Ruhlarımız zaten Allah’ın değil mi? Zaten O’nunsa, O’na biz nasıl bunu ulaştırabiliriz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Ruh » Ruhlarımız zaten Allah’ın değil mi? Zaten O’nunsa, O’na biz nasıl bunu ulaştırabiliriz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Ruhlarımız zaten Allah’ın değil mi? Zaten O’nunsa, O’na biz nasıl bunu ulaştırabiliriz?

Sevgili kardeşlerimiz! Ruh Allah’ın ruhu ama Allahû Tealâ, onu bize üfürüyor. ‘Bizim vücudumuzda görev yapsın’ diye, Allah ruhunu bize üfürüyor ve Allah’ın ruhuna sahip oluyoruz. Doğar doğmaz bütün insanlar Allah’ın ruhuna sahip olurlar. Bundan sonraki durum nedir? O ruh, o kişide duracaktır ve ruh bekleyecektir, o kişinin Allah'a ulaşmayı dilemesini, sonra mürşidine tâbiiyetini. Mürşide tâbiiyetle beraber ruh vücudu terk edecektir ve kişinin zikrini arttırmasıyla 7 tane gök katını çıkacak, 7. gök katında 7 tane âlemden geçecek, sonra Sidretül Münteha’ya ulaşacak, oradan Allah’ın Zatı’na ulaşacaktır. 7-8 aylık bir olaydan bahsediyoruz. Bu olay süresince de zikir devamlı artacaktır. Öyleyse Allahû Tealâ’nın bütün insanlara hedef gösterdiği şey teslimdir. Dînimizin adı “İslâm” dînidir yani teslim dînidir; Allah’a teslim dîni.

• Allah’a ruhumuzu teslim edeceğiz.
• Allah’a fizik bedenimizi teslim edeceğiz.
• Allah’a nefsimizi teslim edeceğiz.
• Allah’a irademizi teslim edeceğiz.

Hepsi ayrı ayrı teslimler ve daha üst gök katlarını ifade ediyor.

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ’nın istediği şey herkesin ruhunu da vechini de nefsini de iradesini de Allah’a teslim etmesi ve böylece teslimlerini tamamlamış birisi olmasıdır. Böyle bir şey o kişinin en üst kat cennete ulaşmasını sağlar. Bütün insanlar için Allahû Tealâ, onların mutlu olmasını isteyerek onları hayata getirir. Bazı insanlar bunu gerçekleştirebilirler. Bazıları gerçekleştiremezler. Bu bir kalp işidir. Bu bir gönül işidir. Allah’ı ne kadar çok seviyorsunuz? Bu sevginin seviyesi sizin ruhunuzu Allah’a ulaştırmasını, Allah’ın bu konudaki zaman aralığını tayin eder. Bir kişi bu konuda ne kadar çok istek sahibiyse, o kadar kısa sürede ruhunu Allah’a ulaştırır. Tersi de; o kadar uzun devrede ruhunu Allah’a ulaştırır. Ama her iki grubun da ruhlarını Allah’a ulaştırması sonunda gerçekleşir. Neden gerçekleşir? Çünkü Allah’ın söz var: “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” diyor Allahû Tealâ.

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


Öyleyse ulaştırma süresi insanların bu konudaki talebine, bu konudaki iştiyakına bağlıdır. Allahû Tealâ ister ki; herkes ruhunu Kendisine ulaştırsın da ermiş evliya olsun, daha sonra fizik vücudunu da teslim etsin, daha sonra nefsini de teslim etsin, daha sonra iradesini de teslim etsin. En üst kat cennetlere ulaşsın. Ama insanlar kendi iradeleriyle, kendi istekleriyle bunu yapmak mecburiyetindedirler.

Öyleyse sevgili kardeşlerim, Allahû Tealâ bazı insanlara torpil yapar mı? Onların hedefe ulaşmasını temin eder mi? Eder. Çünkü söz vermiş Kur’ân-ı Kerim’de. Diyor ki: “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” Gene insanların davranışına bağlı. Ama Allah’ın bir kapıyı açması mânâsına geliyor.

