Tövbe aldıktan sonra görevlerimi yerine getiremem diye korkuyorum. Bu yüzden tövbe almaktan çekiniyorum, bu konuda ne yapabilirim?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Tövbe aldıktan sonra görevlerimi yerine getiremem diye korkuyorum. Bu yüzden tövbe almaktan çekiniyorum, bu konuda ne yapabilirim?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Tövbe aldıktan sonra görevlerimi yerine getiremem diye korkuyorum. Bu yüzden tövbe almaktan çekiniyorum, bu konuda ne yapabilirim?

Peki, şimdi yerine getirebiliyor mu? Sevgili kardeşlerim, o zaman hiç değilse bir kısmını yerine getirecek. Ne kadar başarabilirse o kadarını yerine getirebilecek. Ama yola girip de mürşidine tâbî olup da başarı kazanamayan pek olmuyor sevgili kardeşlerim! Biz böyle birilerini pek göremiyoruz. İnsanlar Allahû Tealâ’nın kendilerine verdiği görevi yapmak üzere harekete geçerlerse mutlaka Allahû Tealâ’dan yardım alırlar. Allahû Tealâ diyor ki; bu sözümü hiç unutmayın sevgili kardeşlerim!

“Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben onu Kendime ulaştırırım.”

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


Bunu 100 defa falan evinizde tekrar edin sevgili kardeşlerim!

“Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben onu Kendime ulaştırırım.
“Onda Bana ulaşma vasfı var mı, yok mu, hiç aramam bile.” diyor Allahû Tealâ, “Mutlaka ulaştırırım.” diyor.

Sevgili kardeşlerim, hiç Allah söz versin de yerine getirmesin; olabilir mi böyle bir şey? Asla mümkün değil, Allah her şeyin Sahibidir. Bütün iradeler O’ndadır. Neyi dilerse onu mutlaka gerçekleştirir. O, Allah; insanların hangi hareketine uygun görmez de Allahû Tealâ o hareketi durdurursa o da O’nun elinde, isterse durdurur. Allahû Tealâ kime yapar böyle bir şeyi? Dostlarına yapar. O dostlar ki; farkına bile varmadan bir yanlışlık yapabilecek bir noktaya gelmişlerse herhangi bir olayda, Allahû Tealâ onu dilediği anda durdurabilir. O, O’nun sahibi olduğu her şeyden sadece bir tanesidir.

Sevgili kardeşlerim! Hepinizin görevi var. Bir defa her şeyden evvel şu hakikati bilmelisiniz: İslâm âlemi, İslâm’ın 5 şartına endekslenmiş vaziyettedir; namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek ve kelime-i şahadet getirmek. Bakınız şimdi namaz kılmak var, oruç tutmak var, zekât vermek var, hacca gitmek var, kelime-i şahadet getirmek var. Ama teslim olmak yok.
 
Sevgili kardeşlerim! Bu nasıl İslâm olmaktır? Namaz kılacağız, oruç tutacağız, zekât vereceğiz, hacca gideceğiz, kelime-i şahadet getireceğiz ama Allah’a teslim olmayacağız. Şeytanın koskoca bir İslâm âlemini nasıl bir tuzağa düşürdüğü^, acaba şimdi görülür halde mi sevgili kardeşlerim? Ne kadar korkunç bir bataklıkta İslâm âlemi. Gerçekten dîn adamlarıyla konuştuğunuz zaman, hayret edersiniz sevgili kardeşlerim! Hepsi “İslâm’ın 5 şartı vardır.” diyor, “Bu yeterlidir.” diyor. “İslâm; namaz kılar, oruç tutar, zekât verir, hacca gider, kelime-i şahadet de getirir, bunlar yeterlidir.” “Ya,” diyoruz biz de, “senin dîninin adı ne?” “İslâm”. Ne demek İslâm?” Orada kem küm yapmaya başlıyorlar. Ama biz; “İslâm teslim olan değil mi?” dediğimiz zaman, kabul etmek mecburiyetinde kalıyorlar. Çünkü yalan söylemiş olacaklar aksini söylerlerse. Ne oluyor sevgili kardeşlerim? İslâm “teslim olan” demekse ve Allahû Tealâ bize emretmişse:

* “Ruhunu da
* Fizik bedenini de
* Nefsini de
* İradeni de Bana teslim edeceksin.” diye emir vermişse bütün insanların İslâm’ın 5 şartıyla iktifa etmeyerek, onu yeterli bulmayarak Allah’ın gerçeklerine dönmesi, Allah’ın temel emridir.

Biz Osmanlı’nın evlâtlarıyız, torunlarıyız. Öyleyse sevgili kardeşlerim, ne yapmış Osmanlı? Osmanlı dîni bütün boyutlarıyla yaşamış. Bütün padişahlar tasavvuftandı, bütün ordu tasavvuftandı, bütün esnaf tasavvuftandı, Osmanlı İmparatorluğu boyunca.
 
Sevgili kardeşlerim! İslâm dîninin temsilcisi Osmanlı’ydı. Bütün dünyaya meydan okurdu. Allah’a hamd ediyorum, şükrediyorum; Osmanlı gibi bir toplumdan gelmekteyiz sevgili kardeşlerim! Osmanlı’yız. Onlar Allah için yaşadılar, Allah için savaşlara girdiler, Allah için şehit oldular. Şehit olanların hepsi, bunu Allah için yaptı. Bu, Allah’ın katında son derece muhteşem bir görüntü.

Sevgili kardeşlerim! Osmanlı, cihana örnek olmuştur. Eğer sahip oldukları yabancı ülkelere ulaşmışlarsa onlara Osmanlı’nın ve İslâm dîninin güzelliklerini sergilediler. Hiç kimseye “İslâm olacaksın.” diye bir zorluk çıkarmadılar. Sevgili kardeşlerim! Osmanlı deyince o devirde yaşayanlar Osmanlı’ya büyük saygı duyarlardı. Osmanlı’dan kendilerine hiç bir zarar asla gelmeyeceğini hepsi bilirdi, etraftakilere de söylerlerdi, hiç bir zaman da sözleri yalancı çıkmadı. Onun için Allahû Tealâ’ya sonsuz hamd ve şükrediyoruz sevgili kardeşlerim, Osmanlı’nın torunları olduğumuz için.

Allahû Tealâ’nın bütün insanlar için istediği şey bu hedefe ulaşmaktır. İnsanları mutlu etmek, temel hedefiniz olmalıdır sevgili kardeşlerim! Biz hepinizi çok ama çok seviyoruz. Allahû Tealâ hepinize sonsuz mutluluklar ulaştırmasını diliyoruz.

Suallerinize cevap vermek üzere buradayız inşaallah Allah razı olsun sevgili kardeşlerim!

Benzer konular