Sahabe döneminde ve Osmanlı döneminde yaşanan İslâm ile bugünkü İslâm arasında ne gibi farklar vardır?

Osmanlı devrinde yaşanan İslâm’la bugünkü İslâm arasında büyük bir farklılık var. Osmanlı devri boyunca bütün insanların tasavvufta olduğunu görüyoruz. Bütün meslek sahipleri mutlaka bir tasavvuf grubuna bağlıydılar. Üretimle meşgul olan bütün faktörler mutlaka bir tasavvuf grubuna bağlı idiler. Aklınıza hangi konu geliyorsa o konular mutlaka bir tasavvuf grubunda tahakkuk edebilir. Herkes tasavvuftaydı. O zaman Osmanlı bir imparatorluk kurmuştur. Adaletin dünya üzerinde en büyük ölçüde tahakkuk ettiği safha, Osmanlı İmparatorluğu devridir.

Sevgili kardeşlerim! Bütün insanlar için söz konusu olan şey, Allah’ın emirlerini yerine getirmektir ve bu emirlere baktığımız zaman birçok kişi size bugünkü safsatayı söyleyecektir: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek. Bunların hepsi farzdır ama hedefe hiç kimseyi ulaştıramaz. Bir insan Allah'a ulaşmayı dilemedikçe ruhu vücudunu terk edip Allah’a doğru yola çıkamaz. O kişi 1. kat cennete giremez. Mürşidine tâbî olmadıkça ruhu vücudundan ayrılamaz, 2. kat cennete giremez. Ruhunu Allah’a ulaştırmadıkça 3. kat cennete girmesi mümkün değildir. Fizik bedenini teslim etmedikçe 4. kat cennete giremez. Nefsini teslim etmedikçe 5. kat cennete giremez. Muhlis olmadıkça 6. kat cennete giremez. İradesini Allah’a teslim etmedikçe 7. kat cennete giremez ve İslâm âlemine baktığımız zaman bizim sevgili dîn adamlarımız, hep insanlara İslâm’ın 5 şartını öğretmekle vazifeli olduklarını zannetmektedirler. Bu bir zandır. Kur’ân-ı Kerim’e de hiç uymaz. Allahû Tealâ “İslâm dîni” diyor dînimize yani “teslim olanların dîni” diyor. Hiç kimse dünya üzerinde namaz kılarak, oruç tutarak, zekât vererek, hacca giderek, kelime-i şahadet getirerek İslâm olamaz. O kimse Allah'a ulaşmayı dilemedikçe buna imkân yoktur.

Allah razı olsun.