Peygamberlik iddiasında bulunduğunuzu söyleyenler oldu. Bu konuda ne buyurursunuz?
Anasayfa » Ana Sayfa » Mehdi Resûl » Peygamberlik iddiasında bulunduğunuzu söyleyenler oldu. Bu konuda ne buyurursunuz?
Peygamberlik iddiasında bulunduğunuzu söyleyenler oldu. Bu konuda ne buyurursunuz?
Muhterem Efendimiz! Peygamberlik iddiasında bulunduğunuzu söyleyenler oldu. Peygamber Efendimiz (S.A.V) kılığına giren vefasız insanlara sesleniyoruz! Perde arkasında kin güden, fitne çıkaran, zulmeden, gıybet eden, fal bakan, fal oku kullanan, İslâmiyeti yaşadığını zanneden… Aciz insanlara diyorum ki: “Resûlullah, miras olarak bir tek bu ilmi bıraktı. Siz evvelâ Resûlullah’ın bıraktığı ilme Allah (c.c)’ın Kitab-ı Şer’î’de, Kur’ân-ı Kerim’e hakkıyla sahip çıkın da sonra çamur atın. Ellerinizden öperim. Allah razı olsun
Sevgili kardeşim! Sadece meyve veren ağaçlar taşlanır biliyorsunuz. Biz, kırlarda açan ahlat ağacıyız. Çok taşlanırız. Ama bu bizim kaderimiz. Onları suçlamıyorum. Ama “Kendilerine yazık ettiklerini” hatırlatmak istiyorum. Yapmaları lâzımgelen şey o kadar basit ki, sevgili kardeşlerim! Ne olur yani bir boy abdesti alsalar, perşembeyi cumaya bağlayan bir gece hacet namazını kılıp, Allah’tan sorsalar “O mudur? Değil midir?” diye. Cevap onlara mutlaka gelecek. Gerçekten bilmek isteyene Allahû Tealâ mutlaka gösterir. O zaman yaptıklarından utanç duyacaklar. Kaldı ki, olaylar öyle cereyan edecek ki; hiç kimse bundan -o gün geldiğinde- en ufak bir şüphesi kalmadan bize tâbî olacak.
Şu anda bu tâbiiyetlerini gerçekleştirmeyenler, en azından hakkımızda hiç Allahû Tealâ’ya sormadan hüküm verenler. Yetmez, onlara gönderdiğimiz ihtarları dikkate almayan, gene yanlışlarını devam ettirenler. Onlar muhakkak ki; başka insanların vebalini omuzlarına aldıkları için çünkü hakikat, insanlar tarafından öğrenildiği güne kadar (şu anda insanlar bizden şüphededirler.) o insanlar bize tâbî olmayacak. Öğrenildiği güne kadar söylediklerimizi gerçekleştirmeyecekler. Allah’a ulaşmayı dilemeyecekler ve de gidecekleri yer, cehennem olacak. Bunun arkasında, bugünkü âlimlerimizin omuzlarında çok ağır bir vebal vardır. Bu ağır vebali onlara defaatle hatırlattık. Buna rağmen bu insanlar, bunu yapmıyorsa hesabını bize değil, Allah’a vereceklerdir.
Allah razı olsun.
Sevgili kardeşim! Sadece meyve veren ağaçlar taşlanır biliyorsunuz. Biz, kırlarda açan ahlat ağacıyız. Çok taşlanırız. Ama bu bizim kaderimiz. Onları suçlamıyorum. Ama “Kendilerine yazık ettiklerini” hatırlatmak istiyorum. Yapmaları lâzımgelen şey o kadar basit ki, sevgili kardeşlerim! Ne olur yani bir boy abdesti alsalar, perşembeyi cumaya bağlayan bir gece hacet namazını kılıp, Allah’tan sorsalar “O mudur? Değil midir?” diye. Cevap onlara mutlaka gelecek. Gerçekten bilmek isteyene Allahû Tealâ mutlaka gösterir. O zaman yaptıklarından utanç duyacaklar. Kaldı ki, olaylar öyle cereyan edecek ki; hiç kimse bundan -o gün geldiğinde- en ufak bir şüphesi kalmadan bize tâbî olacak.
Şu anda bu tâbiiyetlerini gerçekleştirmeyenler, en azından hakkımızda hiç Allahû Tealâ’ya sormadan hüküm verenler. Yetmez, onlara gönderdiğimiz ihtarları dikkate almayan, gene yanlışlarını devam ettirenler. Onlar muhakkak ki; başka insanların vebalini omuzlarına aldıkları için çünkü hakikat, insanlar tarafından öğrenildiği güne kadar (şu anda insanlar bizden şüphededirler.) o insanlar bize tâbî olmayacak. Öğrenildiği güne kadar söylediklerimizi gerçekleştirmeyecekler. Allah’a ulaşmayı dilemeyecekler ve de gidecekleri yer, cehennem olacak. Bunun arkasında, bugünkü âlimlerimizin omuzlarında çok ağır bir vebal vardır. Bu ağır vebali onlara defaatle hatırlattık. Buna rağmen bu insanlar, bunu yapmıyorsa hesabını bize değil, Allah’a vereceklerdir.
Allah razı olsun.
