Enbiyâ Suresinin 28. âyet-i kerimesi ile Mu’min Suresinin 7. âyet-i kerimesi arasında mağfiret ve şefaat açısından bir ilişki var mı?

Anasayfa » Ana Sayfa » Af ve Mağfiret » Enbiyâ Suresinin 28. âyet-i kerimesi ile Mu’min Suresinin 7. âyet-i kerimesi arasında mağfiret ve şefaat açısından bir ilişki var mı?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Enbiyâ Suresinin 28. âyet-i kerimesi ile Mu’min Suresinin 7. âyet-i kerimesi arasında mağfiret ve şefaat açısından bir ilişki var mı?

Enbiyâ Suresinin 28. âyet-i kerimesi:

21/ENBİYÂ-28: Ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum ve lâ yeşfeûne illâ li menirtedâ ve hum min haşyetihî muşfikûn(muşfikûne).
Onların önünde ve arkasında olan şeyleri (muhafız melekleri) bilir. Ve onlar, (Allah’ın) rızasına ermiş olanlardan başkasına şefaat etmezler. Ve onlar, O’nun (Allah’ın) haşyetinden korkanlardır.


Burada, Enbiyâ Suresinin 28. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ, devrin imamlarını kastediyor (her devirdeki imamları). “Onlar Allah’ın rızasına ermiş olanlardan başkasına şefaat etmezler.” diyor.

Kimdir Allah’ın rızasına ulaşanlar? Allah’ın 12 tane ihsanla mürşidine ulaşmasına imkân verdiği kişiler. Ve bu tövbe yapıldığı sırada devrin imamı onlara şefaat eder. Sadece onlara, 12 tane ihsanla mürşidine ulaşmış olanlara… Bunlar, 12 tane ihsanın on ikincisinde Allah’tan şefaat alanlardır (Allah’ın rızasını kazananlardır). Allah’tan mürşidlerini sormuşlardır, Allah onlara mürşidlerini göstermek suretiyle rızasını belirtmiştir.

Mu'min Suresinin 7. âyet-i kerimesi aynı şeyi söylüyor:     

40/MU'MİN-7: Ellezîne yahmilûnel arşa ve men havlehu yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû, rabbenâ vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke ve kıhim azâbel cahîm(cahîmi).
Arşı tutan melekler ve onun etrafındaki kişi (devrin imamı), Rab'lerini hamd ile tesbih ederler ve O'na îmân ederler. Ve âmenû olanlar için (Allah'tan) mağfiret dilerler: “Rabbimiz, Sen herşeyi rahmetle (rahmetinle) ve ilimle (ilminle) kuşattın. Böylece (mürşidin önünde) tövbe edenleri ve Senin yoluna (Sıratı Mustakîm'e) tâbî olanları mağfiret et (günahlarını sevaba çevir). Onları cehennem azabından koru!”


ellezîne yahmilûnel arşa: Onlar arşı taşırlar (arşı taşıyan melekler).
ve men havlehu: Ve onların etrafındaki kişi.
yusebbihûne bi hamdi rabbihim: Ve onlar Rab’lerini hamd ile tesbih ederler.
ve yu’minûne bihî: Ve O’na îmân ederler.
ve yestagfirûne lillezîne âmenû: Âmenû olanlar için mağfiret dilerler (Allah’a ulaşmayı dileyenler için mağfiret dilerler).
rabbenâ vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen: “Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin herşeyi kuşatmıştır.” derler.  
fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke: Kim tövbe eder de Senin yoluna tâbî olursa (yani ruhu vücudundan ayrılır da Sıratı Mustakîm’e ulaşırsa), onlara mağfiret eyle.  
vekıhim azâbel cahîm(cahîmi): Ve onları cehennem azabından ilka et (koru)!

Öyleyse Enbiyâ Suresinin 28. âyet-i kerimesi ile Mu’min Suresinin 7. âyet-i kerimesi arasında mağfiret ve şefaat açısından kesin ilişki söz konusu.

Her ikisinde de devrin imamının şefaati söz konusu. İkisinde de (Enbiyâ Suresinin 28. âyet-i kerimesi ile Mu’min Suresinin 7. âyet-i kerimesi) şefaat söz konusu ve ikisi de yakın bir ilişki içindeler. Şefaate nail olanların da Allah’tan 12 ihsanı alanlar olduğunu kesin olarak söyleyebiliriz. 

Benzer konular