Nahl 36, Yâsin 60, 61, 62 ile Zumer 17 arasında bir illiyet rabıtası var mı? Dünya hayatında ruhen Allah’a ulaşma dileğinin bir cennet müjdesi olduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Nahl 36, Yâsin 60, 61, 62 ile Zumer 17 arasında bir illiyet rabıtası var mı? Dünya hayatında ruhen Allah’a ulaşma dileğinin bir cennet müjdesi olduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nahl 36, Yâsin 60, 61, 62 ile Zumer 17 arasında bir illiyet rabıtası var mı? Dünya hayatında ruhen Allah’a ulaşma dileğinin bir cennet müjdesi olduğunu söyleyebilir miyiz?

Peşin olarak söyleyelim ki evet, kim dünya hayatında Allah’a ulaşmayı dilerse, mutlaka Allah’ın cennetine girer. Öyleyse âyetlere bakalım şimdi. Nahl-36:

16/NAHL-36: Ve lekad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâletu, fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah’a ulaşmayı dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaşmayı dileyenleri), Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).


39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ibâdi.
Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!


ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen: And olsun ki; bütün ümmetlerde bütün ülkelerde resul beas ederiz (hayata getiririz; resûlleri vazifeli kılarız).
eni’budûllâhe: Allah’a kul olsunlar diye.
eni’budûllâhe: Allah’a abd olsunlar diye (kul olsunlar) diye.
vectenibût tâgût(tâgûte): taguttan içtinap etsinler diye.

Öyleyse Zumer-17 ile Nahl-36 arasında kesin bir ilişki var. Bir illiyet rabıtası var. Her ikisinde de şeytana kul olmaktan kurtulup Allah’a kul olmak var. Aynı tabirlerle;

nectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi: Allah’a kul olmak (Allah’a yönelmek). Yani şeytanın kulu iken şeytanın kulu olmaktan kurtulmak ve Allah’a kul olmak.
fe minhum men hedallâhu: onlardan bir kısmı hidayete erdiler.
ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh: bir kısmınınsa üzerine dalâlet hak oldu.
fe sîrû fîl ardı: yeryüzünde bir seyret dolaş.

“fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn: tekzip edenlerin (yalanlayanların) akibetinin ne olduğunu gör.” diyor Allahû Tealâ.

“Bütün kavimlerde, bütün ümmetlerin, kavimlerin içinde resûl beas ettik.” diyor Allahû Tealâ, “Şeytana kul olmaktan kurtulsunlar da Allah’a kul olsunlar.” diye.

Zumer-17’de de şeytana kul olmaktan kurtulanlar var. Her ikisinde de Allah’a yönelsinler diye,
 
“eni’budûllâhe: Allah’a kul olsunlar diye.”

Nahl-36’da diğerinde de “ya’budûhâ: şeytana kul olmaktan kurtuldular.” diyor Allahû Tealâ. Aralarında bir illiyet rabitası var.

Yâsîn-60, 61, 62 ile bakıyoruz şimdi:

36/YÂSÎN-60: E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun).
Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.

36/YÂSÎN-61: Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustakîm(mustakîmun).
Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır.

36/YÂSÎN-62: Ve lekad edalle minkum cibillen kesîran, e fe lem tekûnû ta’kılûn(ta’kılûne).
Ve andolsun ki sizden birçoklarını dalâlette bıraktı. Hâlâ akıl etmez misiniz?

   
ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm: Bana kul ol. İşte bu Sıratı Mustakîm’dir. Ey âdemoğulları! Ben sizlerden ahd almadım mı şeytana kul olmayacağınıza dair? Muhakkak ki o, sizin için apaçık bir düşmandır.
ve eni’budûnî: ve Bana kul olacağınıza dair, şeytana kul olmayacağınıza dair. Olmayın ve Bana kul olacağınıza dair sizden ahd almadım mı?
hâzâ sırâtun mustekîm: bu Sıratı Mustakîm’dir.

Öyleyse Yâsîn-60, 61’de yine Allah’a kul olmak var. Nahl-36’da yine kul olmak var. Allah’a kul olmak var. Allah’a kul olmanın başladığı yer biliyorsunuz; Allah’a ulaşmayı dilemek. Dilediği anda Allah’a kul olma işlemi tamamdır. O kişi şeytana kul olmaktan kurtulmuştur, Allah’a kul olmuştur.  

Benzer konular