Bakara-16 ile Yûnus-45 arasında bir ilişki var mı? Allah’a ulaşmayı yalanlayanlar hidayet yerine dalâleti satın alanlardır diyebilir miyiz?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Bakara-16 ile Yûnus-45 arasında bir ilişki var mı? Allah’a ulaşmayı yalanlayanlar hidayet yerine dalâleti satın alanlardır diyebilir miyiz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Bakara-16 ile Yûnus-45 arasında bir ilişki var mı? Allah’a ulaşmayı yalanlayanlar hidayet yerine dalâleti satın alanlardır diyebilir miyiz?

Bakara-16 ile Yûnus-45 arasında bir ilişki var mı? Allah’a ulaşmayı yalanlayanlar hidayet yerine dalâleti satın alanlardır diyebilir miyiz? En’âm-110’a göre Allah’a ulaşmayı dilemeyen insanlardan bir kısmı, En’âm-109’da açıklandığı gibi bir âyet mucize gelse inanacaklarını söylemelerine rağmen, mucizeyi gördüklerinden sonra Allah’ın kalplerini eski hallerine çevirmeleri konusunda ne buyurursunuz? Mucizenin ancak mü'minlerin îmânını arttırmak istikametinde Allah’ın bir tecellisi olduğunu söyleyebilir miyiz?

Elbette söyleyebiliriz. Her zaman şu olmuştur. Peygamberler aslında kendisine hadi bize bir mucize getirin dedikleri zaman hep aynı şeyi söylemişlerdir;

"Biz mucize getiremeyiz. Biz de sizin gibi bir insanız. Ama Allahû Tealâ’dan talepte bulunuruz ve Allahû Tealâ bu talebi kabul ederse o zaman olay gerçekleşir."

Ama mucizeyi gördükleri zaman (Allahû Tealâ’nın vücuda getirdiği bir mucize tabî) diyorlar ki:

“Bu muhakkak ki apaçık bir sihirdir, apaçık bir büyüdür.”

Mucizeyi gördükleri zaman onlara bunu söyleten şey iblis (şeytan). Ve kalpleri eski haline hemen dönüyor.

Şimdi Yûnus-45’e bakıyoruz:     

10/YÛNUS-45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yeteârafûne beynehum, kad hasirallezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).
Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allah’a mülâki olmayı (Allah’a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimseler olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştıramadılar).


ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri: Ve o gün, gündüzden bir saatten başka kalmamışlar gibi onları toplayacak (haşredecek) Allahû Tealâ.
yete ârefûne beynehum: Aralarında tanışacaklar, birbirlerine ârif olacaklar, birbirlerini tanıyacaklar.  
kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi: Allah’a mülâki olmayı (Allah’a ruhun ölmeden önce ulaşmasını) tekzip edenler (yalanlayanlar), hüsranda kaldılar.
ve mâ kânû muhtedîn (muhtedîne): Ve hidayette olmadılar, hidayet üzere olmadılar.

Bunun Bakara-16 ile bir ilişki var mı? Bakara-16:

2/BAKARA-16: Ulâikellezîneşterevûd dalâlete bil hudâ, fe mâ rabihat ticâretuhum ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).
İşte onlar, o kimselerdir ki, hidayet ile dalâleti satın aldılar. Fakat onların ticareti, onlara hiç kâr sağlamadı ve hidayete ermiş değillerdi.


ulâikellezîneşterevûd dalâlete bil hudâ: Onlar, hidayet karşılığı dalâleti satın aldılar.
fe mâ rabihat ticâretuhum: Onlara ticaretleri bir şey sağlamadı.  
ve mâ kânû muhtedîn (muhtedîne): Ve onlar hidayette olanlar olmadılar.

Hidayete ermekten çok hidayette olmaktan bahsetmek doğru olur. Çünkü onlar daha Allah’a ulaşmayı dilememişler, dalâletteler. Önce hidayet üzere olunur, Allah’a ulaşmayı dileyen kişi hidayet üzere olur. Ta 21. basamakta ruhu Allah’a ulaşır ve hidayete erer.

