Size engel olmaya çalışanların önüne geçebilmenin ve onlara doğru yolu gösterebilmenin mümkünü var mı?
Anasayfa » Ana Sayfa » Mehdi Resûl » Size engel olmaya çalışanların önüne geçebilmenin ve onlara doğru yolu gösterebilmenin mümkünü var mı?
Size engel olmaya çalışanların önüne geçebilmenin ve onlara doğru yolu gösterebilmenin mümkünü var mı?
Esselâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berakâtuhu. Ve aleykum selâm ve rahmetullâhi ve berakâtuhu.
Muhterem Hocam! Sizlerin vermiş olduğunuz sohbetleri imkân buldukça dinlemeye çalışıyoruz. Ben tâbî olan biri değilim. Ben tâbî olmak isteyen biriyim. Ancak günümüz şartlarında bunları engelleyen, gözle görülebilen unsurlar var. Bunların önüne geçebilmenin ve onlara doğru yolu gösterebilmenin mümkünü var mı?
Var tabiî. Kim söylediklerimizi Kur’ân’dan tahkik ederse, o zaman doğru yolu net olarak bulmuş olur. Bu kadar basit! Bizim başka bir ispat vasıtası kullanmamız Allahû Tealâ tarafından geçerli görülmedi. Peygamber Efendimiz (S.A.V) zamanında sadece Kur’ân vardı. Hep Kur’ân’a dayalı oldu davranışları. Ondan sonra Kur’ân’dan sapmalar oldu. Farzları eksiltmeler oldu. Meselâ zikir farzdır. Çok zikir farzdır. Daimî zikir de farzdır. İslâm’ın 5 şartında zikir yok.
Allah’a ulaşmayı dilemeyen kişinin gideceği yer cehennemdir. Âmelleri boşa gider. Kişi fısktadır, küfürdedir. Ve bütün bunlara rağmen insanlar Allah’a ulaşmayı dilemiyorlar. Öyleyse bu unsurlar size tesir etmemeli.
“Kalben buna inanıyor ve bu doğru yolu ellerinde imkân olmasına karşın bu kişiler için üzülüyorum.”
Biz, sizden çok daha fazla üzülüyoruz sevgili kardeşlerim. Ama insanları zorla ilme yöneltemezsiniz ki; incelemeleri lâzım. İncelemek, üstelik onların üzerine vazife.
Niçin vazife? İki ayrı açıdan düşünelim olayı. Eğer biz yanlış söylüyorsak, ellerine çok güzel bir koz vermiş oluyoruz. Bizi yalanlamalılar. “Bak sen şunları, şunları, şunları söyledin. Bunlar yanlış.” diyebilmeliler. Aralarında inceleyenler bakıyorlar ki, hiçbir tane yanlış yok. Söylediklerimizin hepsi doğru.
Neden doğru, hiç düşündünüz mü sevgili kardeşlerim? Bize göre mi doğru? Allahû Tealâ, bize onları öğrettiği için doğru. Onlar Allah’ın doğruları ve eğer yanlış söylüyorsak, düzeltmek için bizi bütün o imamların incelemesi lâzım. Söylediklerimiz yanlışsa “Doğrusu budur.” demeleri lâzım.
İnceleyenler hiçbir yanlış bulamıyorlar. Eğer söylediklerimiz doğruysa, o zaman ona itaat etmeleri lâzım. Buraya gelince ilim kibirleri devreye giriyor ve de kabul etmiyorlar söylediklerimizi. Bile bile şeytan onları kendi yollarında devam ettiriyor. Burada tabiî büyük bir vebal var. Bugün %99’u İslâm olan bir ülkeyiz biz ve bu ülkede 70 milyondan fazla insan şu anda cehenneme doğru gidiyor ve bunu durduramıyoruz. Hakikatleri bilmemize, herkese defaatle açıklamamıza rağmen bu hedefe ulaşamadık. Ama gelecek günlerde ulaşacağımızı biliyoruz. Bir sulh ve sükûn devresi gelecektir. Hidayet çağı mutlaka gerçek hüviyette işlemeye başlayacaktır.
Var tabiî. Kim söylediklerimizi Kur’ân’dan tahkik ederse, o zaman doğru yolu net olarak bulmuş olur. Bu kadar basit! Bizim başka bir ispat vasıtası kullanmamız Allahû Tealâ tarafından geçerli görülmedi. Peygamber Efendimiz (S.A.V) zamanında sadece Kur’ân vardı. Hep Kur’ân’a dayalı oldu davranışları. Ondan sonra Kur’ân’dan sapmalar oldu. Farzları eksiltmeler oldu. Meselâ zikir farzdır. Çok zikir farzdır. Daimî zikir de farzdır. İslâm’ın 5 şartında zikir yok.
Allah’a ulaşmayı dilemeyen kişinin gideceği yer cehennemdir. Âmelleri boşa gider. Kişi fısktadır, küfürdedir. Ve bütün bunlara rağmen insanlar Allah’a ulaşmayı dilemiyorlar. Öyleyse bu unsurlar size tesir etmemeli.
“Kalben buna inanıyor ve bu doğru yolu ellerinde imkân olmasına karşın bu kişiler için üzülüyorum.”
Biz, sizden çok daha fazla üzülüyoruz sevgili kardeşlerim. Ama insanları zorla ilme yöneltemezsiniz ki; incelemeleri lâzım. İncelemek, üstelik onların üzerine vazife.
Niçin vazife? İki ayrı açıdan düşünelim olayı. Eğer biz yanlış söylüyorsak, ellerine çok güzel bir koz vermiş oluyoruz. Bizi yalanlamalılar. “Bak sen şunları, şunları, şunları söyledin. Bunlar yanlış.” diyebilmeliler. Aralarında inceleyenler bakıyorlar ki, hiçbir tane yanlış yok. Söylediklerimizin hepsi doğru.
Neden doğru, hiç düşündünüz mü sevgili kardeşlerim? Bize göre mi doğru? Allahû Tealâ, bize onları öğrettiği için doğru. Onlar Allah’ın doğruları ve eğer yanlış söylüyorsak, düzeltmek için bizi bütün o imamların incelemesi lâzım. Söylediklerimiz yanlışsa “Doğrusu budur.” demeleri lâzım.
İnceleyenler hiçbir yanlış bulamıyorlar. Eğer söylediklerimiz doğruysa, o zaman ona itaat etmeleri lâzım. Buraya gelince ilim kibirleri devreye giriyor ve de kabul etmiyorlar söylediklerimizi. Bile bile şeytan onları kendi yollarında devam ettiriyor. Burada tabiî büyük bir vebal var. Bugün %99’u İslâm olan bir ülkeyiz biz ve bu ülkede 70 milyondan fazla insan şu anda cehenneme doğru gidiyor ve bunu durduramıyoruz. Hakikatleri bilmemize, herkese defaatle açıklamamıza rağmen bu hedefe ulaşamadık. Ama gelecek günlerde ulaşacağımızı biliyoruz. Bir sulh ve sükûn devresi gelecektir. Hidayet çağı mutlaka gerçek hüviyette işlemeye başlayacaktır.
