Kibirle, Allah’ın âyetlerini gizlemek arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız? A’râf Suresinin 146. âyet-i kerimesine göre; kibirlenenlerin irşad yolunu gördükleri halde onu yol edinmemeleri, irşad yoluna ulaşmanın muhtevasını idrak edememelerinden mi, yoksa kendi standartları içinde kendilerini irşad yolunda zannettikleri için midir?

Anasayfa » Ana Sayfa » İslâm'ın 7 Safha 4 Teslimi » Kibirle, Allah’ın âyetlerini gizlemek arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız? A’râf Suresinin 146. âyet-i kerimesine göre; kibirlenenlerin irşad yolunu gördükleri halde onu yol edinmemeleri, irşad yoluna ulaşmanın muhtevasını idrak edememelerinden mi, yoksa kendi standartları içinde kendilerini irşad yolunda zannettikleri için midir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Kibirle, Allah’ın âyetlerini gizlemek arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız? A’râf Suresinin 146. âyet-i kerimesine göre; kibirlenenlerin irşad yolunu gördükleri halde onu yol edinmemeleri, irşad yoluna ulaşmanın muhtevasını idrak edememelerinden mi, yoksa kendi standartları içinde kendilerini irşad yolunda zannettikleri için midir?

A’râf Suresinin 146. âyet-i kerimesinden girelim konuya:

7/A'RÂF-146: Se asrifu an âyâtiyellezîne yetekebberûne fîl ardı bi gayril hakkı ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minu bihâ ve in yerev sebîler ruşdi lâ yettehızûhu sebîlen ve in yerev sebilel gayyi yettehızûhu sebîlâ(sebîlen), zâlike bi ennehum kezzebû bi âyâtinâ ve kânû anhâ gâfilîn(gâfilîne).
Yeryüzünde haksız yere kibirlenen kimseleri, âyetlerimizden çevireceğim. Bütün âyetleri görseler, ona inanmazlar. Eğer rüşd yolunu görseler, onu yol edinmezler. Ve gayy yolunu görseler, onu yol edinirler. Bu; onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve ondan gâfil olmaları sebebiyledir.


Allahû Tealâ diyor ki: “Onları âyetlerimizden çevireceğiz ki; onlar haksız yere kibirlenenlerdir. Onlar Allah’ın bütün âyetlerini görseler, inanmazlar. İrşad yolunu görseler, onu kesinlikle yol kabul etmezler. Gayy yolunu gördükleri zaman, onu kendilerine yol ittihaz ederler. Bunun sebebi; onların Allah’ın âyetlerinden gâfil olmaları, Allah’ın âyetlerini tekzip etmeleri, yalanlamalarıdır.”

“Kim âyetlerimizi yalanlarsa ve Allah’a mülâki olmayı (ruhunu Allah’a ulaştırmayı, ruhunu Allah’a ölmeden evvel ulaşmasını) yalanlarsa (tekzip ederse), onların amelleri boşa gitmiştir.” diyor Allahû Tealâ.

Şimdi bunun ışığı altında bakıyoruz; kibirle Allah’ın âyetlerini gizlemek arasındaki ilişki: Burada kibirli insanlar görüyoruz, Allahû Tealâ’nın bakış açısıyla bu insanlar irşad yoluna gerekli saygıyı göstermiyorlar, irşad yoluna ulaşmayı dilemiyorlar. İrşad yolu onlar için geçerli bir yol değil. Onlar zülmanî yolun temsilcileri, irşad yolunu asla kendilerine yol kabul etmiyorlar. Kim bu insanlar? Âyetleri bilenler olarak tanınan insanlar. Oysa ki; âyetleri bilmiyorlar. Yetmez, bir de yalanlıyorlar.

Bakara Suresinin 159. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:

2/BAKARA-159: İnnellezîne yektumûne mâ enzelnâ minel beyyinâti vel hudâ min ba’di mâ beyyennâhu lin nâsi fîl kitâbi, ulâike yel’anuhumullâhu ve yel’anuhumul lâinûn(lâinûne).
Muhakkak ki, beyyinelerden indirdiğimiz şeyleri ve hidayeti (ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaştırılmasını) Kitap'ta insanlara açıklamamızdan sonra gizleyenlere, işte onlara, Allah lânet eder ve lânet ediciler de onlara lânet eder.


