Cehennemde günahları kadar yanıp çıkılacağına inanılıyor. Bu konuyu tekrar açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Cennet - Cehennem » Cehennemde günahları kadar yanıp çıkılacağına inanılıyor. Bu konuyu tekrar açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Cehennemde günahları kadar yanıp çıkılacağına inanılıyor. Bu konuyu tekrar açıklar mısınız?

Hasret ve hürmetle gül kokan mübarek ellerinizden öperek soruma geçiyorum inşaallah.

Gittiğim bir sohbette bir bayan kardeşimiz diğer dîn adamlarından öğrendiği duyumla “ahirette günahlarından dolayı cehenneme gireceğine, biraz yanıp cezasını ödedikten sonra alnına bir damga vurularak cehennemden çıkıp cennete gireceğine ve alnındaki damgadan dolayı günahlarının bedelini ödeyerek cennete geldiği, cennetlikler tarafından bilineceğine” öylesine inanmış ki; 29 âyeti tek tek verdiğim halde doğruyu bir türlü kabul ettiremedim.

Sevgili kardeşlerim! En çok buna hayret ediyoruz. İnsanlardan öğrendikleri Kur’ân dışı bilgilerle bu hükümlere varan kardeşlerimize sesleniyoruz. Bundan 14 asır evvel başka âlimler yoktu. Peygamber Efendimiz (S.A.V) vardı sadece. Bir de sadece Kur’ân vardı. O’nun hayatı Kur’ân’dır. Bütün sahâbenin de hayatı Kur’ân’dır. Öyleyse Kur’ân’a en çok îmân eden, sahâbedir. Âli İmrân Suresinin 119. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:

3/ÂLİ İMRÂN-119: Hâ entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum ve tu’minûne bil kitâbi kullihi, ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ halev addû aleykumul enâmile minel gayz(gayzi), kul mûtû bi gayzikum, innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).
İşte siz (mü'minler) böylesiniz, siz onları seversiniz ve onlar sizi sevmezler ve siz kitabın tamamına îmân edersiniz. Ve sizinle karşılaşınca “Biz îmân ettik.” dediler, yalnız kaldıkları zaman, size karşı öfkelerinden parmak uçlarını ısırdılar. De ki: “Öfkenizden ölün.” Muhakkak ki Allah, sinelerde olanı en iyi bilendir.


“Onlar size buğz ettikleri halde (kötü davrandıkları halde) siz onlara karşı yumuşak davranırsınız (güzel davranırsınız). Çünkü siz Kur’ân’ın bütününe îmân ediyorsunuz.”

14 asır sonra Kur’ân’ı, insanlar bütün boyutlarıyla bir kenara itmişler. Ve bu kardeşimizin öğrendiği bu safsatalara, hepsine inanmışlar. Allahû Tealâ diyor ki: “Biz Kur’ân’ı furkan olarak indirdik.” diyor. “Doğruyu yanlıştan ayırma rehberi olarak indirdik.” diyor.

2/BAKARA-185: Şehru ramadânellezî unzile fîhil kur’ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel hudâ vel furkân(furkâni), fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh(yesumhu), ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) yurîdullâhu bikumul yusra ve lâ yurîdu bikumul usra, ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve leallekum teşkurûn(teşkurûne).
Ramazan ayı ki, insanlar için hidayete erdirici (hidayete erme, Allah’a ulaşma vesilesi) ve beyyineler (açık deliller ve ispat vasıtaları) ve Furkan (hakkı bâtıldan ayırıcı) olarak Kur’ân, Hüda tarafından onda (o ayın içinde) indirildi. Artık içinizden kim bu aya (yetişir de ramazan ayını görüp) şahit olursa o zaman onu, oruç tutarak geçirsin. Ve kim, hasta veya yolculukta olursa, o taktirde (tutamadığı günlerin sayısı) diğer günlerde (oruç tutarak) tamamlanır. Allah sizin için kolaylık diler, zorluk dilemez. (Size bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi hidayet erdirdiği şeye karşılık (sizin de) Allah’ı tekbir etmeniz (yüceltmeniz) içindir. Umulur ki böylece siz (bütün bu kolaylıklara) şükredersiniz.


