İbrâhîm Hakkı Hazretlerinin: "Tedbirini terk eyle. Kalbini sen berk eyle." sözünün tasavvuftaki yerini açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Fena Makamı (1. teslim: ruh teslimi) » İbrâhîm Hakkı Hazretlerinin: "Tedbirini terk eyle. Kalbini sen berk eyle." sözünün tasavvuftaki yerini açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

İbrâhîm Hakkı Hazretlerinin: "Tedbirini terk eyle. Kalbini sen berk eyle." sözünün tasavvuftaki yerini açıklar mısınız?

“Görelim Mevlâ neyler. Neylerse güzel eyler.” diye  bitiyor konu. Kimdir tedbirini terk eyleyen kişi, kimdir? Kim daimî zikire ulaşırsa ve iradesini Allahû Tealâ’ya teslim ederse yani 22. basamakta ruhunu, 25. basamakta fizik vücudunu, 27. basamakta nefsini, 28. basamakta salâhın 5. kademesinde iradesini Allah'a teslim eden kişi artık tedbir almak gereğini duymayan kişidir. Onun tevekkülü 4 boyutta da gerçekleşmiştir.

1. Ruhunu Allah'a ulaştırmıştır. Bu otomatik tevekküldür zaten, teslim etmiştir.
2. Sonra fizik vücudunu teslim edeceğine dair tevekkülün sahibi olmuştur, teslim etmiştir.
3. Nefsini teslim edeceğine dair tevekkülün sahibi olmuştur, teslim etmiştir.
4. İradesini Allah'a teslim edeceğine dair tevekkülün sahibi olmuş, iradesini de Allah'a teslim etmiştir.

Bu şartların içindeki böyle bir insan artık tedbir için bir şeye ihtiyacı kalmayan insandır. Burada: “Kalbini sen berk eyle veya kalbini O’na, Allah’a berk eyle.” ifadesiyle söylediği şey; iradeni de Allah'a teslim ederek O’nun İradesine kalbini teslim eyle. O zaman İlâhi İrade o kişiyi güdümüne almıştır. Kişinin iradesi vardır. Ama bu irade Allah'a teslim edilmiştir. Allahû Tealâ devamlı ona kesintisiz emirler verecektir. İradesi Allah'ın İradesine bağlanmıştır kişinin. Teslim; iradenin bağlanmasını ifade eder. Allah'ın kendisine emrettiği her şeyi hiç düşünmeden bu kişi yapar. Böyle olduğu için de tedbir alması hiçbir şekilde gerekmez Allah razı olsun.

Tedbir ile tevekkül arasındaki ilişkiye baktığımız zaman tevekkül arttıkça tedbirden yavaş yavaş vazgeçmek söz konusudur. Çünkü kişi kendi iradesiyle kararlar verdiği sürece geleceği bilmediği için yanlışlıklar yapabilir. Bunun için tedbir almak mecburiyetindedir. Ama Allahû Tealâ’ya iradesini de teslim eden bir kişi için tedbir almak onun için artık geçerli değildir. Allahû Tealâ kendisine neyi emrederse onu yerine getirecektir. Bunun daha ötesi ise tasarruftur.

Öyleyse kişinin tevekkülü arttıkça teslimlerinin boyutu yükseldikçe tedbir alması için gereken adım adım ortadan kalkmaktadır Allah razı olsun.

Benzer konular