Nefsi terbiye etmek ile nefse zulmetmek arasında nasıl bir fark vardır? Bize açıklayabilir misiniz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Kur’ân-ı Kerim'deki Temel Emirler » Nefsi terbiye etmek ile nefse zulmetmek arasında nasıl bir fark vardır? Bize açıklayabilir misiniz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nefsi terbiye etmek ile nefse zulmetmek arasında nasıl bir fark vardır? Bize açıklayabilir misiniz?

Allah’ın emirlerine ve yasaklarına aykırı olan her davranışınızda nefsinize zulmedersiniz. Bir insan Allahû Tealâ’nın emirlerini yerine getirmediği sürece nefsine hep zulmetmiş olur. Çünkü nefsin hepimizin üzerinde bir hakkı vardır. Nefsimizin de Allah’a teslimi Allahû Tealâ’nın Tevrat’ta da İncil’de de Kur’ân-ı Kerim’de de farz emridir.

Öyleyse ruhumuzu Allah’a teslim etmek, sonra fizik vücudumuzu teslim etmek, sonra nefsimizi teslim etmek, sonra da irademizi teslim etmek hepimizin üzerine borçtur. Ama iş cennete girmekse bir insanın daha; “Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur, benim de ruhumu Sana ulaştır.” demesi neticesinde hacet namazını kılıp ve Allahû Tealâ’nın ona mürşidini göstermesi ve kişinin gidip o mürşide tâbî olması onun bu istikamette 2. kademeye ulaşmasını sağlar.

• Bir insan Allah'a ulaşmayı dileyip de ölse 1. kat cennetin sahibidir. Sadece bir tek dilek: “Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmayı diliyorum.” demiş. Ama bunu kalpten demiş. Fakat arkasından da ölmüş. Bu kişi 1. kat cennete girer. Eğer yaşarsa mutlaka Allahû Tealâ ona mürşid sevgisi verecektir. Vermiyorsa o kişi Allah'a ulaşmayı dilememiştir. Yeniden dilemesi şarttır. Ta ki; içinden gelsin ve mürşidini Allahû Tealâ’dan istesin. İşte böyle gerçekten Allah'a ulaşmayı dileyip de hacet namazını kılıp Allah’tan mürşidini soran bir insana Allahû Tealâ zaten mutlaka mürşidini gösterir.
• O kişi Allah’ın gösterdiği mürşide ulaşıp tâbî olduğu zaman 2. kat cennetin sahibi olmuştur.
• Yaşarsa, 7-8 aylık bir devre içinde ruhu mutlaka Allah’a ulaşacaktır. Ulaştığı anda bu kişi 3. kat cennetin sahibidir.
• Sonra fizik vücudunu Allah’a teslim edecektir, 4. kat cennetin sahibi olacaktır.
• Nefsini Allah’a teslim edecektir, 5. kat cennetin sahibi olacaktır.
• Sonra muhlis olacaktır, 6. kat cennetin sahibi olacaktır.
• En sonun da iradesini de Allah’a teslim edecek ve 7. kat cennetin sahibi olacaktır.

Bütün insanlar için kapılar ardına kadar açıktır. Hiçbir engel mevcut değildir ve bir kişinin cennete girmesi, onun Allah'a ulaşmayı dilemesiyle mutlaka gerçekleşir sevgili kardeşlerim! Kişi Allah'a ulaşmayı dilemiş olsun, kalben dilemiş olsun ve ölsün; kişi 1. kat cennetin sahibidir. Yaşarsa, zaten o kişi içinden gelen bir hisle mürşid aramaya başlayacaktır. Hacet namazını kıldığı zaman da Allahû Tealâ ona mutlaka mürşidini gösterecektir. Kişi o mürşide ulaşıp tâbî olduğu anda 2. kat cennetin sahibidir. Ruhu da vücudunu terk edip Allah’a doğru yola çıkar. Sonra ruh Allah’a mutlaka ulaşacaktır, 7-8 aylık bir devre içinde. Böylece kişi ruhu Allah’a ulaşmış bir evliya olacaktır. Böyle olanlara ermiş evliya denir. Ermiş; nereye ermiş? Allah’a ermiş. Nesi ermiş? Ruhu ermiş. İşte sevgili kardeşlerim! Buraya kadar olan kısmı Allahû Tealâ garanti ediyor. Çünkü ifadesi şöyle:

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


“Kim Bana ulaşmayı dilerse yani Bana ruhunu ulaştırmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” diye söz vermiş Allahû Tealâ. Ve O, sözünü mutlaka tutar. Sözünü yerine getirmemesi mümkün değildir. Öyleyse Allahû Tealâ’nın dizaynı açık ve kesindir. Kim Allah'a mülâki olmayı dilerse Allah da onu Kendisine ulaştırmayı diler ve Kendisine ulaştırır.

Allah razı olsun.

Benzer konular