Günümüz dîn adamları inceledikleri ve doğru olduklarını bildikleri halde neden insanlara doğruları anlatmak yerine gizliyor? Bunlar büyük bir zan altında mı oluyorlar?

Anasayfa » Ana Sayfa » İslâm'ın 5 Şartıyla Âmel Etmek » Günümüz dîn adamları inceledikleri ve doğru olduklarını bildikleri halde neden insanlara doğruları anlatmak yerine gizliyor? Bunlar büyük bir zan altında mı oluyorlar?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Günümüz dîn adamları inceledikleri ve doğru olduklarını bildikleri halde neden insanlara doğruları anlatmak yerine gizliyor? Bunlar büyük bir zan altında mı oluyorlar?

Muhterem Efendimiz Hazretleri! Sizin hidayet ve tüm anlattığınız konuları, tüm dîn adamları bildikleri halde, inceledikleri halde, doğru olduklarını bildikleri halde neden insanlara doğruları anlatmak yerine gizliyor ve çarpıklaştırıyorlar? Bunlar büyük bir zan altında mı oluyorlar? Allah razı olsun.

Bunun arkasında 2 tane faktör yaşıyor, sevgili kardeşlerim!

1- Dîn adamları bizi ciddîye almıyorlar. Onlar, kendi inandıkları ilmin doğru olduğunu zannediyorlar ve buna inançları tam. “Ben İlahiyat Fakültesini bitirdim. O, İlahiyat Fakültesinin semtine bile uğramadı. O nereden bilecek? Arapçayı ben bilirim. Dîni ben bilirim.” diyor.

İşte yanılgı buradan başlıyor. Çünkü onlar, dîn adına sadece kendilerinden evvel gelen âlimlerin, kendilerine ulaştırdığı hadi daha açık konuşalım; ehli sünnet ve’l cemaat âlimlerinin kendilerine ulaştırdığı ilmi inceliyorlar, onu biliyorlar sadece. O ilmi, alabildiğine geniş bölümlere ayırmışlar, herbiri kendi alanında ihtisas yapmış ve hepsi de doğruyu yaptıklarından emin. Ve de cennetlerden cennet beğenemiyorlar. Ama o öğreti ile hiçbirinin cennete girmesi mümkün değil, sevgili kardeşlerim! Bu korkunç bir müessese! Korkunç bir sonuç! Bunca âlim, dîn adına ahkâm kesen bunca insan, hiçbirinin kurtuluşa ulaşamaması gerçekten çok acı, çok hüzünlü bir tablo.

Olay belli. Bu insanlara tam 30 yıldır, Allah’ın dînini öğretmeye çalışıyoruz. 30 yıldır Allah bize dîn öğretti. Biz de sizlere sevgili kardeşlerim. İncelediğiniz zaman ne gördünüz? Bütün söylediklerimizin gerçek olduğunu gördünüz. O zaman o insanlar, bu anlattıklarımızı bilmiyorsa ve şunu gördünüz ki; onların öğrendiği dîn öğretisiyle hiç kimsenin cehennemden kurtulması mümkün değil. Bunu da gördünüz. İslâm’ın 5 şartı onların baş tacı ettiği bir konu ama hiçbir zaman İslâm’ın 5 şartıyla onların hiçbirisi cennete giremez.

Sevgili kardeşlerim! Bu öyle bir olay ki; bu kadarla kalmıyor yani o insanlar, hadi hakikatleri bilmiyorlar (Kur’ân hakikatlerini) ve bilmedikleri için cehenneme gidecekler, tamam. Ama başka bir olay daha var. Onlar hem bilmiyorlar hem de incelemek gereği duymadan bizim söylediklerimizin yanlış olduğu intibaını vermeye çalışıyorlar. Yanlış buradan başlıyor. Bir kısmı %100 eminiz ki, hiç incelemedikleri için böyle yapıyor. Büyük kısım, çok büyük bir kısım böyle hüsnüniyet sahibi ama incelememiş. İhtimal de vermiyor. İncelese, Kur’ân’la tahkik etse bütün söylediklerimizin doğru olduğunu anlayacak. O zaman düşünecek: “Yahu, bütün söyledikleri doğru. Bu adam doğru dürüst Arapça bilmiyor ve söyledikleri doğru. Yetmez, bizim bilmediğimiz hakikatler. Gene yetmez, onun söyledikleri insanları gerçekten cehennemden kurtaracak, Allah’ın evliyası yapabilecek olan özellik taşıyor.”

