İnsan sadece ibadetlerini yerine getirerek mutlu olabilir mi?

Anasayfa » Ana Sayfa » Zikir » İnsan sadece ibadetlerini yerine getirerek mutlu olabilir mi?
share on facebook  tweet  share on google  print  

İnsan sadece ibadetlerini yerine getirerek mutlu olabilir mi?

Sadece ibadetlerini yerine getirmek bir insana mutluluk verir mi? Verebilir ama bu tam bir mutluluk olamaz. Neden olamaz? Çünkü insanlar cemaat halinde yaşamak mecburiyetindeler. Bu mecburiyet üzerine insanlar ihtiyaç duydukları herşeyi üreten birileri var olacağı cihetle, o ihtiyaçlarını onlardan satın almak imkânına sahip olurlar. Aslında insanların hepsi birbirine ihtiyaç duyarlar sevgili kardeşlerim! Hiç kimse ömrü boyunca yalnız yaşayamaz. Hiç kimseyle konuşmadan yalnız başına yaşaması söz konusu olmaz normal standartlarda. Herkes yemek için bir şeylere ihtiyaç duyar. Yaşamak için bir şeylere ihtiyaç duyar ve başka insanları mutlu edecek bir davranış biçimleri dizisi uygulayamazsa kendisinin mutlu olması mümkün değildir. Ne kadar köfte, o kadar ekmek sevgili kardeşlerim! Başkalarına ne kadar mutluluk verebilirsek, biz de aynı miktarda mutluluğu yaşayabiliriz. Öyleyse hepimiz hedefimizin başka insanları mutluluğa ulaştırmak olduğunu, başka insanları mutlu etmek olduğunu hiç unutmamalıyız ve bunu gerçekleştirdiğimiz zaman yaşayacağımız mutluluğu bir ömür boyunca hep hatırlarız.

Sevgili kardeşlerim! Etrafımızdaki herkesi mutlu etmek suretiyle bizim mutluluğumuz oluşuyorsa, etrafındaki 10 kişiye mutluluk veren bir insanla 100 kişiye mutluluk veren bir insanın mutluluk seviyesi aynı olamaz. 100 kişiye mutluluk veren kişi çok daha fazla saadet içinde yaşar. O kendini çok daha fazla insana adamıştır. Hep gayretiniz başka insanlara mutluluk vermek olmalıdır. Bu mutluluğu ulaştırmalısınız ki; her birine verdiğiniz mutluluk kadarını siz yaşayacağınız için siz mutlu olasınız. İşte sevgili kardeşlerim, hedefler bu strateji içerisinde gerçekleşecektir.

Bütün insanlar için hedef tektir: Başkalarını mutlu etmek ve böylece kendi mutluluğunu sağlamak… Bunun iki açısı da geçerlidir:

1. Kime güzel davranışlarda bulunursanız, onlardan güzel davranışlarla cevap alırsınız ve bu sizi bir defa daha mutlu eder.
2. Kime kötü davranırsanız huzursuz olursunuz. Onu da huzursuz edersiniz. Ama o da size ayrıca huzursuzluk verecektir. Bir defa daha huzursuz olacaksınız.

Sevgili kardeşlerim! Neden? Neden başkalarını huzursuz edelim de biz huzursuz olalım? Tam aksini yapalım ve başkalarını mutlu etmeye çalışalım. Başaramasak bile Allahû Tealâ bize mutluluk verir. Allahû Tealâ sizin kalbinizdeki hedefe bakar. Hedefiniz ne? Başka insanları mutlu etmek mi istiyorsunuz? Mutsuz etmek mi istiyorsunuz? Hiçbir insan yoktur ki; başkalarını mutsuz etsin de kendisi mutsuz olmasın. Böyle bir şey mümkün değildir. Eşyanın tabiatına aykırı bir sonuç bu. Olmaz, mümkün değil. Ama kim başkalarına mutluluk vermişse, bu mutluluğu karşılığında kendisi mutlu olmuşsa bu, onun davranış biçimleri dizisinde önemli bir merhale teşkil eder ve kişi bilir ki; birçok defa denedikten sonra eğer kendisi başkalarına mutluluk ulaştırabilirse, onların her birinden kendisine mutluluk verecek olan davranış biçimleri geri dönecektir. Başkalarını huzursuz ettiği zaman da tam tersi bir olayla karşılaşacaktır. O huzursuz ettiği kişiler de kendisini rahatsız edecektir. İşte bütün insanlar için hedef aynı. Allahû Tealâ; “Mutluluk ver, mutluluk al.” istikametinde bir işaret veriyor bizlere. Öyleyse hepimiz bütün gayretimizle başka insanları mutlu etmek için yaşamalıyız ki; asıl biz mutlu olalım. Sebebi ne olursa olsun, sonuç önemli. Sonuçta böyle bir tatbikata giren kişi evvelâ etrafına huzur veren bir insandır. Bunun mânâsı, sevilen bir insandır ve bu sevilmesi ona ilâve bir güç verir. Sevgili kardeşlerim! Hep sevelim. Sevgi dolu bir dünyada yaşayalım.

Allah razı olsun.

Benzer konular