Bir insan Allah'a ulaşmayı dilemedikçe Allah onun ruhunu Kendisine ulaştırmaz sevgili kardeşlerim! Herkes bir hedefe yönelmek mecburiyetinde. Hedefe yöneldiği belli midir kişinin? Bellidir. O kişi iştiyakla ruhunu Allah’a ulaştırmak için zikrini arttıracaktır. Bundan zevk alarak yapacaktır bunu ve zikrini arttırdıkça da mutluluğu artacaktır. Zevk alarak yapması daha zevkli bir hale gelecektir. Neticede 7-8 aylık bir devrede bu kişinin ruhunu Allah’a ulaştırması Allah tarafından gerçekleştirilecektir. Ama kişi her geçen gün daha mutlu bir hüviyeti yaşayacaktır.

Allahû Tealâ sadece ruhumuzun Allah’a ulaşmasını yeterli görmüyor. Ha, cennet için mi yeterli görmüyor? Hayır, o istikamette söylemedik.

• Çünkü bir insan daha Allah'a ulaşmayı dileyip ölse 1. kat cennetin zaten sahibidir. Hiçbir şey yapmamıştır ama talep etmiştir. Allah'a ulaşmayı dilemiştir.
• Mürşide tâbiiyeti gerçekleştirerek ölse 2. kat cennetin sahibidir. Ne olur? Tâbiiyeti gerçekleşince ruhu vücudundan ayrılır. Allah’a doğru yola çıkar.
• Ruhunu Allah’a ulaştırdığı zaman ölse 3. kat cennetin sahibidir.
• Fizik vücudunu Allah’a teslim etse 4. kat cennetin sahibidir.
• Nefsini Allah’a teslim etse 5. kat cennetin sahibidir.
• Muhlis olabilse 6. kat cennetin sahibidir.
• İradesini Allah’a teslim edebilse 7. kat cennetin sahibidir.

Bu 7. kat cennetin sahibi olan kişi daimî zikrin sahibidir. Ruhunu, fizik vücudunu (vechini yani), nefsini ve iradesini Allah’a teslim etmiştir. Yani İslâm kelimesinin bütün faktörlerini gerçekleştirmiştir. Allahû Tealâ’nın teslim almak istediği şey neydi? Ruhumuz, fizik vücudumuz (vechimiz), nefsimiz ve irademiz… Hepsini kişi Allah’a teslim etmiştir.

Allahû Tealâ kaç çeşit zikri emrediyor?

• Zikir,
• Çok zikir,
• Daimî zikir.

Kişi daimî zikre ulaşmıştır ve teslimleri bütünlemiştir. Bu 7 safhayı ve 4 teslimi yaşamaktır. Teslimler açısından ruhun, vechin, nefsin ve iradenin teslimleri; 4 tane teslim. Ama bütünlük açısından:

• Allah'a ulaşmayı dilemek
• Mürşide tâbiiyet
• Ruhun Allah’a ulaşması; 1. teslim
• Fizik bedenin teslimi; 2. teslim
• Nefsin teslimi; 3. teslim
• Muhlis olmak
• İradeyi Allah’a teslim etmek; 4. teslim.

• Ruhun,
• Vechin,
• Nefsin ve
• İradenin Allah’a teslimi.

Sevgili kardeşlerim! Bu dizayn içerisinde gördüğümüz odur ki; iblis koskoca bir İslâm âlemine “İslâm’ın şartı 5’tir.” diye bir büyük yanlışı kabul ettirmiş. Evet, namaz kılmak farzdır. Oruç tutmak farzdır. Zekât vermek farzdır. Hacca gitmek farzdır. Kelime-i şahadet getirmek de farzdır. İslâm’ın 5 tane şartını ifade eder bu. Ama bu hiç kimseyi cennete götüremez sevgili kardeşlerim! Bir defa daha altını çizerek söylüyorum. Herkesin kafasında bu bir işaret olmalı. Altı çizilerek yazılmalı.

