanın etkisiyle mi oluyor acaba?

Evvelâ ‘dînin zorlaştırılması’ diye bir şey yok sevgili kardeşlerim! Dîn bir zevkler dizisinden ibarettir. İnsanlar Allah’ın ismini 24 saat boyunca zikredebilen bir noktaya da ulaşabilirler, hiç zikretmeyebilirler de. Bu onların iç dünyasındaki talebe bağlıdır. Ama biliniz ki; başlangıçta kalpler afetlerle doludur. Yaşadığınız sürece, eğer nefs tezkiyesi yapmamışsanız nefsinizin kalbindeki afetler giderek çoğalmıştır.
 
Nefs tezkiyesi yapmaksa sadece sizin yapabileceğiniz bir şey değildir. Mutlaka bunun için Allah’tan mürşidinizi sormanız lâzım. Hacet namazını kılacaksınız. Allah’tan mürşidinizi soracaksınız. O mürşidiniz her kim ise ona ulaşacaksınız ve tâbî olacaksınız. El öpeceksiniz ve ona tâbî olacaksınız. İşte ruhunuzun ayrılma noktası, vücudunuzdan ayrılıp Allah’a doğru yola çıkan kafileye katılma noktası bu noktadır. Bu noktada ruhunuz vücudunuzu terk edecektir ve Allah’a doğru yola çıkan kafileye katılacaktır. 7 tane gök katını birer birer aşacaktır. 7. katta soldan sağa doğru 7 tane âlem geçecektir ve nihayet 7. âlemden dikey bir yolculukla yükselecektir. Allah’ın Zat’ına ulaşacaktır.

Bütün insanların ruhları Allah’ın ruhudur. O ruhu, Allah o kişiye emanet olarak vermiştir. Bütün insanların ruhu onlara verilen birer emanettir. Çünkü onlar kendilerine düşen görevi yapmasalar bile, ruhlarını dünya hayatını yaşarken Allah’a ulaştırıp da ermiş evliya olmasalar bile öldükleri zaman ruh onları terk edecek ve Allah’a mutlaka geri dönecektir. Ama Allahû Tealâ bunun dünya hayatını yaşarken yapılmasını istiyor ve üzerimize farz kılmış, bu sebeple mürşide tâbiiyeti. İlişkisi ne? Kim Allah’tan mürşidini sormuşsa Allah ona mutlaka mürşidini gösterecektir. İşte o kişinin mürşidine ulaşıp da elini öperek, ona tâbî olması halinde ruhu vücudu mutlaka terk edecektir. O sırada Allah’a doğru yola çıkmış olan, yolda olan kafileye, insan ruhları kafilesine o da katılacaktır. 7 tane gök katını aşacaktır. 7. katta 7 tane âlemden geçecektir. Sonra dikey bir yolculukla Sidretül Münteha’ya ulaşacaktır. Oradan da Allah’ın Zat’ına yükselerek Allah’ın Zat’ında yok olacaktır.

İşte sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım! Allah’ın istediği şey bu kadar kolay, bu kadar basit ve bu kadar tesirli. Ne kaybederiz ki sevgili kardeşlerim? “Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur, benim de ruhumu Sana ulaştır.” demek bir büyük problem mi? Hacet namazını kılıp mürşidini Allah’tan sormak bir büyük problem mi? Belki problem mürşidinin uzaklarda, belki çok uzaklarda olması sebebiyle ona ulaşmakta kişinin zorluk çekmesi olabilir. Ama unutmayın ki sevgili kardeşlerim, Allahû Tealâ bu konuda bütün insanlara yardımcıdır. O mürşidi, o kişiye sunan Allah’tır. Sorduğu zaman hep o mürşidi gösteren Allah’tır. Dolayısıyla onun, mürşidine ulaşması için gerekli olan şartları Allah deruhte eder. O sağlar. Bir yerlerden bir şeyler hasıl olur ve o kişi mürşidine ulaşır. Tâbiiyetle beraber ruhu vücudundan ayrılacaktır. 7-8 aylık bir devre içinde de o ayrılan ruh 7 tane gök katını aşacak, 7. gök katında 7 tane âlemden geçecek ve neticede dikey bir yolculukla Allah’ın Zat’ına ulaşacaktır. Sidretül Münteha’ya, oradan da Allah’ın Zat’ına ulaşacaktır. Allah’ın Zat’ında ifna olacaktır, yok olacaktır. Ne olmuştur? O ruh zaten Allah’ın ruhuydu. Allah’a geri dönmüştür.

İşte Tevrat’ı incelediğiniz zaman, İncil’i incelediğiniz zaman ve bizlerin mukaddes kitabı olan, İslâm’ın mukaddes kitabı olan Kur’ân-ı Kerim’i incelediğiniz zaman aynı şeyleri görürsünüz sevgili kardeşlerim! 7 tane safha, 4 tane de teslim:
 
• Allah'a ulaşmayı dilemek
• Mürşide tâbiiyet
• Ruhun Allah’a ulaşması
• Fizik bedenin teslimi
• Nefsin teslimi
• Muhlis olmak
• İradeyi Allah’a teslim etmek

7 tane safhadır. Ne gördük? Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi…

İslâm dîni “silm” kökünden isim alıyor. “Silm” kökü... “İslâm” kelimesi de “müslim” kelimesi de “müslüman” kelimesi de hepsi “silm” kökünden geliyor. İslâm kelimesi, “teslim olan” demek. Dînimiz teslim dîni. Allahû Tealâ istiyor ki; herkes en azından ruhunu Allah’a teslim etsin de ermiş evliya olsun. Daha sonra fizik vücut, daha sonra nefs, en sonra da iradenin teslimi… Adım adım o kişiyi aslî hedeflere ulaştıracaktır.  

