İnsanın içindeki sıkıntı, korku gibi hislerin sebepleri nelerdir?

Anasayfa » Ana Sayfa » Korku » İnsanın içindeki sıkıntı, korku gibi hislerin sebepleri nelerdir?
share on facebook  tweet  share on google  print  

İnsanın içindeki sıkıntı, korku gibi hislerin sebepleri nelerdir?

O kişinin o istikamette tesir almasından… Kişinin tabiatı, davranış biçimleri olaylardan tesirine göre farklı karşılıklar gösterir. İnsanlar hangi seviyenin mensuplarıysa davranışlarını ona göre yaparlar. Bu onların elinde olan bir şey değildir. Sahip oldukları seviye neyse, o seviyenin gereklerini o vücut gerçekleştirecektir ve bunun kesintisiz ve en güzel bir hüviyete bürünmesi mümkün müdür? Mümkündür. Kişi zikrini daimî zikre ulaştırdığında görecektir ki; dünyadaki en mutlu insanlardan birisidir. Çünkü nefsinin kalbindeki bütün afetler yok olmuştur. Yok olursa ne olur? Bu kişi her an mutluluğu yaşar. Kişinin nefsinin kalbinde afet yoktur ki; onu negatif istikamette etkileyebilsin. Kendisine iyilik yapan insanları eskisinden çok daha fazla sevecektir. Ama daha öteye de gidecektir. Kendisine kötülük yapan insanların da affedilmesini, kendi vicdanında affını gerçekleştirecektir. Onlara da küsmek yerine, onları o afetlerinin başka insanları rahatsız edebilecek hüviyetinden uzaklaştırmak istikametinde bir faaliyetin sahibi olması, onu bir yerlere götürecektir sevgili kardeşlerim! O insan için Allahû Tealâ’nın istediği şey onların mutluluğudur. Bütün insanlar için eğer bu bir davranış biçimi kabulü olsa ne olur sevgili kardeşlerim? Dünyada küs insan kalmaz. Herkes sadece birbirine yardım eden, birbirini yükseltmeye çalışan, etrafındaki insanların her birine iyilik yapmaya çalışan insanlardan oluşur.

Sevgili kardeşlerim! Görevimiz etrafımızdaki herkesi mutlu etmektir. Bunu yapmak mecburiyetindeyiz. Neden mecburiyet? Bizim mutluluğumuz için mecburiyet. Çünkü etrafımızdaki herkese ne kadar mutluluk verebilirsek, her birine verdiğimiz mutluluk kadarını Allahû Tealâ bize yaşatacaktır. Allah’ın kanunu budur. Bir insan etrafındaki insanlara ne kadar zulmederse Allah da ona o kadar üzüntü verir, hüzün verir. Onun canını o kadar sıkar. İntikam Allahû Tealâ tarafından her an, adına insanların intikam dediği şey Allahû Tealâ tarafından her an alınır. O kişi başkalarına verdiği sıkıntı kadar sıkıntıyı Allahû Tealâ’nın kendisine vermesiyle yaşar.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için yaşamak mecburi bir haldir. Hepimiz Allahû Tealâ ne kadar ömür verirse yaşamak mecburiyetindeyiz. Sevgili kardeşlerim! Etrafınızdaki insanlardan bilmeyenler olabilir. İntihar etmek büyük bir suçtur Allah’ın katında. Allahû Tealâ ona verdiği hayatın onun tarafından değil, o insan tarafından değil; Kendisi tarafından bitirilmesini ister. Allah tarafından bitirilmesini ister. Allah yaratır, Allah hayat verir, hayatı da Allah alır. Kanun budur. Ama intihar eden insanlar var. Bunlar Allah’ın kanunlarını hiçe sayanlardır. Sevgili kardeşlerim! Hiçbir zaman nasıl başka bir insanı öldürmek bir suçsa insanın kendisini öldürmesi de yani intiharı da Allah’ın katında bir suç teşkil eder. Allah’ın verdiği hayatı Allah geri alacaktır. Ne zaman ve nasıl isterse öyle alır.

