Yunus Suresi 57. âyet-i kerimede buyurulan “göğüslerdeki hastalıklara şifa” konusuna açıklık getirir misiniz? Muhtevasında bulunan afetler sebebiyle, başlangıçta hasta olan nefsin şifaya ulaşmasıyla, Allah’a yönelmek arasında nasıl bir ilişki vardır? Bu istikamette Fecr Suresinin 27-28-29 âyetlerini ve R'ad Suresinin 28. âyetlerini bizlere açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Yunus Suresi 57. âyet-i kerimede buyurulan “göğüslerdeki hastalıklara şifa” konusuna açıklık getirir misiniz? Muhtevasında bulunan afetler sebebiyle, başlangıçta hasta olan nefsin şifaya ulaşmasıyla, Allah’a yönelmek arasında nasıl bir ilişki vardır? Bu istikamette Fecr Suresinin 27-28-29 âyetlerini ve R'ad Suresinin 28. âyetlerini bizlere açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Yunus Suresi 57. âyet-i kerimede buyurulan “göğüslerdeki hastalıklara şifa” konusuna açıklık getirir misiniz? Muhtevasında bulunan afetler sebebiyle, başlangıçta hasta olan nefsin şifaya ulaşmasıyla, Allah’a yönelmek arasında nasıl bir ilişki vardır? Bu istikamette Fecr Suresinin 27-28-29 âyetlerini ve R'ad Suresinin 28. âyetlerini bizlere açıklar mısınız?

10/YÛNUS-57: Yâ eyyuhân nâsu kad câetkum mev'ızatun min rabbikum ve şifâun limâ fîs sudûri ve huden ve rahmetun lil mu'minîn(mu'minîne).
Ey insanlar! Size, Rabbinizden öğüt (vaaz) ve göğsünüzde olana (nefsinizin kalbindeki hastalıklara) şifa ve mü’minlere hidayet ve rahmet gelmiştir.


Dikkat! Edin, burada sadece mü’minlere geleceğini söylüyor Allahû Tealâ. Yani, Allah’a ulaşmayı dilemeden kimse mü’min olamaz. Allah’a ulaşmayı dilemedikçe rahmet, fazl ve  salâvât kalbinize giremez. Giremezse burada ifade edilen mü’min standardında olamazsınız. Sadece mü’minlre ulaşır. Kim Allah’a ulaşmayı dilerse, o mü’min olma şerefine erer.

Şimdi, nefslerin kalbi hep hastadır. Bütün insanların nefslerinin kalbi doğuştan itibaren hastadır. Bu hastalıklar çeşitli seviyedeki hastalıklardır. Allah’a ulaşmayı dilemeyen bir kişinin kalbi % 100 afetlerle doludur. Bu zaten bizatihi kendisi hastalıktır. Allah’ın bütün emirlerine karşı çıkan, yasakladığı bütün fiilleri işlemeye çalışan bir nefs hali. Ve  daha öteye geçmişse kalp sertleşmiş ve  kararmışsa, böyle bir kasiyet bağlama olayında, artık o kişi marazdır, hastadır.

89/FECR-27: Yâ eyyetuhân nefsul mutmainnetu.
Ey mutmain olan nefs!

89/FECR-28: İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeten.
Rabbine dön (Allah’tan) razı olarak ve Allah’ın rızasını kazanmış olarak!

89/FECR-29: Fedhulî fî ibâdî.
(Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu Allah’a ulaştırdığın zaman Bana kul olursun) kullarımın arasına gir.

89/FECR-30: Vedhulî cennetî.
Ve cennetime gir.


Burada nefsin hastalıklarının muhtevası var.
 
Neymiş durum?
 
Ey mutmain olan nefs! Hastalıkların bir kısmından kurtulmuş, 3. basamakta; Emmare, Levvame, Mülhime.
4. basamakta da Mutmainne.
Sonra, râdıyeten mardıyyeh: 5. basamakta: Radiye. 6. basamakta: Mardiyye. “Allah’tan razı olmak ve  Allah’ın rızasını kazanmak.
Ve 7. basamakta: tezkiye. Rabbine dönüşte tezkiye. O zaman Allah’ın kulları arasına giriş.

Ne oldu? Nefsin kalbi bütün afetlerden kurtuldu. Afetlerin hepsi birer hastalığı ifade eder, her biri ayrı bir konuda hastalıktır. Bundan kişinin şifaya kavuşması söz konusu.

13/RA'D-28: Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb(kulûbu).
Onlar, âmenûdurlar ve kalpleri, Allah’ı zikretmekle mutmain olmuştur. Kalpler ancak; Allah’ı zikretmekle mutmain olur, öyle değil mi?


Allahû Tealâ’nın dizaynı açık; nefsin şifaya ulaşması 19 grup hastalıktan, afetten kurtulması ile mümkündür. Her grup afet bir hastalığı ifade eder. Olması lazım gelen hedef, bütün afetlerden kurtulmaktır.

Benzer konular