Rûm 8'de Allahû Tealâ insanların çoğunun Allah’a ulaşmayı inkâr ettiklerini belirtiyor. A’râf 179'da ise Allahû Tealâ cehennemi cinlerin ve insanların çoğu için hazırladığını ifade ediyor. Her iki âyetin muhtevasından cehenneme gideceklerin çoğunu Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin teşkil edeceğini söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Rûm 8'de Allahû Tealâ insanların çoğunun Allah’a ulaşmayı inkâr ettiklerini belirtiyor. A’râf 179'da ise Allahû Tealâ cehennemi cinlerin ve insanların çoğu için hazırladığını ifade ediyor. Her iki âyetin muhtevasından cehenneme gideceklerin çoğunu Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin teşkil edeceğini söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Rûm 8'de Allahû Tealâ insanların çoğunun Allah’a ulaşmayı inkâr ettiklerini belirtiyor. A’râf 179'da ise Allahû Tealâ cehennemi cinlerin ve insanların çoğu için hazırladığını ifade ediyor. Her iki âyetin muhtevasından cehenneme gideceklerin çoğunu Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin teşkil edeceğini söyleyebilir miyiz?

Evet, halen durum aynıdır. Bütün dünyada, dînde (dîn içerisinde bulunanların), bütün dînlerdeki (aslında bütün dînler yoktur ama öyle söylüyoruz) insanların %90’dan fazlası Allah’ın hakikatlerinden haberdar değil. Ve ne yazık ki kurtulamazlar sevgili kardeşlerim. Çoğu (%90’dan fazlası) inkâr ediyor.

“A’râf Suresinin 179. âyet-i kerimesinde ise Allahû Tealâ cehennemi cinlerin ve insanların çoğu için hazırladığını ifade ediyor. Her iki âyetin muhtevasından cehenneme gideceklerin çoğunu Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin teşkil edeceğini söyleyebilir miyiz?”

Cehenneme gideceklerin çoğunu değil hepsini Allah’a ulaşmayı dilemeyenler kaplıyor. Hiç kimse Allah’a ulaşmayı dilemedikçe, Allah’ın cennetine giremez. Öyleyse cehenneme girenlerin çoğu Allah’a ulaşmayı dilemeyenler değildir, cehenneme girenlerin hepsi Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerdir. “İnsanların çoğu” diyor Allahû Tealâ orada “cehenneme girenlerin çoğu” demiyor (insanların çoğu). Biz açık ve kesin rakam koyabiliyoruz Allahû Tealâ’nın verdiği işaretle. Bu insanlar, yaşamakta olan insanların %90’dan fazlası ve Allah’a ulaşmayı dilemiyorlar. Öğretseniz de kurtuluşun bu olduğunu söyleseniz de…

Onlara bu âyetlerin geçerli olmadığını söyleyenler var. Allah’ın bütün güzelliklerini, şeytana uyarak insanlara haram eden âlimler var ne yazık ki. “Allah’a ulaşmayı dilemek mi! O da neymiş? Öyle şey mi olurmuş?” diyorlar. Allahû Tealâ da diyor ki: “Allah’a ulaşmayı dilemezseniz, şirktesiniz, dalâlettesiniz, küfürdesiniz.” Ve bu insanlar böyle olduklarını da ne yazık ki bilmiyorlar. Bütün kavramları insanlar kendilerine göre şekillendirmişler, Kur’ân duvara asılıp öylece kalmış.

Rûm Suresinin 8. âyet-i kerimesi ve A’râf Suresinin 179. âyet-i kerimesi:     

30/RÛM-8: E ve lem yetefekkerû fî enfusihim, mâ halakallâhus semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ illâ bil hakkı ve ecelin musemmâ(musemmen) ve inne kesîran minen nâsi bi likâi rabbihim le kâfirûn(kâfirûne).
Onlar, kendi nefsleri hakkında tefekkür etmiyorlar mı (düşünmüyorlar mı)? Allah gökleri ve yeri ve ikisinin arasındaki şeyleri ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre ile yarattı. Ve muhakkak ki insanların çoğu, Rab’lerine mülâki olmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) inkar edenlerdir.


7/A'RÂF-179: Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel insi, lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi bel hum edallu, ulâike humul gâfilûn(gâfilûne).
Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha çok dalâlettedirler. İşte onlar, onlar gâfillerdir.


ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîren minel cinni vel insi lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ: Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) edemezler.
ve lehum a’yunun: Onların gözleri vardır.
lâ yubsırûne bihâ: Onunla göremezler.  
ve lehum âzânun:  Onların kulakları vardır.
lâ yesmeûne bihâ: Onunla işitemezler.
ulâike kel en’âmi: Onlar hayvanlar gibidir.  
bel hum edallu: Hayır, onlardan daha çok dalâlettedirler.
ulâike humul gâfilûn(gâfilûne): İşte onlar, gaflette olanlardır, gâfillerdir.

Kimdir gâfiller? Yunûs Suresinin 7. ve 8. âyet-i kerimlerindeki gâfillere bakalım:

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).


“Onlar Bize mülâki olmayı dilemezler, onlar dünya hayatından razıdırlar (dünya hayatıyla mutmain olurlar, doyuma ulaşırlar). Onlar Bizim âyetlerimizden gâfil olanlardır.” diyor Allahû Tealâ. “Allah’a ulaşmayı dilemeyenler, Bizim âyetlerimizden gâfil olanlardır.” diyor, hayvanlardan daha çok dalâlette olduğunu söylüyor.

Neden? Bu insanlar (Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkes) şirkte, Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkes dalâlette, Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkes küfürde. Âyetler net olarak bunları söylüyor.

Öyleyse sevgili öğrenciler, izleyenler ve dinleyenler! Böyle bir dizaynda A’râf Suresinin 179. âyet-i kerimesi de Rûm Suresinin 8. âyet-i kerimesi de insanların çoğunun Allah’a ulaşmayı dilemediklerini, dalâlette olduklarını ve cehenneme gideceklerini söylüyor. Aslında bu çoğunluk büyük çoğunluktur.

Allah razı olsun.   

Benzer konular