“Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında uydurma hadîs yoktur.” deniyor. Bu doğru mudur?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hadîs » “Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında uydurma hadîs yoktur.” deniyor. Bu doğru mudur?
share on facebook  tweet  share on google  print  

“Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında uydurma hadîs yoktur.” deniyor. Bu doğru mudur?

Sevgili Efendimiz! Hasret ve hürmetle ellerinizden öperim. Bir hafta sonu daha bizlere bir Kur’ân ziyafeti verdiniz. Sevgili Efendimiz! Günümüz imamları diyorlar ki: “Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında uydurma hadîs yoktur.” deniyor. Bu doğru mudur?

Ne yazık ki ehli sünnet âlimlerinin kitaplarında da Kur’ân’a uymayan hadîsler var. Biz, bir hadîsin uydurma olup olmadığına, o hadîsin sağlam senetlere dayalı olması açısından yaklaşmayız. Bu emri almadık. Allah’ın bize verdiği emir, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bir sünnetiyle aynı paralelde. Diyor ki Peygamber Efendimiz (S.A.V): “Benim hadîslerim tartışılacaktır. Kur’ân’a bakın. Hiçbir hadîsim Kur’ân’a aykırı olamaz.” Ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den elimize bugüne kalan en sağlam delil, Kur’ân-ı Kerim’dir. Bir harfi bile değiştirilememiştir. Bir harfi bile değiştirilememiştir! Öyleyse Allahû Tealâ diyor ki:

6/EN'ÂM-38: Ve mâ min dâbbetin fîl ardı ve lâ tâirin yatîru bi cenâhayhi illâ umemun emsâlukum, mâ farratnâ fîl kitâbi min şey’in summe ilâ rabbihim yuhşerûn(yuhşerûne).
Ve yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa (4 ayaklı) hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki; sizin gibi ümmet olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra Rab’lerine haşrolunacaklar (olunurlar).


“Biz Kur’ân’da hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Herşeyi bu kitaba yerleştirdik.” Peygamber Efendimiz(S.A.V)) diyor ki: “Benim hadîslerim tartışılacaktır. Kur’ân’a bakın!”

Öyleyse bir hadîsin senedinin var olduğu, o senedin varlığı sebebiyle ‘bu hadîs sahihtir. Bu hadîs değildir.’ demeyi biz hiç düşünmedik. Allahû Tealâ’dan aldığımız emir: “Eğer bir hadîs söyleniyorsa onu Kur’ân’la karşılaştır.” Biz karşılaştırırız. Kur’ân’a uygun değilse hadîsin mahiyeti ne olursa olsun biz, o hadîsin uydurma hadîs olduğundan emin oluruz. Aksi fikirde olan varsa o zaman o kişi, Kur’ân’a karşı çıkmış olur.

Ayağınızı denk alın! Sizin hadîs adını verdiğiniz o yazılar, o Kütüb-ü Sitte’de olan hadîslerin birçoğu Kur’ân’a ters düşüyor. Onları sahih hadîs olarak siz kabul ediyorsunuz. Biz etmeyiz! Sahih olan Kur’ân’dır. Hadîslerin hepsinin mutlak olarak Kur’ân’a uyması gerekir. Kâinatın en büyük ölçüsü Allah’ın indirdiği Kur’ân-ı Kerim’dir. Hiç kimse de bunun aksini iddia ettiğinde haklı çıkamaz, Allah’ın huzurunda. Ve bu vebal, bütün dîn adamlarını en korkunç şekilde bağlayacak olan bir büyük hatadır. O hadîsler yüzünden bizim söylediklerimize inanmıyorsunuz. Nasıl oluyor da Kur’ân âyetleri, hadîslerin karşısında geçersiz oluyor? Bana söyleyebilir misiniz din adamları?

Allahû Tealâ bize neyi öğrettiyse onu sadece ve sadece Kur’ân’dan öğretmiştir. Ve o ilimle buradayız. O ilimle Allah’ın Resûlü’yüz. Ne söylüyorsak, Kur’ân’ı söyleriz. Öyleyse uydurma hadîslerin ışığında İslam’ın ne hale geldiğinin farkında değil misiniz? İşte ortaya İslâm’ın 5 tane şartını koymuşsunuz ve onunla kurtuluşa ulaşacağınızı zannediyorsunuz. Allahû Tealâ diyor ki:

10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatmeennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.

10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).


39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ibâdi.
Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!


18/KEHF-105: Ulâikellezîne keferû bi âyâti rabbihim ve likâihî fe habitat a’mâluhum fe lâ nukîmu lehum yevmel kıyameti veznâ(veznen).
İşte onlar, Rab’lerinin âyetlerini ve O’na mülâki olmayı (ölmeden evvel ruhun Allah’a ulaşmasını) inkâr ettiler. Böylece onların amelleri heba oldu (boşa gitti). Artık onlar için kıyâmet günü mizan tutmayız.


“Allah’a ulaşmayı, ruhunu hayattayken Allah’a ulaştırmayı dilemeyen kişi cehenneme gider. Dalâlettedir. Şeytanın kuludur. Şeytanın dostudur. Bütün amelleri boşa gider.” diyor. Bunlar size hiçbir şey söylemiyor mu sevgili dîn adamları? Hiçbir şey söylemiyor mu? Bu, 60 milyondan fazla, 70 milyondan fazla insanın cehenneme doğru yol alması -sizler de dâhil olmak üzere- sizi hiç endişelendirmiyor mu?

Söylediklerimiz, tahkik etmek gereğini duymadan üzerini örttüğünüz Kur’ân hakikatleridir. Başka insanların vebali sizlerin omuzlarınızdadır. Çünkü siz onları inceleyip, doğru iseler Kur’ân âyetleri ile ispatlanmışsa onların doğruluğunu, o size sual soran insanlara söylemek mecburiyetinde olanlarsınız. Bu bir zarurettir. Çünkü her söylediğiniz yanlış izahat, o insanların cehenneme girmesinin sebebini teşkil edecektir. Buna da sebep verenler sizlersiniz; söylediklerimizi incelemek gereğini duymadığınız için. Kur’ân’la karşılaştırmak yerine elinizdeki mevzu hadîslerle karşılaştırdığınız için.

Biz ne söylediysek bugüne kadar hep o, Kur’ân âyetlerinin ışığı altında onları sizlere ulaştırdık. Her söylediğimiz, Kur’ân senedi ile senetlidir. Öyleyse hiçbir hadîs, Kur’ân’a aykırı olamaz!

Benzer konular