Câsiye Suresinin 17. âyet-i kerimesinde, kendilerine ilim gelmesine rağmen ihtilâfa düşülen kişilerden bahsedilmekte. Bu âyetin muhtevasından, A’râf Suresinin 175. âyet-i kerimesi ile ilişkisinin olduğunu söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Câsiye Suresinin 17. âyet-i kerimesinde, kendilerine ilim gelmesine rağmen ihtilâfa düşülen kişilerden bahsedilmekte. Bu âyetin muhtevasından, A’râf Suresinin 175. âyet-i kerimesi ile ilişkisinin olduğunu söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Câsiye Suresinin 17. âyet-i kerimesinde, kendilerine ilim gelmesine rağmen ihtilâfa düşülen kişilerden bahsedilmekte. Bu âyetin muhtevasından, A’râf Suresinin 175. âyet-i kerimesi ile ilişkisinin olduğunu söyleyebilir miyiz?

Câsiye Suresinin 17. âyet-i kerimesi:

45/CÂSİYE-17: Ve âteynâhum beyyinâtin minel emri, fe mâhtelefû illâ min ba’di mâ câehumul ilmu bagyen beynehum, inne rabbeke yakdî beynehum yevmel kıyâmeti fî mâ kânû fîhi yahtelifûn(yahtelifûne).
Ve onlara emirden (Allah’ın emrinden) beyyineler (deliller) verdik. Fakat onlara ilim geldikten sonra onlar, aralarında azgınlık ederek ihtilâfa düştüler. Muhakkak ki senin Rabbin, kıyâmet günü, ihtilâf etmiş oldukları şeylerde, onların arasında hüküm verecektir.


“Ve onlara bu emirden açık belgeler verdik (beyyineler verdik). Fakat onlar kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki hakka tecavüz ve azgınlıktan dolayı ihtilâfa düştüler. “bagyen” diyor Allahû Tealâ. Hakka tecavüz ve azgınlık denilen açıklama bu sebebe dayalı. Ve şüphesiz Rabbin, hakkında ihtilâfa düştükleri şeyde, kıyâmet günü, aralarında hüküm verecektir.”

Kendilerine ilim gelmesine rağmen ihtilâfa düşenler... Burada aynı anda yaşayan kişilerden bahsedilmiyor. Bu ilim verilenlerden, geçen zaman parçalarında kendilerine ilim verilmesine rağmen zaman ile ilim unutanlar oluyor ve insanlar Allah’a ulaşmayı unutuyor. Sonra gelen nesiller Allah’a ulaşmaya dilememeye başlıyorlar; Allah’ın ilmi unutuluyor. Aynı devirde de kendilerine ilim verilenlerden ihtilâfa düşenler, vuslata ulaştıktan sonra oradan düşenler (fıska düşenler)…

A’râf Suresinin 175. âyet-i kerimesi:

7/A'RÂF-175: Vetlu aleyhim nebeellezî âteynâhu âyâtinâ fenseleha minhâ fe etbeahuş şeytânu fe kâne minel gâvîn(gâvîne).
Onlara, âyetlerimizi verdiğimiz kimsenin haberini oku (anlat). Sonra o, ondan (âyetlerden) ayrıldı, artık şeytan onu kendisine tâbî kıldı. Ve böylece o zarar görenlerden (azgınlardan) oldu.


“Onlara âyetlerimizi verdiğimiz kimsenin haberini oku (anlat) sonra o; ondan (âyetlerden) ayrıldı, artık şeytan onu kendisine tâbî kıldı. Ve böylece o zarar görenlerden (azgınlardan) oldu.”

Burada Allah’ın âyet verdiği ve âyet vermesine rağmen Allah’ın yolundan sapan bir insandan bahsediliyor. İki âyet birbirinden ayrı. Ve ihtilâfa düşen insanlar, bu ihtilâfın muhtevası içerisinde Allah’ın asıl emirlerini unutanlar, şeytanın emirlerine tâbî olanlar...

Ne yapmış iblis? İblis hedefleri unutturmuş, hedefleri yok etmiş.
Ne yapmış iblis? İblis vasıtaları hedeflerin yerine getirmiş.

Hedefler nedir dînde:

1. Allah’a ulaşmayı dilemek.
2. İrşad makamına ulaşıp tâbî olmak.
3. Ruhu Allah’a ulaştırmak (teslim etmek).
4. Fizik vücudu Allah’a teslim etmek.
5. Nefsi Allah’a teslim etmek.
6. İrşada ulaşmak.
7. Ve neticede de iradeyi Allah’a teslim etmek.

Bunların herbiri; hedefler. Bunların her biri yaşanması lâzımgelen 7 tane safha. Bu safhaların hepsini iblis insanlara unutturmuş ve bu hedeflere ulaşmak için kullandığımız vasıtalar var. Ne onlar? Namaz kılacaksınız, oruç tutacaksınız, zikir yapacaksınız, kelime-i şehâdet getireceksiniz, hacca gideceksiniz, zekât vereceksiniz. Bunlarsa, o hedeflere ulaşmak için vasıtalar. Hedefleri tamamen devreden çıkarmış iblis ve yerine (sebepleri yerine) vasıtaları koymuş. Amaçları devreden çıkarmış, yerine araçları insanlara amaç olarak göstermiş.

Hâlâ birçok insan yeryüzüne namaz kılmak için geldiğini zannediyor. Hayır! Allah’a teslim olmak için geldik, mutlu olmak için geldik ama namaz kılmaz isek bunu gerçekleştiremeyiz. Namaz üzerimize farz değil mi? Elbette farz. Ama namaz bizi o hedeflere taşıyan vasıtalardan sadece bir tanesidir. Vasıtadır, hedef değildir. O vasıtalarla hedeflere ulaşacaksınız.

Allah razı olsun.

 “…Kendilerine ilim gelmesine rağmen ihtilâfa düşen kişilerden bahsedilmekte. Bu âyetin muhtevasından, A’râf Suresinin 175. âyet-i kerimesi ile ilişkisinin olduğunu söyleyebilir miyiz?”

A’râf Suresinin 175. âyet-i kerimesi çok özel bir durumu ifade ediyor. Kendisine âyet verilmesine rağmen şeytana tâbî olan bir insan, yoldan çıkmış bir insan… Burada kişinin kendisine Allah’ın bizatihi âyet vermesi var. Câsiye Suresinin 17. âyet-i kerimesinde böyle bir konu söz konusu değil. 2 âyet bu sebeple bir illiyet bağı ile bağlı değil, aralarındaki ilişki de soruda bahsedilen şekilde bir ilişki değil.

Allah razı olsun.

Benzer konular