Günümüz insanları tarafından, ırkçılık, mezhepçilik ve dîn farklılıkları ön plâna çıkartılarak toplum arasında kavga ve nefret tohumları atılmakta. Toplumlar arasında barış nasıl gerçekleşebilir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Düşmanlık » Günümüz insanları tarafından, ırkçılık, mezhepçilik ve dîn farklılıkları ön plâna çıkartılarak toplum arasında kavga ve nefret tohumları atılmakta. Toplumlar arasında barış nasıl gerçekleşebilir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Günümüz insanları tarafından, ırkçılık, mezhepçilik ve dîn farklılıkları ön plâna çıkartılarak toplum arasında kavga ve nefret tohumları atılmakta. Toplumlar arasında barış nasıl gerçekleşebilir?

Yapılması lâzımgelen şey basit sevgili kardeşlerim! Kimler bu istikamette bir faaliyetteyse, insanları birbirine bağlamak yerine, onları birbiriyle savaşmak istikametinde hedef tayini yaparak yanlış bir davranış biçiminin sahibiyse sevgili kardeşlerim, böyle insanlarla konuşmalısınız. Onlara Allahû Tealâ’nın emrinin bu olmadığını, Allahû Tealâ’nın emrinin başka insanları mutlu ederek, onların da diğerlerini mutlu etmesini temin etmeye çalışmak olduğunu onlara ispat etmelisiniz.

İşte şeytan insanlara hep şunu söyler: “Sen ondan aşağı bir insan mısın ki; o sana kötü davranacakmış da sen ona gene de iyi davranacakmışsın? Sen onun kölesi misin? Ondan aşağı bir insan mısın ki; böyle yapacaksın?” O kişi Allah’a sorabilmiş olsaydı, Allahû Tealâ ona diyecekti ki: “Sen, o sana ne kadar kötü davranırsa davranırsın, ona en güzel davranışlarla davranarak 2 defa kazanç sağlayabilirsin.
 
1- O sana kötü davranmıştır, derecat kaybedecektir. Ama sen o sana kötü davrandığı için derecat kazanacaksın.
2- O sana kötü davranıyor, sen ona eğer kötü davranmıyorsan bu derecat kazanman, hep devam edecektir. Hep başkaları sana kötü davranacak ama derecat kaybedecekler, sen ise onların sana her kötü davranışında sadece derecat kazanan birisi olursun. Ve şunu unutma! Dünya hayatı belli bir zaman taşır. Diyelim ki; 100 yaşına kadar yaşayacaksın. Tamam yaşa. Ama ölümden sonraki hayat, bir sonsuzluktur. Bu sonsuzluğu sen cennette geçiriyorsan, işte dünyadaki en mutlu insanlardan biri olursun.

Bunun için yapman lâzımgelen şey; insanlar sana kötü de davransa insanlar sana, seni kızdıracak kadar negatif davranışların sahibi de olsa, kızgınlığı falan bir tarafa atıp, o insanla kavga etmek yerine ona bir sual sor: “Ben sana bir kötü davranışta bulunmadığımı zannediyorum. Senin bu sert davranışının karşısında, böyle bir sebebin var olması lâzım diye düşünüyorum. Acaba bana hatamı söylemek lütfunda bulunur musun ki; senden af dileyim ve aynı hatayı bir defa daha gerçekleştirmeyeyim ki; başka insanlara karşı da mahcup olmaktan beni kurtarmış olursun?”

Sevgili kardeşlerim! Ne kaybedersiniz? İnsanları sevmek hepinizin borcudur, vazifesidir. Herkes intikam alabilir. Bu intikam almak hakkı adına “kısas” diyor Allahû Tealâ; Kur'ân-ı Kerim’de bütün insanlara verilmiştir. Neden verilmiştir? O kötülüğü yapacak olan insan, her yaptığı kötülüğün arkasından kendisine de bir kötülük geleceğini öğrenerek, bundan sonra yapmaması istikametinde bir inanca sahip olmasını, Allahû Tealâ ona ulaştırmak için bunu yaptırıyor.
 
Sevgili kardeşlerim! Ne kaybederiz? Bize iyi davranan insana iyi davranarak mutlu olmuyor muyuz? Şunu unutmayalım; eğer gerçek anlamda içimize sindirebilirsek bize kötü davranan bir insana iyi davrandığımız zaman, onu mutlu edecek bir davranışta bulunduğumuz zaman çok daha fazla mutlu olmamız mümkündür. Hele o, “Bir yanlışlık oldu herhalde, ben buna bir defa daha sataşayım, bakayım.” deyip de yeniden aynı standartlarda bir davranışın sahibi olursa ve siz ona ikinci seferde de belki daha sonra üçüncü seferde de hep onun şaşıracağı kadar güzel davranışlarla cevap verirseniz, bir süre sonra negatifler yavaş yavaş azalmaya başlar sevgili kardeşlerim! Sonuç mu? Sonuç, bu negatiflerin bitmesidir. Devam ettirebilirse kişi, mutlaka kendi negatiflerinin yerine sadece pozitifleri aldığı cihetle bu istikamette başarılı bir Allah adamı olacaktır. O zaman aynı şarkıyı o da söylemeye başlar: “Her şey çok mu güzel, yoksa bana mı öyle geliyor?” diye. Ne diyorsunuz sevgili kardeşlerimiz?

Allah razı olsun.
 

Benzer konular