Allah'a ulaşmak dediğimiz zaman böyle bir talebi denemek yerine, insanların buna karşı çıkmasının sebepleri ne olabilir? Bu konularda bizleri aydınlatır mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Allah'a ulaşmak dediğimiz zaman böyle bir talebi denemek yerine, insanların buna karşı çıkmasının sebepleri ne olabilir? Bu konularda bizleri aydınlatır mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Allah'a ulaşmak dediğimiz zaman böyle bir talebi denemek yerine, insanların buna karşı çıkmasının sebepleri ne olabilir? Bu konularda bizleri aydınlatır mısınız?

Allah'a ulaşmak dediğimiz zaman böyle bir talebi denemek yerine, insanların buna karşı çıkmasının sebepleri ne olabilir? (Bu olay! Sebepleri bu olay.) Allah razı olsun. Bu konularda bizleri aydınlatır mısınız?

İnşaallah bu kadar aydınlanma yeterlidir. Bu söylediklerimizi yani Kur'ân'daki 7 safhayı, 4 teslimi bugün dünya üzerinde, biz anlatmasaydık kimsenin bilmesi mümkün değildi. Hidayeti insanlar, doğru yol olarak değerlendirmişler. Hidayet; yol değildir, insan ruhunun Allah'a ulaşmasıdır. Ama bakın Kur'ân-ı Kerim'lerinizde 2 âyete!

1. Âli İmrân Suresi 73. âyet-i kerimesi:

“innel hudâ hudallâh: Muhakkak ki hidayet, Allah'a ulaşmaktır.”

2. Bakara Suresi 120. âyet-i kerimede:

"inne hudâllâhi huvel hudâ: Muhakkak hidayet var ya; işte o Allah'a ulaşmaktır.”

3/ÂLİ İMRÂN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâu, vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Ve (Ehli Kitap): “Sizin dîninize tâbî olandan başkasına inanmayın.” (dediler). (Habibim onlara) De ki: “Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır. (İnsanın ruhunun ölmeden önce Allah’a ulaşmasıdır.) Size verilenin bir benzerinin, bir başkasına verilmesidir.” Yoksa onlar, Rabbiniz'in huzurunda, sizinle çekişiyorlar mı? (Onlara) De ki: “Muhakkak ki fazl Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, Vâsi’dir (ilmi geniştir, herşeyi kapsar), Alîm'dir (en iyi bilendir).


2/BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve le initteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Ve sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden asla razı olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah’a ulaşmak (Allah’ın Kendisine ulaştırması) işte o, hidayettir.”. Sana gelen ilimden sonra eğer gerçekten onların hevalarına uyarsan, senin için Allah’tan bir dost ve bir yardımcı yoktur.


Ama hidayet; insan ruhunun Allah'a mülâki olmasıdır, ulaşmasıdır. Bu âyete: "Muhakkak ki hidayet, Allah'ın doğru yoludur." diyorlar.

Sevgili kardeşlerim! Korkunç bir şekilde insanlar aldatılmış durumda ve insanlar bunun farkında değiller. Bunu yapan dîn adamları da farkında değiller. Çünkü asırlardan beri gelen bir ilim öğretisi, yanlış ilim öğretisi insanlara hâkim olmuş ve bu öğretinin tabiî neticesi bu. Bugün İslâm âleminin cehennemden kurtulmak için eğer ellerindeki imkânları kullanıyorlarsa, İslâm'ın 5 şartıyla amel ediyorlarsa, cehennemden kurtulmaları hiçbir şekilde mümkün değildir. Sadece bizim ülkemizdeki insanlardan, 70 milyondan fazlasının cehenneme gitmesi söz konusu değil, bütün İslâm âleminin cehenneme gitmesi söz konusu!

Sevgili kardeşlerim! Biz şu anda dünyanın en ağır görevi üstlenmiş olan birisiyiz. Allahû Tealâ bir başkasını değil, bizi bu konuda seçti. Güçlüklerin mahiyeti ne olursa olsun, bu can bu tende kaldıkça bu görev, yerine getirilecektir ve başarıya da mutlaka ulaşacaktır. Bunu da bir kenara yazın! O günler geldiği zaman hatırlarsınız. Bu misyon mutlaka başarıya ulaşacaktır. Biz kendimizden bir şey söylemeyiz. Allah bize ne söyletirse sadece o kadarını söyleriz ve geri kalanı da bizi hiç alâkadar etmez. İnsanlar hakkımızda ne düşünürlerse, düşünürler ama doğruları hep anlatırız. Bir gün herkes inceleyecek söylediklerimizi, inceledikleri zaman bütün söylediklerimizin herbirinin ayrı bir Kur'ân hakikati olduğunu görecekler. O zaman karşımızda değil, bizim saflarımızda olacaklar. Ve Allah'ın dostları, (olması lâzımgelenler) birbiriyle değil; Allah'ın dostları, Allah'ın düşmanlarıyla çarpışacak.

Benzer konular