Bir takım insanlar, hadîslerle Kur’ân’ı yargılıyorlar. Bir kısım insanlar da bu kardeşimiz gibi kulaktan duyma, kendisine öyle söylendi diye onun söylediğine inanmış ve de kendisine 29 tane Kur’ân âyeti gösteriliyor ve Kur’ân âyetlerini elinin tersiyle bir kenara itiyor. Düşünebiliyor musunuz cehaletin bu kadarını?

Açık bir şekilde Kur’ân’ın 29 tane âyet-i kerimesine ters düşen bir olayı, o kardeşimize kabul ettirememiş. Bu kardeşimiz aynı zamanda dişlidir. Konuşmanın ardını arkasını bırakmaz. O kardeşimizle de öyle zannediyorum ki; gerekli miktarda uzun uzun konuşmuştur.

“29 âyeti tek tek verdiğim halde doğruyu bir türlü kabul ettiremedim.”

İşte İslâm âlemini... Bir kardeşimiz diyordu ‘İslâm âlemi neden geri kalmış?’ Bunun için geri kalmış. Kur’ân dışı bir sürü sapıklığı Kur’ân’a tercih ettikleri için. Kur’ân’ı bir kenara bırakarak safsatalarla hareket ettikleri için.

İşte şu anda televizyonları parsellemiş olan bir sürü dîn adamı; bütün söyledikleri, insanların asırlar boyunca, kendilerinden söyledikleri Kur’ân âyetleri değil; insanların söyledikleri sözler. Kur’ân’a aykırı düştüklerini defalarca ispat etmemize rağmen onlarla adamlar bize karşı savaş veriyorlar akılları sıra. Allah’a karşı savaş verilebilir mi sevgili kardeşlerim?

Biz, Allah’ı temsil ediyoruz. Onlar da batılı. Neden batılı temsil ediyorlar? Çünkü Kur’ân hakikatlerini kabul etmiyorlar. Kur’ân hakikatlerine taban tabana ters düşen insanların asırlardan beri yaptığı öğretiyi kabul ediyorlar. İşte bu konu. 29 tane âyet Kur’ân-ı Kerim’de “cehenneme giren bir kişinin oradan çıkmasının mümkün olmadığını” söylüyor.

Cehenneme cezalanmak üzere giren bir kişi girecek ve ebediyyen orada kalacak. Cezalanacak. Biz bir süre hafif tertip yandıktan sonra, leblebi gibi kavrulduktan sonra oradan çıkıp cennete girmek. Hayır! Böyle bir şey yok Kur’ân-ı Kerim’de.

“Bu hoca hanım kardeşimiz bir İlâhiyatçı.”

Aman Allah’ım! Ne kadar yazık oluyor sevgili kardeşlerim, biliyor musunuz? Neye inanıyorlar bu insanlar? İlâhiyat fakültelerinde ya da İmam Hatip Liseleri’nde kendilerine öğretilen, insanların söylediği sözlere. Asırlardır dîn piyasasını bu insanlar söyledikleri sözlerle doldurmuşlar. Hiçbir Allah’ın kulu da; “Yahu bu anlattıklarınızla Kur’ân uyuşmuyor.” dememiş.

Onun için Allahû Tealâ bugün bize bu görevi verdi. Nerede Kur’ân dışı safsatalar varsa onların hepsini temizlemekle görevliyiz. Duyduk duymadık demeyin! Görevimiz bu ve bu görev mutlaka yapılacaktır! Ve başarıya da ulaşacaktır! Hiç kimse de buna engel olamayacaktır!