Sevgili kardeşlerim! Hepiniz için söz konusu olan şey, Allahû Tealâ’nın dizaynı içerisinde mutlu olmanız. Allahû Tealâ’nın tek istediği şey var bütün insanlardan: Onların mutlu olması… Hiç kimse Allah olmaksızın gerçek mutluluğu yaşayamaz yani Allah devrede olmaksızın. Öyleyse bütün insanlar için Allahû Tealâ acaba niçin mürşide tâbiiyeti farz kılıyor? Niçin ruhun teslimini farz kılıyor? Fizik bedenin teslimini farz kılıyor? Nefsin teslimini farz kılıyor? İradenin teslimini farz kılıyor? Çünkü bu saydığım sıra içersinde o kişinin şu dünya hayatını yaşarken sahip olacağı mutluluk bunların her birinde artacak, artacak, artacaktır. Ve nihayet kişi nefsinin kalbini tamamen Allah’ın nurlarıyla dolduracak ve kesintisiz bir mutluluğun sahibi olacaktır.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için bir hedef var. O hedef mutluluktur. Allahû Tealâ bütün insanları ‘onlar mutlu olsun’ diye yarattı ve yaratmakta ve yaratacak. Ama insanların büyük kısmı mutsuz sevgili kardeşlerim! Arkasında da bir tek şey var: Allah’ın emirlerini dikkate almamaları… Bu insanlar kendilerine yazık ediyorlar sevgili kardeşlerim!

Allah'a ulaşmayı dilemeyen bir insanın mutlu olması mümkün değildir. Mutluluk kesintisiz bir sulh ve sukûn, saadet yaşantısıdır. Öyleyse sevgili kardeşlerim! Bu saadeti, mutluluğu hepiniz yaşayabilirsiniz. Başka insanlara da öğretirseniz onlar da yaşayabilirler. Allah'a ulaşmayı dilemek konunun başlangıcını teşkilf eder. Bu kişinin yapması lâzımgelen şey, hacet namazını kılıp Allah’tan mürşidini sorması. Eğer birincide cevap alamazsa ikincide, üçüncüde mutlaka bu cevabı alacaktır. Allahû Tealâ ona gösterecektir.

İşte sevgili kardeşlerim, o mürşid dünyanın neresindeyse oraya gitmekle mükellefsiniz. Öyleyse böyle bir dizayn içerisinde insanlar bir takım engellerle karşı karşıya kalabilirler mi? Kalabilirler. Aslî unsura ulaşmak istikametindedir bu. Ama eğer bulunulan bir noktada o mürşidin vazifeli kıldığı kişiler varsa, tarîk vermek üzere görevlendirilmişlerse, bir kişi esas mürşide ulaşmak yerine onlara da, bulunduğu yerdeki o kişilerden birine ulaşıp cereyan ona geçmiş olduğu cihetle (başkalarına el vermesi söz konusu oluyordur onun), sanki mürşidine ulaşmış gibi o kişiden de kendisine aynı cereyan geçecektir. Allahû Tealâ böylesine kolaylıklar sağlıyor.

İşte sevgili kardeşlerim! Bir sonuçla karşı karşıyayız. Allah ne istiyor? Cevap kesin: Mutlu olmanızı istiyor. Şu dünyayı mutlulukla geçirmenizi istiyor. Böyle bir şeyi yapabilen bir insan Allah'a ulaşmayı dilemiştir. Daha dilediği an 1. kat cennetin sahibi olmuştur. Mürşidine tâbî olmuştur; 2. kat cennet onundur. Ruhunu Allah’a ulaştırmıştır, 3. kat cennet onundur. Allahû Tealâ ifadeyi şöyle kullanıyor:

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


“Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” Ne oldu? Allahû Tealâ onu Kendine ulaştırmayı garanti ediyor. Bu, 3. kat cenneti ifade eder. Öyleyse Allahû Tealâ bunu garanti ettiği cihetle, 3. kat cennete kadar bütün cennetler Allahû Tealâ tarafından garanti edilmiştir. Bir tek dilek: “Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur, benim de ruhumu Sana ulaştır.” Bunu diyen kişi hacet namazını kılıp, boy abdesti alıp hacet namazını kılıp tabiî, boy abdesti almadan hacet namazı kılınmaz. Boy abdesti alıp hacet namazını kılan Allah’tan mürşidini sormuşsa, Allah ona mutlaka mürşidini gösterecektir. Kişi ona ulaştığı zaman da herşey en güzel şekline ulaşacaktır. Çünkü tâbiiyet o kişide büyük bir huzur yaratacaktır. Ruhu da tâbiiyetle beraber vücudundan ayrılıp Allah’a doğru yola çıkan kafileye katılacaktır. Ve kişinin   ruhu 7 tane gök katını aşıp 7. katta 7 tane âlemden geçerek sonra da dikey bir yolculukla Sidretül Münteha’ya ulaşmak, oradan da Allah’ın Zat’ına ulaşmak muhtevalarını birer birer aşacak, neticede o kişinin ruhu da Allah’a ulaşacak, o kişi de ermiş evliya olacaktır.

Sevgili kardeşlerim! Herşey çok mu güzel, yoksa bize mi öyle geliyor? Suallerinizi bekliyoruz inşaallah.

-Herşey Muhterem Efendimiz, sizinle ve himmetinizle çok güzel ve bunun dil ile tarifi gayri mümkünsüz Muhterem Efendimiz!

Hah, Hay Allah razı olsun! Dil ile tarifi gayri mümkünsüz! Hay Allah razı olsun.

Benzer konular