Ehl-i sünnet olarak vasıflandırılan kişilerin özelliklerinin Tevbe Suresinin 100. âyet-i kerimesinde belirtildiğini söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » İslâm'ın 5 Şartıyla Âmel Etmek » Ehl-i sünnet olarak vasıflandırılan kişilerin özelliklerinin Tevbe Suresinin 100. âyet-i kerimesinde belirtildiğini söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Ehl-i sünnet olarak vasıflandırılan kişilerin özelliklerinin Tevbe Suresinin 100. âyet-i kerimesinde belirtildiğini söyleyebilir miyiz?

Tevbe-100:

9/TEVBE-100: Ves sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ihsânin radıyallâhu anhum ve radû anhu ve eadde lehum cennâtin tecrî tahtehâl enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu).
O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan salâh makamında iradesini Allah'a teslim ederek irşada memur ve mezun kılınanlar): Onların bir kısmı muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kısmı ensardan (Medine'deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. (Sahâbe irşad makamına sahip oldukları için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razı ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ve orada ebediyyen kalacaklardır. İşte bu, en büyük (azîm) mükâfattır.


“Sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan ulûl’elbab, ihlâs ve salâh makamlarını, en üst üç makamı işgal edenler), sabikûn-el evelîn… onların bir kısmı muhacirînden (yani Mekke’den Medine’ye göç edenlerden), bir kısmı ensardan (Medine’deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. Allah, onlardan razı ve onlar da O’ndan (Allah’tan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ve orada ebediyyen kalacaklardır. İşte bu, en büyük (azîm; azîm en büyük demek) mükâfattır.

“Ehl-i sünnet olarak vasıflandırılan kişilerin özelliklerinin Tevbe Suresinin 100. âyet-i kerimesinde belirtildiğini söyleyebilir miyiz?”

Eğer sahâbeye ehl-i sünnet diyorsak, ehl-i sünnetin özellikleri budur. Ama ehl-i sünnet vel cemaat akidesine ulaştığımız zaman aradan geçen yüzyıllar sonra olaya baktığımızda, bunun Kur'ân’dan ne kadar farklı bir durum almış olduğunu acı acı hatırlıyoruz.

İşte ehl-i sünnet, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in sünnetine tâbî olanlar demek. Bakıyoruz ki Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in sünnet-i seniyyesi; Allah'a ulaşmayı dilemek, Cebrail (A.S)’a tâbiiyet, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e başkalarının tâbiiyeti, ruhun Allah'a ulaşması, teslimi, fizik vücudun teslimi, nefsin teslimi, muhlis olmak ve iradeyi Allah'a teslim etmek (irşad olmak ve iradeyi Allah'a teslim etmek)diye 7 tane safha içerdiğini görüyoruz. Bütün sahâbe Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in sünnetiyle yaşadılar ve hepsi bu 7 safhanın 7’sinin de sahibi oldular. Burada gösteriyor ki hepsi irşad makamının sahipleri.

Benzer konular