Günaha boğazına kadar batmış bir insanın affı olabilir mi? Bu kişinin affı varsa nasıl tövbe etmelidir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Af ve Mağfiret » Günaha boğazına kadar batmış bir insanın affı olabilir mi? Bu kişinin affı varsa nasıl tövbe etmelidir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Günaha boğazına kadar batmış bir insanın affı olabilir mi? Bu kişinin affı varsa nasıl tövbe etmelidir?

Bu boğazına kadar günahlara batmış olan insanın da kurtulması mümkündür. Eğer kalbi durumu bunu istiyorsa, o kişi bu noktaya ulaşabilir. 

Sevgili kardeşlerim! Unutmayın ki; Allahû Tealâ, Allah’a doğru yola çıkanlara yardımcıdır. Ne diyordu? Açık ve kesin ifade: “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” diyor Allahû Tealâ. Açık ve kesin bir ifade bu.
 
42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


25/FURKÂN-70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen).
Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet nuru gönderendir).


Sevgili kardeşlerim! İşte Allahû Tealâ’nın istediği şey bu kadar basit, bu kadar kolay. Ermiş evliya olmayanlara sesleniyoruz: Ermiş evliya olmak istemez misiniz? Öyleyse işiniz zor değil. Hacet namazını kılın, Allah’tan sorun ve mürşidinizi Allah size göstersin. İşte onlara bunları söyleyeceksiniz sevgili kardeşlerim! Onlar bilmiyorlar ve en hazini dîn adamlarımızın bile İslâm’ın 5 şartıyla insanların kurtulacağını zannetmeleri. Hepsi farz değil mi? Namaz kılmak farz, oruç tutmak farz, zekât vermek farz, hacca gitmek farz, kelime-i şahadet getirmek farz. Evet. Ama bunların hiçbirisi bir insanı ermiş evliya yapamaz. Namaz kılar, oruç tutar, zekât verir, hacca gider, kelime-i şahadet getirir ama o kişi ermiş evliya olamaz. O kişinin ermiş evliya olabilmesi için mutlaka boy abdesti alması, hacet namazını kılması ve Allah’tan mürşidini sorması gerekir. O mürşidi Allahû Tealâ ona mutlaka gösterecektir. Çünkü Allah’ın da istediği şey herkesin ermiş olması. 

Allahû Tealâ istiyor ki; insan olarak yarattığı ve kendisine ruh üflediği o mahlûku da kendisine düşeni yapsın. Allahû Tealâ ruhu bize boşuna mı üflüyor sevgili kardeşlerim? O ruh Allah’ın ruhu ve Allahû Tealâ bütün insanlara hiçbir ayrım tanımadan, daha doğar doğmaz ruhundan üfürüyor. Herkes doğduğu an bu ruha sahip oluyor ve Allahû Tealâ bu sebebe dayalı olarak herkesten, o kendilerine emanet olarak verdiği ruhunu geri istiyor. Neden istiyor? İstiyor ki; o kişi de ermiş evliya olsun. İstiyor ki; o kişi de ruhunu Allahû Tealâ’ya ulaştırsın. Allahû Tealâ’nın sözü neydi? “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.” İşte bu kadar basit. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse mutlaka hacet namazını kılacak. Evvelâ boy abdestini alacak tabiî. Sonra hacet namazını kılacak ve Allah’tan mürşidini soracak. Bir, iki… Allah göstermeyebilir. Ama daha sonra mutlaka Allahû Tealâ mürşidini gösterecektir. Kişinin yapması lâzımgelen şey mürşidi ne kadar uzakta olursa olsun, o mürşide ulaşmak. Peki, ulaşabilir mi? Kesinlikle. O kişinin hiç parası olmasa ve Allah’tan gerçekten kalben mürşidini istese, Allahû Tealâ onu mutlaka Kendisine ulaştırır. 

Öyleyse Allahû Tealâ’nın sözüne bir defa daha bakalım: “Kim Bana ulaşmayı dilerse yani ruhunu ulaştırmayı dilerse...” Allah’a ulaşmak demek Allah’a insan ruhunun ulaşması demek. Bunun için kişinin mutlaka mürşidine ulaşıp, önünde el öpüp, diz çöküp, tövbe etmesi ve bu sebeple ruhunun da vücudundan ayrılması asıldır. Ruh vücuttan ayrılmadıkça onun Allah’a ulaşması hiçbir şekilde mümkün olamaz 

İşte sevgili kardeşlerim! Bu kadar açık, bu kadar kolay. Kişi hacet namazını kılacak, mürşidini Allah’tan soracak, mürşidi neredeyse ona ulaşıp önünde diz çökecek, boy abdesti alıp önünde diz çökecek, tövbe edecek, el öpecek ve böylece ruhu vücudundan ayrılacak. Bu noktadan itibaren 7-8 aylık bir devre o kişinin ruhunun Allah’a ulaşması için yeterlidir. Ve o kişi birden bire daha çok zikretmek, birdenbire daha çok namaz kılmak ihtiyacını duyacaktır. İç dünyası ona bunu yaptıracaktır ve böylece Allah’a yaklaşması, ruhunu Allah’a ulaştırması 7-8 aylık bir devre içinde tahakkuk edecektir, gerçekleşecektir. Ne olacaktır o zaman o kişi? Ermiş evliya olacaktır. Ruhunu dünya hayatını yaşarken Allah’a ulaştırmış biri olacaktır. 

Hepinizin bu hedefe ulaşması hiç de zor değil sevgili kardeşlerimiz! Deneyenler göreceklerdir ki; çok kolay bir statü içerisinde birdenbire zikretme ihtiyacını duyacaklardır. Birdenbire namazlar onlara çok lezzetli, tatlı gelmeye başlayacaktır. Namaz kılmaktan büyük ölçüde hoşlanacaklardır. Zikir yapmak onlar için bir mutluluk vesilesi olacaktır. Namaz kılmak onlara mutluluk verecektir, huzur verecektir. Zikir onları mutlu edecektir ve bu mutluluk girdabı içinde ruhlarını 7-8 aylık bir devrede 7 tane gök katından aşırıp, 7. katta 7 tane âlemden geçtikten sonra Sidretül Münteha’ya ulaştırır. Oradan da Allah’ın Zatı’na bütün ruhlar ulaşır. İşte hepsi bu kadar sevgili kardeşlerim! Ne olmuştur? Kişi ermiş evliya olmuştur. Peki, olay bitmiş midir? Hayır, bitmemiştir. Ama bu ermiş evliya olmanın lütfuna, şerefine, mutluluğuna ulaşmaktır. 

Ondan sonra ne olacaktır, kişi ruhunu Allah’a ulaştırdıktan sonra? Fizik vücudunu teslim edecektir. Bu büyük ölçüde zikir yapmakla mümkündür. Ondan sonra nefsini teslim edecektir. Bu daimî zikirle mümkündür. Sonra en son teslim edeceği şey iradesidir ve kişi dünyadaki en mutlu insanlardan birsi olacaktır.
 
Allah razı olsun.

Benzer konular