Allah'a ulaşmak ille de bir mürşide bağlanmakla mı olur? Allah'ı seven, evinde ibadetini yapan ve kendi başına nefsini terbiye etmeye çalışan bir kişi de buna muhatap olabilir mi?
Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Allah'a ulaşmak ille de bir mürşide bağlanmakla mı olur? Allah'ı seven, evinde ibadetini yapan ve kendi başına nefsini terbiye etmeye çalışan bir kişi de buna muhatap olabilir mi?
Allah'a ulaşmak ille de bir mürşide bağlanmakla mı olur? Allah'ı seven, evinde ibadetini yapan ve kendi başına nefsini terbiye etmeye çalışan bir kişi de buna muhatap olabilir mi?
Hayır sevgili kardeşlerim, olamaz. Allah’ın yoluna girmedikçe bir insanın bu hedeflere ulaşması mümkün değildir. Evvelâ bir insanın mutlu olabilmesi için ermiş olması lâzım. Yani ruhunu Allah’a ulaştırmış olması lâzım.
Bir insanın ruhunu Allah’a ulaştırabilmesi şarta bağlıdır. O kişi hacet namazını kılacaktır ve mürşidini Allah’tan soracaktır. Allahû Tealâ göstermedi; tekrar kılacaktır. Göstermedi; tekrar kılacaktır. Boy abdestini alır da kılarsa, bir gün mutlaka Allahû Tealâ ona mürşidini gösterecektir. Yapması lâzımgelen şey ona ulaşmaktır. Ama o mürşid başka bir yerde, bir başka kıtada meselâ. O zaman o mürşide bağlı olan ama başkalarına da tövbe vermekle vazifeli kılınan o mürşidin takımından olan birilerine ulaşmak ve ona tâbî olmaktır.
Netice nedir? Netice cereyanın geçmesidir ve sevgili kardeşlerimiz, hepimizin mutluluğu nefsinin kalbindeki afetlerin seviyesine bağlıdır. Nefsinizi hangi ölçüde afetlerden temizlediniz? İşte bu ölçü son derece önemlidir. Dünyadaki en mutlu insanlar daimî zikrin sahipleridir. Çünkü nefslerinin kalbinde hiç afet kalmaması bu noktada mümkündür. İnsanların Allah ile olan ilişkilerindeki temel niçin acaba zikir seviyesine bağlıdır? Çünkü zikir seviyesi o kişinin nefsindeki afetlerin seviyesini ifade eder. Ancak daimî zikrin sahipleridir ki; nefslerinin kalbinde hiç afet kalmayacaktır onların.
Öyleyse sevgili kardeşlerim, insanlar için şeytan her zaman bir mutsuzluk kaynağıdır. Allah her zaman bir mutluluk kaynağıdır. İşte daimî zikrin sahipleri için şeytanın artık onlara tesir etmesi hiçbir şekilde mümkün değildir. Neden? Çünkü nefslerinin kalbinde şeytanın tesir edebileceği negatif faktörler artık mevcut değildir. Bu kişi öyle bir muhteva içerisinde yaşamayacaktır.
Sevgili kardeşlerimiz! Allahû Tealâ istiyor ki; herkes mutlu olsun. Bu mutluluğu herkes yaşasın. Herkes hedefine yürüsün ve öyle bir vesile yaratsın ki; bu güzelliği başkalarına da ulaştırmak suretiyle, onların da mutluluğunu sağlamak suretiyle kendi mutluluğuna ilâveler yapsın.
Sevgili kardeşlerim! Herşey çok mu güzel, yoksa bize mi öyle geliyor?
Allah razı olsun.
Bir insanın ruhunu Allah’a ulaştırabilmesi şarta bağlıdır. O kişi hacet namazını kılacaktır ve mürşidini Allah’tan soracaktır. Allahû Tealâ göstermedi; tekrar kılacaktır. Göstermedi; tekrar kılacaktır. Boy abdestini alır da kılarsa, bir gün mutlaka Allahû Tealâ ona mürşidini gösterecektir. Yapması lâzımgelen şey ona ulaşmaktır. Ama o mürşid başka bir yerde, bir başka kıtada meselâ. O zaman o mürşide bağlı olan ama başkalarına da tövbe vermekle vazifeli kılınan o mürşidin takımından olan birilerine ulaşmak ve ona tâbî olmaktır.
Netice nedir? Netice cereyanın geçmesidir ve sevgili kardeşlerimiz, hepimizin mutluluğu nefsinin kalbindeki afetlerin seviyesine bağlıdır. Nefsinizi hangi ölçüde afetlerden temizlediniz? İşte bu ölçü son derece önemlidir. Dünyadaki en mutlu insanlar daimî zikrin sahipleridir. Çünkü nefslerinin kalbinde hiç afet kalmaması bu noktada mümkündür. İnsanların Allah ile olan ilişkilerindeki temel niçin acaba zikir seviyesine bağlıdır? Çünkü zikir seviyesi o kişinin nefsindeki afetlerin seviyesini ifade eder. Ancak daimî zikrin sahipleridir ki; nefslerinin kalbinde hiç afet kalmayacaktır onların.
Öyleyse sevgili kardeşlerim, insanlar için şeytan her zaman bir mutsuzluk kaynağıdır. Allah her zaman bir mutluluk kaynağıdır. İşte daimî zikrin sahipleri için şeytanın artık onlara tesir etmesi hiçbir şekilde mümkün değildir. Neden? Çünkü nefslerinin kalbinde şeytanın tesir edebileceği negatif faktörler artık mevcut değildir. Bu kişi öyle bir muhteva içerisinde yaşamayacaktır.
Sevgili kardeşlerimiz! Allahû Tealâ istiyor ki; herkes mutlu olsun. Bu mutluluğu herkes yaşasın. Herkes hedefine yürüsün ve öyle bir vesile yaratsın ki; bu güzelliği başkalarına da ulaştırmak suretiyle, onların da mutluluğunu sağlamak suretiyle kendi mutluluğuna ilâveler yapsın.
Sevgili kardeşlerim! Herşey çok mu güzel, yoksa bize mi öyle geliyor?
Allah razı olsun.