“Onlar ki; âyetlerimizi ve hidayeti gizlerler. Hem de Biz indirdiğimiz kitaplarla insanlara hakikatleri beyan etmemize rağmen, ispat vasıtalarıyla herkese ispat etmemize rağmen, mutlaka ruhun Allah’a ulaştırılması lâzımgeldiğini, onlar bu hidayeti gizlerler. Allah da onlara lânet eder, lânet edenlerin de hepsi onlara lânet eder.”
 
Kehf Suresinin 105. âyet-i kerimesinde:

18/KEHF-105: Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen).
İşte onlar, Rab’lerinin âyetlerini ve O’na mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allah’a ulaşmasını) inkâr ettiler. Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti). Artık onlar için kıyâmet günü mizan tutmayız.


“Onlar ki; Allah’a mülâki olmayı ve Allah’ın âyetlerini inkâr ederler. Onların amelleri boşa gitmiştir.” diyor Allahû Tealâ.

Öyleyse bu insanlar kimdir? Bu insanlar kibirlilerdir. Onlar üniversitelerden mezun olmuşlardır (dîn öğreten üniversitelerden). Onlar orada asistan olmuşlardır, doçent olmuşlardır, profesör olmuşlardır, master yapmışlardır, doktora yapmışlardır ve onların doğru söylediği zannedilir. Diplomalı cehaletin temsilcileri... İşte bu insanlar irşad yolunu katiyen kabul etmezler. Kibirlerinden kabul etmezler.

Neden! Neden böyle oluyor sevgili kardeşlerim? Şundan; asırlar boyunca insanlar Kur’ân-ı Kerim’i rafa kaldırmışlar. Kur’ân-ı Kerim yerine asırlardan beri insanların yazdıkları yüzlerce, binlerce kitap çıkmış piyasaya. O kitapları esas kabul etmişler, ayrı ayrı ders konuları çıkmış. Herbirisini insanların yazdığı kitapları muhteva sahibi yaparak insanlara ilim ulaştırmışlar ama Allahû Tealâ’nın faydasız ilmini ulaştırmışlar.

Sevgili öğrenciler, izleyenler, dinleyenler, sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım! Böyle bir dizaynda bütün insanlar için söz konusu olan şey; doğrunun anlaşılmasıdır. Öyle bir durum hasıl olmuş ki; insanların kitaplardan öğrendikleri ilim (o ilmi, öğrendiklerini tam olarak öğrenmişler ama o ilim) Allah’ın öğrenilmesini istediği ilim değil.

Allah insanlardan neyi istiyor? 7 safha, 4 teslimle İslâm’ı yaşamalarını istiyor. Bütün kâinattaki insanlardan, cinlerden Allah’ın istediği şey budur. Cinler için 3 teslim, insanlar için 4 teslim ama 7 tane safha… 7 safhalı bir dîn var; İslâm dîni. İnsanlar için konuşuyoruz.

1. safha: Allah’a ulaşmayı dilemek.
2. safha: Mürşide ulaşıp tâbî olmak.
3. safha: Ruhu Allah’a ulaştırıp teslim etmek (1. teslim).
4. safha: Fizik vücudu Allah’a teslim etmek (2. teslim).
5. safha: Nefsi Allah’a teslim etmek (3. teslim).
6. safha: İrşada ulaşmak.
7. safha: İradenin Allah’a teslimi (4. teslim).

Dîn bundan ibarettir ve bu, Kur’ân hükmüdür. Ama kitaplardan ilim öğrenen insanlar, İslâm’ın 7 safhasını da unutmuşlar, teslimleri de unutmuşlar. Böylece kendi öğrendikleri dîn, aldıkları diplomalar, profesörlük titrleri, onları kibirli yapmış. Ve böyle bir dizaynda ne yazık ki Kur’ân’ı bilmiyorlar. Ne Arapça bilmeleri ne Arapça’nın gramerini bilmeleri ne böbürlenmeleri, onlara Kur’ân-ı Kerim’i öğretemez. Allah razı olsun.

“Yoksa onlar kendilerini irşad yolunda zannettikleri için mi böyle yapıyorlar?”

Evet. Kendilerini irşad edici hüviyetinde gördükleri için (irşadın ne olduğunu da ne yazık ki bilmiyorlar) kendilerini irşad makamının sahipleri olarak görüyorlar.

Benzer konular