Yûnus 7’de Allah’a ulaşmayı dilemeyen dünya hayatından razı olanların, dünya hayatıyla aldatılanlar olduğu, A’râf 28’de ise "Babalarımızdan böyle gördük ve Allah bize emretti." diyenlerin de şeytan tarafından aldatılanlar olduğunu söyleye bilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Yûnus 7’de Allah’a ulaşmayı dilemeyen dünya hayatından razı olanların, dünya hayatıyla aldatılanlar olduğu, A’râf 28’de ise "Babalarımızdan böyle gördük ve Allah bize emretti." diyenlerin de şeytan tarafından aldatılanlar olduğunu söyleye bilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Yûnus 7’de Allah’a ulaşmayı dilemeyen dünya hayatından razı olanların, dünya hayatıyla aldatılanlar olduğu, A’râf 28’de ise "Babalarımızdan böyle gördük ve Allah bize emretti." diyenlerin de şeytan tarafından aldatılanlar olduğunu söyleye bilir miyiz?

Allahû Tealâ Fâtır Suresinin 5. âyet-i kerimesinde: "Ey insanlar! Hiç şüphesiz Allah'ın vaadi haktır. Öyleyse dünya hayatı sakın sizi aldatmasın ve aldatıcılar da sizi Allah ile aldatmasın." buyuruyor. Çok önemli bir müessese sevgili kardeşlerim. Allah ile aldatanlar bugün bu hakikatleri bilmeyenlerdir. Allah'a ulaşmayı dilemedikleri halde İslâm'ı yaşadıklarını zannedenlerdir. Yûnus 7’de Allah’a ulaşmayı dilemeyen dünya hayatından razı olanların, dünya hayatıyla aldatılanlar olduğu, A’râf 28’de ise "Babalarımızı onun üzerinde bulduk. Onlardan böyle gördük ve Allah bize emretti." diyenlerin de şeytan tarafından aldatılanlar olduğunu söyleye bilir miyiz?
 
Âyetlere gelin beraberce bakalım, Fâtır 5:

35/FÂTIR-5: Yâ eyyuhân nâsu inne va’dallâhi hakkun fe lâ tegurrannekumul hayâtud dunyâ, ve lâ yegurrannekum billâhil garûr(garûru).
Ey insanlar! Muhakkak ki Allah’ın vaadi haktır. Öyleyse dünya hayatı sizi sakın aldatmasın. Aldatıcılar da sizi Allah ile (affına güvendirerek) aldatmasınlar.


yâ eyyuhen nâsu inne va’dallâhi hakkun: Ey insanlar! Muhakkak ki Allah’ın vaadi haktır.
fe lâ tegurrennekumul hayâtud dunyâ: Ve dünya hayatı sakın sizi aldatmasın.
ve lâ yegurrennekum billâhil garûr(garûru): Aldatıcılar da sizi Allah ile aldatmasın yani Allah ile Allah’ın affına güvendirerek aldatmasın.

Çünkü Allahû Tealâ diyor ki: “Sakın şeytan sizi affımıza güvendirmesin.”

Allahû Tealâ hem “En büyük günahları işleyenler bile affımızdan ümit kesmesinler.” diyor (Zumer 53). Hem de diyor ki: “Sakın şeytan sizi benim affıma dayanarak atlatmasın.”

Yûnus 7:

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.


“Onlar muhakkak ki Bize mülâki olmayı; ruhlarını ölmeden evvel Bize ulaştırmayı dilemezler. Onlar dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla mutmain olmuşlardır. Onlar Bizim âyetlerimizden gâfil olanlardır.”

Hataları ne? Allah’a ulaşmayı dilememek. Hata mı? Evet hata. Allah’a ulaşmak kimseyi hedefe götüremez. Yani cehennemden kurtaramaz. İnanç tek başına kurtuluş asla değildir. Allah'ın kanunları var. İnancın ötesinde insan ruhunun ölmeden evvel Allah’a ulaşacağına inanmak, bunun üzerine farz olduğuna inanmak ve Allah’a ulaşmayı dilemek îmânın temel şartları olarak çıkıyor karşımıza.

A’râf-28’e geliyoruz:

7/A'RÂF-28: Ve izâ faalû fâhişeten kâlû vecednâ aleyhâ âbâenâ vallâhu emerenâ bihâ, kul innallâhe lâ ye’muru bil fahşâi, e tekûlûne alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Kötü (çirkin) bir şey yaptıkları zaman: “Babalarımızı onun üzerinde bulduk (onlardan böyle gördük) ve Allah onu bize emretti.” dediler. (Onlara şöyle) de: “Muhakkak ki; Allah, fahşayı (kötülüğü, çirkinliği) emretmez. Allah’a bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?”


ve izâ faalû fâhişeten: Fahiş bir şey; kötü çirkin bir şey yaptıkları zaman.
kâlû: Derler ki.
vecednâ aleyhâ âbâenâ: Biz babalarımızı bunun üzerinde bulduk (bu işi yaparken bulduk; onlardan böyle gördük).
vallâhu emerenâ bihâ: Allah onu bize emretti. (ve yemin olsun ki Allah onu bize emretti.)
kul: De ki.
innallâhe lâ ye’muru bil fahşâ(fahşâi): Allah fuhuşla emretmez.
e tekûlûne alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne): Allah'a bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?

Suale beraberce bakalım: “Allahû Tealâ Fâtır 5’te ‘Ey insanlar! Hiç şüphesiz Allah’ın vaadi haktır. Öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın. Ve aldatıcılar da sizi Allah’ın adını kullanarak aldatmasın.’ buyuruyor. Yûnus-7’de Allah’a ulaşmayı dilemeyen dünya hayatından razı olan, dünya hayatıyla aldatılanlar olduğunu söylüyor. Dünya hayatıyla mutmain olduklarına göre dünya hayatıyla aldatılıyor demektirler.  A’râf-28’de babalarımızı onun üzerinde bulduk, onlardan böyle gördük ve Allah onu bize emretti diyenlerin de şeytan tarafından aldatılanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?”   

Hepsi de şeytan tarafından aldatılmıştır. Aldatıcılar da insan ve cin şeytanlardır yani taguttur. İşte Allahû Tealâ onun için tagutla dostluk kuranların kâfirler olduğunu, Allah'ın dostu olanların da mü’minler olduğunu ama -âmenû kelimesiyle ifade etmiş Allahû Tealâ- Allah’a ulaşmayı dileyen müminler olduğu neticesine varıyoruz.

Allahû Tealâ’nın söylediği, “Sakın şeytan sizi Bizim affımıza güvendirmesin.” ifadesine dikkat edin. “Hem bir tek dileğiniz; Bana ulaşmayı dilemeniz Benim için yeterlidir.” diyor Allahû Tealâ. “Sizi mutlaka 1. kat cennetime alırım. Sadece bir dileğin sahibi olmanız cehennemden kurtulmanız için yeterlidir. Ötesi sizin gayretinizle bağlıdır. İrşad makamını talep edeceğiniz günlere ulaşacaksınız. O zaman, talep ettiğiniz zaman Ben sizi mürşidinize ulaştırırım. Daha sonra da ruhunuzu Kendime ulaştırırım. Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu sonra Kendime ulaştırırım.” diyor Allahû Tealâ.  Ama dilemezse, Allah'a yönelmiyorsa kişi, Allah'a ulaşmayı dilemiyorsa o zaman kurtuluşu söz konusu değildir.

Benzer konular