Fussilet Suresinin 30. âyet-i kerimesine bakıyoruz:
41/FUSSİLET-30: İnnellezîne kâlû rabbunâllâhu summestekâmû tetenezzelu aleyhimul melâiketu ellâ tehâfû ve lâ tahzenû ve ebşirû bil cennetilletî kuntum tûadûn(tûadûne).
Muhakkak ki: “Rabbimiz Allah’tır.” deyip, sonra (da) istikamet üzere olanlara (Allah’a yönelip dîni ikame edenlere) melekler inerler: “Korkmayın ve mahzun olmayın. Ve vaadolunduğunuz cennetle sevinin!” (derler).
innellezîne: Muhakkak ki onlar,
kâlû: Derler ki:
rabbunâllâhu: Rabbim Allah’tır.
summestekâmû: Sonra da istikamet üzere olurlar.
tetenezzelu aleyhimul melâiketu: Onların üzerine melekler iner.
ellâ tehâfû: Ve korkmayın. (
lâ tehâfû: Korkmayın.)
ve lâ tahzenû: Ve mahzun olmayın.
ve ebşirû: Ve sevinin.
bil cennetilletî kuntum tûadûn(tûadûne): Size vaadolunan cennet ile sevinin.
Öyleyse burada da aynı şey: “Rabbim Allah’tır.” demiş, sonra da istikamet üzere olmuş kişi.
Öyleyse Fussilet Suresinin 30’la Yûnus Suresinin 62. ve Ahkâf Suresinin 13. âyet-i kerimeleri bir ilişki içerisinde.
Ahkâf Suresinin 13. âyet-i kerimesi ilişki içerisinde ise, Yûnus Suresinin 62. âyet-i kerimesi de ilişki içerisinde.