Mürşide teslim olmak ile Allah’a teslim arasında bir ilişki var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Mürşide teslim olmak ile Allah’a teslim arasında bir ilişki var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mürşide teslim olmak ile Allah’a teslim arasında bir ilişki var mıdır?

Mürşide teslim, Allah’a teslim olmanın yolundaki istasyonlardan bir tanesidir.

1- Allah’a ulaşmayı dilemek
2- Mürşide tâbiiyet
3- Ruhun Allah’a ulaşması
4- Fizik bedenin teslimi
5- Nefsin teslimi
6- Muhlis olmak ve
7- İradeyi Allah’a teslim etmek, 7 tane safha içerir.
 
Bir insanın Kur’ân-ı Kerim standartlarında safhaları bu safhalardır. 7 tane safha ve bu 7 safhanın neticesinde o kişinin ruhu, o kişinin fizik vücudu, o kişinin nefsi ve o kişinin iradesi Allah’a teslim olur. Teslim önemli mi? Çok önemli bir şey sevgili kardeşlerim! Zaten dîminizin adı “İslâm dîni” yani teslim olanların dîni.
Allahû Tealâ’nın istediği şey namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek ve kelime-i şahadet getirmekten ibaret değildir. Bunlar İslâm’ın 5 şartıdır. Ama İslâm’ın şartı 5 değildir;

* Allah’a ulaşmayı dilemektir; 6,
* Ve asıl daha önemlisi Allah’a teslim olmaktır:

1- Ruhunu Allah’a teslim etmektir.
2- Fizik bedenini Allah’a teslim etmektir.
3- Nefsini Allah’a teslim etmektir.
4- İradesini Allah’a teslim etmektir.

Görülüyor ki; İslâm dîni teslim dînidir. İslâm “teslim olan” demektir ve dîn adamlarıyla konuştuğunuz zaman, bunu onlarla konuşup, Allahû Tealâ’nın hakikatlerini özellikle sevgili kardeşlerim, dîn adamlarına öğretmek mecburiyetindesiniz. Onlar bunlarla uğraşmayı hiç düşünmüyorlar bile. “Biz,” diyorlar, “dînimizi öğrendik. Namaz kılarız, oruç tutarız, zekât veririz, hacca gideriz, kelime-i şahadet getiririz. Bunlar İslâm’ın 5 şartıdır, bize yeter.

Yetmez, sevgili kardeşlerim! Dînimiz İslâm dînidir. İslâm “teslim olan” demektir; teslim olan. Bir insan namaz kılarak, oruç tutarak, zekât vererek, hacca giderek, kelime-i şahadet getirerek İslâm’ın 5 şartını gerçekleştirir. Ama İslâm’ın 5 şartı aslî unsurları görüyorsunuz ki; ihtiva etmiyor.

Dîn Allah’a ulaştıracak olan bir hüviyet taşımalıdır. O kişi Allah’tan mürşidini sormalıdır hacet namazını kılıp, o mürşidine ulaşıp, ona tâbî olmalıdır ve böylece onun ruhu vücudundan ayrılıp Allah’a doğru yola çıkacaktır. Ondan sonraki 7-8 aylık devrede de devamlı zikirlerini muntazaman yaparak ruhunun Allah’a ulaşmasını sağlamaya çalışacaktır. Bu istikamette çalışıp da başaramayan pek kimse olmaz. Allahû Tealâ insanları zora sokmak için değil, insanları mutlu etmek için bu kaideleri koymuş. Dolayısıyla herkes bunları başarıyla gerçekleştirebilir. Bu güne kadar binlerce kardeşimiz Allahû Tealâ’ya müracaat ettiler, ruhlarını ulaştırmayı dilediler ve bulundukları yerdeki mürşidlerine tâbî oldular ve ruhlarını Allah’a teslim ettiler. Kapılar herkese ardına kadar açık.

Allah razı olsun.

Benzer konular