Kelime-i şahadeti getirmek kalbimizin içine îmânın girmesini sağlar mı? Yoksa mutlaka Allah'a ulaşmayı dilememiz mi gerekir öncelikle?

Anasayfa » Ana Sayfa » Îmân » Kelime-i şahadeti getirmek kalbimizin içine îmânın girmesini sağlar mı? Yoksa mutlaka Allah'a ulaşmayı dilememiz mi gerekir öncelikle?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Kelime-i şahadeti getirmek kalbimizin içine îmânın girmesini sağlar mı? Yoksa mutlaka Allah'a ulaşmayı dilememiz mi gerekir öncelikle?

Bir insanın kalbine Allah’ın îmânı sokması, onun inancıyla alâkalı olan bir kavramı ifade eder. Allah’a insanlar inanır veya inanmaz. Allahû Tealâ herkesin kalbinde ne yattığını en iyi bilendir ve insanlar hayat filmleri boyunca devamlı derecat kazanırlar veya kaybederler. Şu anda sevgili kardeşlerim, bizi dinliyorsanız, bu dinlemek size mutlaka derecat kazandırır. Çünkü bu geçen süreler içersinde, zaman parçaları içersinde bizler Allah ile birlikteyiz. İşte 2 saatlik bir zaman parçası içerisinde bizler hep Allah’tan bahsettik. Bu sizlerin ve bizim devamlı derecat kazanmamıza sebebiyet veren bir olgudur. Havadan, sudan da bahsedebilirdik. O zaman derecat kazanmamız da söz konusu olmazdı.

Sevgili kardeşlerim! Hepiniz için yol tek bir yol: Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi… Tevrat’ı incelediğiniz zaman bunların farz olduğunu görürsünüz. İncil’i incelediğiniz zaman, bunların farz olduğunu görürsünüz. Kur’ân-ı Kerim’i incelediğiniz zaman, bunların farz olduğunu görürsünüz. İşte peygamberlere indiriliş sırasıyla, bu üç tane dîn söz konusudur. Hz. Musa da bir peygamberdir, Hz. İsa da bir peygamberdir, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz de bir peygamberdir.

Sevgili kardeşlerim! Gelecekte dînlerin birleştirilmesi söz konusu olduğunda bakılacaktır ki; üç kitaplı dînde de Allahû Tealâ 7 safha ve 4 tane teslimi ortaya koymuş ve tüm peygamberler aynı esasları koymuşlar. Ama ritüeller yani merasimler zaman içerisinde değişiklik geçirmiş. Olabilir.

Sevgili kardeşlerim! Bizlere düşen şey başka dînlerin mensuplarıyla da dost olmak, onların da bir dîn sahibi olduğunu, onların da peygamberleri olduğunu unutmamalıyız. Allahû Tealâ Hz. Musa’ya Tevrat’ı indiriyor, Hz. İsa’ya İncil’i indiriyor, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e Kur’ân-ı Kerim’i indiriyor. Üçü de Allahû Tealâ tarafından indirilmiş birer mukaddes kitaptır ve hepsini incelemeyi nasip kıldı Allahû Tealâ. Gördük ki; Tevrat’ta da 7 safha ve 4 teslim tam olarak yerli yerine oturmuş. İncil’de de 7 safha ve 4 teslim tam olarak yerli yerine oturmuş. Kur’ân-ı Kerim’de de 7 safha ve 4 teslim tam olarak yerine oturmuş. Öyleyse üç kitaplı dîn de üç peygamberin dînidir ve hepsi de geçerlidir. Öyleyse dünya sulhunun kurulmasındaki en önemli faktör budur. Hz. Musa bir peygamberdir, Hz. İsa bir peygamberdir ve bizim peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) bir peygamberdir.

Öyleyse sevgili kardeşlerimiz, yabancılarla konuştuğunuz zaman onları küçültmek için sakın bir konuşma yapmayın. Dost olmaya çalışın. Onları sevmeye çalışın. Onların da sizi sevmesini sağlamaya çalışın ki; dînler arası bir beraberliği kurmak bu devirde mümkün olsun.

Sevgili kardeşlerim! Esaslara baktığımız zaman bakıyoruz ki; 7 safha ve 4 teslim üç kitaplı dînin de esasını teşkil ediyor. Yani:

• Allah'a ulaşmayı dilemek
• Mürşide tâbiiyet
• Ruhun Allah’a ulaşması
• Fizik bedenin teslimi
• Nefsin teslimi
 •Muhlis olmak
• Ve iradeyi Allah’a teslim etmek; 7 safha.

* Ruhun,
* Vechin,
* Nefsin ve
* İradenin Allah’a teslimi; 4 tane teslim.

Eğer bu 7 safha ve 4 teslim Tevrat’ta da varsa, İncil’de de varsa ki; hepsini inceledik. Âyetleri biliyoruz; hepsi var. Tevrat’ta da 7 safha ve 4 teslim var. İncil’de de 7 safha ve 4 teslim var ve Allahû Tealâ Hz. Musa’nın da Hz. İsa’nın da peygamber olduğunu söylüyor. Hz. Muhammed de Son Peygamberdir. Nebîlerin Sonuncusu’dur, “hatemen nebiyyin”dir, Peygamberlerin Sonuncusu’dur.

Sevgili kardeşlerim! Dünya adı verilen bu gezegende bir dostluk dünyası kurulmalıdır. Eğer üç dînin mensupları bu istikamette diğer iki kitabı okurlarsa göreceklerdir ki; 7 safha ve 4 tane teslim diğer iki kitapta da aynen yer almış. Yetmez. Allahû Tealâ üç peygamberin de; Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) üç peygamberin de peygamber olduğunu söylüyor, nebî olduğunu söylüyor. Öyleyse sevgili kardeşlerim, başkalarının dînleriyle alay etmek ya da onları küçültmeye çalışmak bizlere yakışmaz. Biliyoruz ki; Hz. Musa da peygamberdir, Hz. İsa da peygamberdir. Tıpkı Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz gibi onlar da birer nebîdir.

Nübüvvet müessesesi bildiğiniz gibi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’le birlikte sona ermiştir.

33/AHZÂB-40: Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyine, ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen).
Muhammed (A.S), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası olmamıştır (değildir). Fakat Allah’ın Resûl’ü ve Nebîler’in (Peygamberler’in) Hatemi’dir (Sonuncusudur). Allah, herşeyi en iyi bilendir.


Kıyâmete kadar resûller görevlerini yapmaya devam edeceklerdir her ülkede. Ama nebî olmayacaktır, peygamber olmayacaktır.

Allah razı olsun.

Benzer konular