Zâriyât 56, Bakara 21, Rûm 31 ve Âli İmrân 102'ye göre, Allahû Tealâ’nın biz insanları dört teslimi de gerçekleştirelim diye yarattığını söyleyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » İslâm'ın 7 Safha 4 Teslimi » Zâriyât 56, Bakara 21, Rûm 31 ve Âli İmrân 102'ye göre, Allahû Tealâ’nın biz insanları dört teslimi de gerçekleştirelim diye yarattığını söyleyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Zâriyât 56, Bakara 21, Rûm 31 ve Âli İmrân 102'ye göre, Allahû Tealâ’nın biz insanları dört teslimi de gerçekleştirelim diye yarattığını söyleyebilir miyiz?

Bakalım ne diyor, Âli İmrân-102:

3/ÂLİ İMRÂN-102: Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekullâhe hakka tukâtihî ve lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).
Ey âmenû olanlar, Allah’a karşı “O’nun hak takvası” ile (bi hakkın takva, en üst derece takva ile) takva sahibi olun! Ve sakın siz, (Allah’a) teslim olmadan ölmeyin!


yâ eyyuhellezîne âmenûttekullâhe hakka tukâtihî: ey âmenû olanlar! Öyle bir takvayla takva sahibi olun ki bu, hakka tukatihi takva olsun, bihakkın takva olsun, Hakk’ul yakîn takvası olsun. Yani irademizi de Allah’a teslim edeceğimiz bir takva olsun.
ve lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne): ve siz ölmeyin, Allah’a teslim olmuş olarak ölün; ölmeden önce Allah’a teslim olun.

Burası dördüncü teslimi içeriyor. Dördüncü teslim, iradenin teslimidir. Bu da takva, bu hakka tukatihi takva: “Yâ eyyuhellezîne âmenûttekullâhe hakka tukâtihî.” (Âli İmrân Suresi 102). “Bihakkın takvayla takva sahibi olun, ey âmenû olanlar! Ve ölmeden önce Allah’a teslim olun.” diyor Allahû Tealâ.

Sevgili öğrenciler, izleyenler, dinleyenler, sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım! Demek ki Allahû Tealâ;

1- Allah’a ulaşmayı dilememizi farz kılıyor.
2- Sonra irşad makamına ulaşıp teslim olmamızı farz kılıyor.
3- Sonra ruhumuzu Allah’a ulaştırmamızı farz kılıyor.
4- Sonra fizik vücudumuzu Allah’ın bütün emirlerini yerine getiren bir hüviyete, yasak ettiği fiilleri asla işlemeyen bir hüviyete sokarak fizik vücudumuzu da Allah’a teslim etmemizi istiyor.
5- Sonra daimî zikre ulaşmamızı, nefsimizdeki bütün afetleri yok etmemizi, nefsimizi de Allah’a teslim etmemizi istiyor.
6- Sonra irşada ulaşmamızı.
7- Sonra da irademizi de Allah’a teslim etmemizi istiyor.

Her birinde ayrı bir takvanın sahibi oluruz. Öyleyse Allah’a sonsuz hamd ve şükrederiz ki bu ilmi bize öğretmiş. Takvanın ne olduğunu biliyorsunuz sevgili kardeşlerim ve koskoca bir dîn camiası, takvanın ne olduğundan haberleri yok. Takvayı lügat mânâsı itibariyle Allah’tan korkmak olarak değerlendiriyorlar. Ne kadar takva kelimesi geçiyorsa Kur'ân-ı Kerim’de; bizim tefsirin dışındaki tefsirlere teker teker bakın; hep bütün takvalarda “Allah’tan korkun” ifadesini kullanmışlar.

Takvanın lügat mânâsı gerçekten, Allah’tan korkmak. Bu konuda kendilerini haklı da görebilirler ama Kur’ân’ın ruhunu Allahû Tealâ onlara öğretmiş olsaydı, yedi ayrı kademede takvanın mevcut olduğunu göreceklerdi.

Benzer konular