Onu gerçekleştirmeliyiz. Görevimizin başka insanları mutlu etmek olduğunu, mutluluğumuzun başka insanları mutlu etmekle elde edilebileceğini çok açık bir şekilde yerli yerine oturtmalıyız sevgili kardeşlerim! Bu da başka insanları sevmekten başka bir yoldan gerçekleşemez. Allahû Tealâ hep ister ki; insanlar birbirlerini sevsinler ve bu sevgi halesi içinde davranış biçimlerini dizayn etsinler de başka insanlara sadece mutluluk ulaştırsınlar.Ve bu sebebe dayalı olarak da onlardan da kendilerine, kendilerini mutlu edecek olan davranış biçimleri geri dönsün. Bu eşyanın tabiatına uygun, son derece mantıklı bir davranış biçimi tatbikatıdır ve Allahû Tealâ herkesin bu istikamette hareket etmesini ister. Yani göreviniz başka insanları mutlu etmektir. Mutlu ettiğiniz zaman, Allahû Tealâ size o kişiye mutluluk verdiğiniz için mutlaka ona verdiğiniz mutluluk kadarını yaşatacaktır. Bu kadarla bitmiyor. Çünkü o kişi de ona verdiğiniz mutluluğun gerçek anlamda farkındaysa o da size en güzel davranışlarla yani sizi mutlu edecek olan davranışlarla cevap verecektir ki; bu da sizin mutluluğunuzun, ona verdiğiniz mutluk sırasındaki mutluluğunuza bir ilâvesi olacaktır. Çünkü ondan da siz mutlu olacaksınız. Nasıl siz ona mutluluk verdiğiniz zaman onu mutlu ettiniz ve aynı zamanda mutlu oldunuz; yetmez, o da size sizi mutlu edecek olan bir davranış biçiminde bulundu. Siz ondan da mutlu oldunuz. Ne oldu? Siz iki defa mutlu oldunuz.

Sevgili kardeşlerim! Öyleyse bütün insanlara bunları anlatmaya çalışın. Mutluluk veren bir insan kendisi de mutluluğu yaşar. Hem ona mutluluk verdiği için mutludur hem de Allahû Tealâ onun kalbine mutluluk verir. Nasıl insanlar başkasına zarar verdikleri zaman, başkasını üzdükleri zaman bir şeyin kendilerini rahatsız ettiğini hissederler; işte bunun adı vicdan azabıdır. Bir insan başkasına zarar verdiği zaman, o da elinde olmadan bir üzüntüyü yaşar. Bu üzüntünün seviyesi kişinin karakterine, davranış biçimlerine ve Allah’a olan yakınlığına veya uzaklığına bağlıdır.

Sevgili kardeşlerim! Kimisi başkalarına kötülük eder ve bu kötülüğe rağmen değişmez. Kötülük etmekte bir ömür boyu devam eder. Bazı insanlar vardır; kötülük ettikleri zaman içlerinin negatif istikamette bir gösteride bulunması, utanç duymaları veya başkasına kötülük ettikleri için vicdan azabı duymaları onları bu istikametteki davranış biçimlerinden alıkoyabilir. Bu ise onlar için Allahû Tealâ’nın katında güzel bir sonuçtur. Çünkü artık davranış biçimleri güzele dönecektir. Başka insanlara en güzel davranışlarla hitap ettikleri zaman, onlarla en güzel davranışlarla bir arada oldukları zaman onlardan kendilerine geri dönen şeyin gene aynı güzellikte davranışlar olduğunu anlayacaklardır. Kötü davrandıkları zaman da kötü davranışlara muhatap olacaklarını anlayacaklardır. O zaman insanlar belki yeterli miktarda Allahû Tealâ’nın güzelliklerini yaşamaya başlarlar. Hepimiz bu istikamette bir gayretin sahibi olursak onlara güzel bir örnek teşkil ederiz sevgili kardeşlerimiz!

Allah razı olsun.   

Benzer konular