Akıl insanın neresindedir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Aklını Kullanmak » Akıl insanın neresindedir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Akıl insanın neresindedir?

Fatih Aydın diye bir kardeşimiz. Affedersiniz henüz kardeşimiz değilmiş henüz. Belki de bir gün olacaktır ha? Sayın İskender Bey ben, sizin bir müridiniz değilim ama İslâm’ı yorumlama anlayışınızı beğeniyorum ve bazı kilit konuları çok güzel açıklığa kavuşturduğunuzu düşünüyorum. Bu yüzden kafama takılan bu konuyu size sormak istedim. Akıl insanın neresindedir? Ruhunda mı, bedeninde mi ya da nefsinde mi?

Akıl, Allahû Tealâ’nın bir mahlûkudur. Herkese ayrı bir akıl verilmemiştir. Aynı akıl herkese ulaştırılmıştır. Bütün insanların aklı, Allah'ın bütün insanlara bir ihsanıdır. Dikkat edin akıl bir ni’met değildir bir ihsandır, herkese verilir. Yetmez herkese eşit seviyede verilir. Hiç kimsenin aklı başka birisinden üstün veya aşağıda değildir ama akıl olarak. Ne var ki bu aklı kullanacak olan daha doğru bir ifadeyle aklın kullanacağı vasıta beyindir. İşte bu beyne dikkatle bakın sevgili kardeşlerim. Aklı kullanacak olan beynin kapasitesi ne kadarsa akıldan sadece o kadarını kullanır. Beynin bir dosyalama sistemi vardır.

• Hafıza dosyası, olayları dosyalar.
• Beynin bir zekâ dosyası vardır.
• Beynin bir akıl dosyası vardır.
• Beynin bir mantık dosyası vardır.

Yani bizim buradaki akıldan muradımız akıllı insanın muhtevasını düşünerek yerli yerine oturtacağınız bir husustur. Bize göre aptal insanlar vardır, akıllı insanlar vardır, zeki insanlar vardır karşılığı gene aptal oluyor. Kurnaz insanlar vardır, budala insanlar vardır, saf insanlar vardır. Muhtelif tür insanlar vardır. Sebebi bütün insanlar bir noktada anneden ve babadan farklı bir dizayn içerisinde kromozomlar alırlar. 23 çift kromozomun birinci teki anneye aitse ikinci teki babaya aittir veya birinci teki babaya aitse ikinci teki anneye aittir.

Öyleyse akıl vücudumuzun hiçbir yerinde değildir. Akıl bize kumanda eden gücün adıdır. Allahû Tealâ “Aklınızı kullanmıyor musunuz?” diye sorduğu zaman aklımızdan beynimize ulaşıp da bizi kumandası altına alan düşünmemizi sağlayan sistem. Düşünce aklın ürünüdür. Düşünceyi beyin üretmez. Düşünceyi akıl oluşturur. Ve bize kumanda eden aklımızdır. Aklımızsa bize ait değildir Allah'a aittir.

Öyleyse akıl için vücudumuzda bir yer izafe etmek, nerededir diye düşünmek geçerli değildir. Ama aklın kumanda ettiği alan beyindir. Bundan sonraki kumanda sistemi akıldan beyine geçiyor. Akıl neyi yaptırmak isterse beyne kumanda etmek suretiyle vücuda da bunların hepsini yaptırıyor, düşünmeyi sağlıyor. Her türlü işlev beyinde Allah'tan gelen, Allah'ın o sonsuz akıl hazinesinden bizlere ulaşan bir parçacık. Ne nefsimizde ne ruhumuzda ne bedenimizde. Ama nefsimiz vücudumuzdan ayrıldığı anda fizik vücudumuzun artık akla ihtiyacı kalmamaktadır. Nefsle beraber vücuttan ayrılır. Ruhumuzsa Allahû Tealâ’nın çok özel bir varlığıdır. Öyleyse sanıyorum ilk suale cevap vermiş oluyoruz.

Bir de bu nefs nedir? Açık bir dille anlatırsanız sevinirim. Çok karışık olunca pek bir şey anlamıyorum.

İnşallah birinci kesim anlaşılmıştır. Şimdi ikinci kesime geçiyorum inşallah. Nefs Allahû Tealâ’nın bize verdiği ikinci vücudumuzdur. Fizik vücudumuz, şu vücudumuz. Nefs ikinci vücudumuzdur. Sinesinde başlangıçta sadece kötülükleri taşır. Eğer bilgisayardan bizi bulabilirseniz orada nefs başlıklı birçok ders göreceksiniz, onlardan bir tanesini indirseniz, görseniz, izleseniz zaten konuyu çözmüş olurdunuz. Ben kısaca anlatayım.

Nefsimiz başlangıçta afetlerle dolu olan bir varlıktır. Sonra adım adım hedefe doğru yürür. Yani ruhumuzla nefsimiz bir arada biz nefs tezkiyesi yaptıkça nefsimiz adım adım Allah'ın emirlerini yerine getirmeyi yasak ettiği fiilleri işlememeye başlar. Daimî zikre ulaştığımız zaman nefsimizin hiç afeti kalmamıştır. Allah'ın bütün emirlerine itaat eden, yasak ettiği hiçbir fiili işlemeyen bir özellik kazanır.

Benzer konular