• Allah'a ulaşmayı dilemeyen bir insan 1. kat cennete giremez.
• Mürşidine tâbî olmayan bir insan 2. kat cennete giremez. Böylece ruhu vücudundan ayrılır, tâbî olursa.
• Bu kişinin ruhunun Allah’a ulaşması halinde kişi 3. kat cennetin sahibidir.
• Sonra fizik vücudunu teslim edecektir, 4. kat cennetin sahibi olacaktır.
• Sonra nefsini teslim edecektir, 5. kat cennetin sahibi olacaktır.
• Sonra muhlis olacaktır, 6. kat cennetin sahibi olacaktır.
• En sonunda iradesini de Allah’a teslim edecektir, 7. kat cennetin sahibi olacaktır.

Öyleyse bütün insanlar için 7 kat cennet Allahû Tealâ için kapıların açıldığı ve beklendiği bir muhteva taşır. Bütün insanların beklendiği bir muhteva taşır. Allahû Tealâ ister ki; herkes cennetine girsin. Ama Allahû Tealâ bütün insanları serbest iradeyle yaratmış ve Allahû Tealâ ister ki; herkes kendi emeğiyle, kendi talebiyle, isteğiyle, bilerek, isteyerek Allah’ın hedeflerine birer birer ulaşsın da bu hedeflerin muhtevasını yaşasın.

İşte sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için Allahû Tealâ yolları açmış. İnanılmayacak kadar kolay sebeplerle insanlar cennete girmek imkânının sahibiyken, iblis onların hepsini törpülemiş. Sevgili kardeşlerim!

• Bir insan Allah'a ulaşmayı dileyip de ölse 1. kat cennetin sahibi.
• Mürşidine tâbî olup da ölse 2. kat cennetin sahibi; 2. kat.
• Ruhu Allah’a ulaştırıp ölse 3. kat,
• Fizik bedenini teslim etse, ölse 4. kat,
• Nefsini Allah’a teslim edip ölse 5. kat,
• Muhlis olup ölse 6. kat,
• İradesini de Allah’a teslim edip ölse 7. kat cennetin sahibi.

Bütün bu cennetler Allahû Tealâ tarafından konulmuş ki; insanlar bir gayretle, bir yarışla, büyük bir mutlulukla hedeflerine ulaşsınlar da 7. kat cennetin herkes sahibi olsun. Allahû Tealâ böyle istiyor. Ama daha Allah'a ulaşmayı dilediği andan itibaren de o kişileri cehennemden kurtarıp cennetine almaya hazır Allahû Tealâ. İşte Allahû Tealâ bu kadar hayırhah sevgili kardeşlerim! Bütün insanların kurtuluşunu istiyor. Düşünün: “Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur, benim de ruhumu Sana ulaştır!” diyen hasta bir kişi ölmüş. Bunu demiş ve ölmüş. Mutlaka 1. kat cennete Allahû Tealâ onu koyar. Eğer bu kişi yaşarsa, zaten Allahû Tealâ onu mutlaka mürşidine ulaştıracaktır. Ya mürşidi oraya gönderir ya da o kişi bir sebeple mürşidine ulaşabilir; mürşidine ulaşabilecek vaziyetteyse. Sonra ruhun Allah’a ulaşması, fizik bedenin teslimi, nefsin teslimi, muhlis olmak, iradeyi teslim etmek 3., 4., 5., 6. ve 7. kat cennetleri ifade eder.

Herkes için bütün kapılar ardına kadar açık sevgili kardeşlerim! Herkes 7. kat cennete kadar bütün cennetlere girebilir. Yeter ki, Allah’ın emirlerini yerine getirsinler. Ama bu, herkes Allah’ın emirlerini yerine getirdiği takdirde geçerli. Mürşidine tâbî olmayan bir insan 2. kat cennete giremez. Mürşidine tâbî olmayan bir insanın ruhu vücudunu terk edip Allah’a ulaşamaz. 3. kat cennete de giremez. Geri kalan hiçbir cennete giremez. Öyleyse Allah’ın kanunları var. O kanunları hangi ölçüde gerçekleştirirsek o kadar mutlu oluruz sevgili kardeşlerim! O kadar huzur içinde yaşarız.

Allah razı olsun.

Benzer konular