İşte sevgili kardeşlerim! Bunları ardarda biraraya getirdiğiniz zaman çok ciddî bir olayla karşı karşıya olursunuz. O zaman bizim kimliğimizi araştırmak mecburiyetinde kalırsınız. Araştırmak da son derece basit. Bir hacet namazı kılıp, Allahtan sadece soracaksınız: “Kim?” diyeceksiniz bu adam. “Şimdiye kadar bizim hiç bilmediğimiz şeyleri kalkmış bize anlatıyor. Kim bu adam?” İşte, bu kimliğin muhtevasına varabilmeniz için onun söylediklerini sadece anlamak değil; Kur’ân’a vurup, doğru olup olmadığını tahkik etmek mecburiyetindeler.  Bunu yapamadıkları sürece bunca masum insanın günahını da yüklenmek mecburiyetinde kalacaklardır. Bizi en çok üzen bu!

Sevgili kardeşlerim! Gözümüzün önünde 70 milyondan fazla insan şu anda cehenneme doğru gidiyor. Neden? ‘Allah’a ulaşmayı dilemek, ruhu hayattayken Allah’a ulaştırmayı dilemek.’ diye bir kavramdan, dîn adamları haberdar olmadığı için halkımızın büyük kısmı da haberdar değil. Ve biz bunlardan bahsettiğimiz zaman o insanlar gidiyorlar, bizim sevgili dîn adamlarımıza soruyorlar: “Ya! Sizin hiç söylemediğiniz şeyleri söylüyor bu adam. Diyor ki: ‘Allah’a ulaşmayı dileyin! Dilemezseniz küfürdesiniz, dilemezseniz dalâlettesiniz, dilemezseniz gideceğiniz yer cehennem, dilemezseniz siz Allah’ın âyetlerinden gafilsiniz vs. vs.’ Siz, bize bunları hiç söylemediniz.”

Onlar da söylememekte haklı mı? Elbette haklı. Çünkü öğrenmediler ki, söylesinler. Ama problemimiz şu; biz bu, sevgili dîn adamlarımıza bunları öğretip de halka, onları “onun bütün söyledikleri doğru.” diyebilecekleri bir güne ulaştırıncaya kadar kim bilir kaç yüz bin kişi, kim bilir kaç milyon insan, bu ülkede ölmüş olacak! Hayatını tamamlayan kişi ölür. Her gün yüzlerce kişi ölüyor. O ölenler bunları duydular. Ama tahkik ettikleri zaman: “Hayır, onun söyledikleri doğru değil.” cevabıyla karşılaştılar.

Sevgili kardeşlerim! Bunu önleyebilmek için biz, ihtarlar gönderdik dîn adamlarına. Bir kısmı ihtarlara bakmak gereğini bile duymadan çöp sepetine atmış onları. Bu bir sorumsuzluk değil mi? İnsanları kurtaracak olan onların söyledikleri sözler. İnsanlar bize inanmıyorlar. Haklılar mı? Elbette haklılar. Bunca dîn adamı, bizim söylediklerimizi söylemiyor. Yetmez, söylediklerimizin yanlış olduğunu da söylüyorlar. Hiç incelemek gereğini duymadan sevgili kardeşlerim! Bunca insanın, bunca milyon insanın vebalini omuzlarına alıyorlar.

İşte buna üzülüyoruz. Onlara kızar mıyız? Hayır, biz kızamayız. Kızma müessesesi, o bizim standartlarımızda bir olay değil. Onları hep davet ediyoruz Allah’ın doğrularına. Ama omuzlarındaki vebal her geçen gün artıyor. Onlar hakikati öğrenip de bizim doğru söylediğimizi herkese ulaştırdıkları zaman, o zaman ancak bizim insanımız kurtuluşa ulaşacak. Ama o gün gelene kadar cehenneme gidecek olan bütün insanların vebali onların omuzlarında. Söylediklerimizi incelemedikleri için, dikkate almadıkları için ve başkalarına öğretmedikleri için. Bunlar, zan altında değil, büyük bir vebal altında!

Benzer konular