Öyleyse nasıl bu kadar garantili konuşuyoruz? Nasıl bu kadar garantili konuşuyoruz? Çünkü Allahû Tealâ böyle olacağını söylüyor! Bundan evvel defaatle birçok şey söyledik. Hepsi gerçekleşti. Henüz gerçekleşmeyenler, orada, Risâlet Nurları’nda geçen gerçekleşmeyenler, henüz zamanı gelmeyenlerdir. Ama zamanı gelenlerin hepsi birer birer gerçekleşti. Allah’ın bir zaman faktörü var. Her olayın gerçekleşmesinin mutlak olarak bir zamanı var.

“İnşaallah benim verdiğim âyetleri de üst makamlarına sorması gerektiğini telaffuz ettiler.”

Sordukları zaman onların ne cevap vereceğini biz de görmek isteriz. Kim “Hayır. Ben Allah’ın âyetleriyle hareket etmem. Onlara ters düşse bile ben dîn adamlarının söylediğini yerine getiririm. Asırlarca adamlar bunları söylemişler. Ben onları çiğnemem.” diyorsa, o kişi onları çiğnememek pahasına Kur’ân’ı çiğniyor. Allah’ın indirdiğini, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’i çiğniyor. O zaman kendimize gelelim. Bu televizyonu parselleyen bu zavallı insanlar size eğer dîn konusunda ders verdiklerini zannediyorlarsa, verdikleri şey sadece safsatadır.

“Bu cehennemde girip de yanma konusunda inşaallah bir daha aydınlatır mısınız? Allah razı olsun.”

Kur’ân’da 29 tane âyet-i kerime, cehenneme giren bir kişinin cehennemden çıkmasının mümkün olmadığını söylüyor. Cehenneme cezalanmak üzere giren kişi, bir süre cezalandıktan sonra cehennemden çıkmak imkânının sahibi değildir. Kur’ân-ı Kerim’de böyle olduğunu ispat eden hiçbir âyet söz konusu değildir. Meryem Suresinin 71. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ:

19/MERYEM-71: Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ(makdıyyen).
Ve sizden biriniz (bile hariç olmamak üzere hepiniz), illâ (muhakkak) ona (cehenneme) varacaksınız. (Bu), senin Rabbinin üzerine (aldığı) kesinleşmiş bir hükümdür.

19/MERYEM-72: Summe nuneccîllezînettekav ve nezeruz zâlimîne fîhâ cisiyyâ(cisiyyen).
Sonra takva sahiplerini kurtaracağız. Ve zalimleri, diz üstü çökmüş olarak bırakacağız.


Kıyâmet günü insanların hepsinin cehenneme gireceğini, onlardan bir kısmının cehennemi gördükten sonra oradan cennete gönderileceğini söylüyor. Cezalandırıldıktan sonra değil! Ve bu gidiş işlemi de cehenneme giren kâfirlerin yani yanacak olanların daha kapıdan sürünerek girdikleri için, diz üstü çökmüş vaziyetten daha doğrulmadan evvel, diğerlerinin cennete gideceğini ifade ediyor.

Hiç kimse aksini iddia edemez. Ederse, o Kur’ân’a ve Allah’a ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e karşı çıkıyor demektir.

Unutmayın sevgili kardeşlerim! Peygamber Efendimiz (S.A.V) Kur’ân’la emretmiştir! Kur’ân’la emretmiştir! Kur’ân’la emretmiştir! Hiçbir emri Kur’ân’ın herhangi bir âyetine ters düşmemiştir ömrü boyunca. Öyleyse neler varsa bugün Kur’ân’ın âyetlerine aykırı, onlar insanlar tarafından sonradan vaaz edilmiştir. Kur’ân’a aykırı olan herşey ke enlem yekundur.

Ve bu cümleden alınarak mezheplerin birleştirileceğini göreceksiniz gelecek yıllarda. Evet! Bunun da gerçekleşeceğini garanti ediyoruz. Allahû Tealâ’nın açık ve kesin olarak ifadesi bu. Mutlak olarak mezhepler birleştirilecektir! Kur’ân’a aykırı olan bütün hükümler kaldırılacaktır. Herkes bunu böyle bile! Bu Allah’ın emridir. Mutlaka yerine gelecektir. Yerine getirecek olan Allah’tır. Biz sadece bir vasıtayız.


Benzer konular