Yûnus-45 ile Bakara-16 arasında yakın bir ilişki söz konusu.
    
En’âm Suresinin 109. âyet-i kerimesi:  

6/EN'ÂM-109: Ve aksemû billâhi cehde eymânihim le in câethum âyetun le yu’minunne bihâ, kul innemâl âyâtu indallâhi ve mâ yuş’irukum ennehâ izâ câet lâ yu’minûn(yu’minûne).
Ve eğer onlara bir âyet (mucize) gelirse, ona mutlaka inanacaklarına dair, Allah’a en kuvvetli yeminleri ile yemin ettiler. “Muhakkak ki; âyetler (mucizeler) ancak Allah’ın katındadır (İndi İlâhi’dedir)” de. Ve (âyet) geldiği zaman onların inanmayacaklarının siz farkında değilsiniz.


ve aksemû billâhi cehde eymânihim: Ve Allah’a yemin ettiler Allah’a en kuvvetli yeminleri ile îmân edeceklerine dair.
le in câethum âyetun le yu’minunne bih (bihâ): Eğer bir âyet gelecek olursa ona mutlaka inanacaklarına
(le yu’minunne) dair.

Mutlaka inanacaklarına, îmân edeceklerine Allah’a Allah’a en kuvvetli yeminleri ile yemin ettiler.

kul innemel ayâtu indallâhi: Muhakkak ki; âyetler (mucizeler) ancak Allah’ın katındadır.
ve mâ yuş’irukum ennehâ izâ câet lâ yu’minûn(yu’minûne): Ve geldiği zaman onların inanmayacaklarının siz farkında değilsiniz.

"Âyet geldiği zaman (mucize geldiği zaman)  onların inanmayacaklarının siz şuurunda değilsiniz." diyor Allahû Tealâ.

En’âm-109’da açıklandığı gibi bir âyet mucize gelse inanacaklarını söylemelerine rağmen, mucizeyi gördüklerinden sonra Allah’ın kalplerini eski hallerine çevirmeleri konusunda ne buyurursunuz?

Onlar mucizeyi gördükten sonra kendilerini yenilmiş kabul ediyorlar. Çünkü onlar Allah'ın Resûl'üne inanmamışlardı. O'nun getirdiğinin mucize olduğunu kabul ettikleri taktirde, onların gururlarına dokunuyor bu, küçüleceklerini düşünüyorlar.

Şimdi En’âm-110’da Allahû Tealâ diyor ki:  

6/EN'ÂM-110: Ve nukallibu ef’idetehum ve ebsârahum kemâ lem yu’minû bihî evvele merratin ve nezeruhum fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne).
Ve onların fuad hassalarını (nefsin kalbinin idrak hassalarını) ve basiretlerini (nefsin kalp gözünün görme hassalarını) evvelce O’na inanmadıkları (mü’min olmadıkları) ilk zamanki hallerine çeviririz. Onları, azgınlıkları içinde şaşkın bırakırız.


ve nukallibu: Çeviririz dönüştürüz.
ef’idetehum: Onların fuadlarını yani idraklerini.
ve ebsârehum: Ve görme hassalarını.
kemâ lem yu’minû bihî evvele merretin: O’na inanmadan evvelki hallerine çeviririz.
ve nezeruhum fî tugyânihim ya’mehûn (ya’mehûne): Ve onları, isyanları içinde şaşkın bırakırız. Azgınlıkları içinde şaşkın bırakırız.

Öyleyse kalplerini onların başlangıç zamanındaki ilk zamanındaki hallerine çeviriyor Allahû Tealâ. Mucizeyi görmelerine rağmen mucizeyi kabul etmemeleri, onların kalplerine Allahû Tealâ’nın başlangıçtaki haline çevirdiğini gösteriyor. Ama Allah’a ulaşmayı dileyenler, mü'minler için peygamberlerin mucizeleri, onlara sadece kuvvet verir, güç verir, îmânlarını arttırır. 

Benzer konular