Sizden önceki huzur namazının imamının kim olduğunu açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Devrin İmamı » Sizden önceki huzur namazının imamının kim olduğunu açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Sizden önceki huzur namazının imamının kim olduğunu açıklar mısınız?

Es selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berekâtuhu! (Ve aleykum selâm ve rahmetullâhi ve berekâtuhu.) Saygıdeğer ve Muhterem Efendimiz! (Allah razı olsun.) Giresun’dan Rize’ye size yakın olmak, size tâbî olmak için geldik.

Hoş geldiniz, sefa geldiniz sevgili kardeşlerim! Aramızda olmak, göreceksiniz ki; tâbiiyetten sonra size tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük zevkler yaşatacaktır. Allah’a sonsuz hamd ve şükrederiz. Zevki verecek olan biz değiliz, O! Ve hepinizi büyük mutluluklara mutlaka ulaştırır.

“Allah’ımıza sonsuz hamd ve şükrederiz ki; Rize’de bizleri buluşturdu. (Hamdederiz, şükrederiz. Allah razı olsun.) Sizi televizyondan ailece sürekli izliyoruz. Allah sizden razı olsun.”

Çok mutlu oluyoruz. Sizlerin izlenimiyle ancak bizi defaatle incelerseniz o zaman sözlerimizin bütünüyle yalnız doğrulardan oluştuğunu göreceksiniz. Bizim naçizane tavsiyemiz odur ki; öğrendiğiniz şeyleri gidip, bulunduğunuz yerdeki dîn adamlarıyla konuşmalısınız. Deyiniz ki: “Falanca âyet böyle söylüyor. Hâlbuki siz bunun tersine bir şeyler söylüyorsunuz. Neden?” Onları sorguladığınız zaman her geçen gün sorgulayan insanların çoğalması, onların da konuya eğilmesini mutlaka icap ettirecektir. Bunu yaparken sakın izaç edici, insanları rahatsız edici bir hüviyet kazanmasın sözleriniz. Saygılı olacaksınız dîn adamlarına karşı. Saygıyı sakın elden bırakmayın! Onlar saygıya lâyık insanlardır. Hiçbirisi kötü niyetli değildir. Sadece Allah’ın hakikatlerini bilmedikleri için söylediklerimizi şuanda incelemeden yalanlıyorlar ve böyle yapmalarının arkasında sakın onları kötü niyetin sahibi sanmayın. Sadece onlara öğretilen dîn ilmine, bizim söylediğimiz Kur’ân ilmi uymuyor. Çünkü onlar Kur’ân’dan değil, insanların asırlardan beri yazdıkları kitaplardan dînlerini öğrendiler. Onların profesörleri onlara o ilmi öğrettiler. Çünkü onlar da kendi hocalarından, kendi profesörlerinden aynı ilmi öğrendiler. Kur’ân ilmini değil, insanların yazdığı kitaplardan öğrendikleri dîn ilmini.  

Sevgili Efendimiz! Size bir soru sormak istiyorum müsaade ederseniz. Sizden önceki huzur namazının imamının kim olduğunu açıklar mısınız? Allah’a emanet olun.

Said-i Nursî Hazretleri’ydi. Her ne kadar Nur Camiası Said-i Nursî Hazretleri’nin kimseye tâbî olmadığını iddia ediyorsa da gerçekten bu iddianın sahiplerine gülerek bakıyoruz. Çünkü Said-i Nursi Hazretleri 3 mürşide tâbî olmuştur. Onlar bunu “Ders almak.” şeklinde anlatıyorlar. Evet, ders almak. Tâbiiyetin de temeli bu zaten. “Ders almak” adıyla anılır. “Kimden derslisin?” diye sorulur. Ama “Tâbî olmadı.” ifadesi yanlıştır.

Eğer aranızda Nur Camiası’ndan kardeşlerimiz varsa Said-i Nursî Hazretleri’nin hayatını dikkatle okumalarını tavsiye ederiz. Aynı Said-i Nursî Hazretleri: “İmân, intisaptır.” diyor. Ayrıca Nur Camiası’nın okudukları Risâle-i Nurlarla Allahû Tealâ’nın bize yazdırdığı kitap, aynı standartlardadır. Risâlet Nurları, Risâle-i Nur. Ve de Said-i Nursî Hazretleri hiçbir yanlış yazmamıştır. Kendisine elbette Allahû Tealâ’nın yazdırdığı şeyleri oraya yazmıştır.

“İmân, intisaptır.” diyor. Yani “Mürşide tâbiiyet asıldır.” diyor Said-i Nursî Hazretleri. Gene yetmez! Bizim geleceğimizi, bugünkü olayları, birer birer anlatmak suretiyle son derece net bir biçimde vermiştir. Ne zaman, hangi tarihte, ne yaptığımızı da anlattığı, o Mehdi (A.S) ile alâkalı olan bahislerde bulabilirsiniz seneler itibariyle. Hangi sene, ne demiş? Bizim yaptığımız olaylarla karşılaştırın. Aynı senelerde, aynı şeylerin oluştuğunu göreceksiniz.

Sevgili kardeşlerim! Onun arkasından gelenler (bir kısmı) Allah’a ulaşmayı dilemedikleri gibi mürşide tâbiiyeti de reddediyorlar. Tabiî bu onların bilecekleri şey. Kimsenin inancına karışmak gibi bir şey haddimize değildir. Ama Said-i Nursî Hazretleri’nin yazdığı kitaplarda söyledikleriyle onların söylediklerinin birbirine uymasını gönlümüz arzu ediyor. O, bizim geleceğimizi çok açık bir şekilde ifade etmiştir ve de tarihler vermiştir. O tarihlerde, o olaylar cereyan etmiştir.

Benzer konular