İş hayatında çevremdeki insanlarla sürekli kavga halindeyim. Devamlı haksızlıklar ve adaletsizlikler oluyor. Namaz kılarken dâhi bu duygularımdan kurtulamıyorum. Bunun sebebi nedir ve ben ne yapmalıyım?

Anasayfa » Ana Sayfa » Zikir » İş hayatında çevremdeki insanlarla sürekli kavga halindeyim. Devamlı haksızlıklar ve adaletsizlikler oluyor. Namaz kılarken dâhi bu duygularımdan kurtulamıyorum. Bunun sebebi nedir ve ben ne yapmalıyım?
share on facebook  tweet  share on google  print  

İş hayatında çevremdeki insanlarla sürekli kavga halindeyim. Devamlı haksızlıklar ve adaletsizlikler oluyor. Namaz kılarken dâhi bu duygularımdan kurtulamıyorum. Bunun sebebi nedir ve ben ne yapmalıyım?

Bunun sebebi senin zikir eksikliğin evlâdım. Zikrinin yeterli seviyeye çıkamaması, nefsinin kalbindeki afetlerin hasletlerden çok daha fazla olmasını oluşturur. Böyle bir dizaynda insan mutlu olamaz. Afetler o kişinin mutlu olmasını engelleyen en büyük tesir sahalarıdır. Öyleyse yapılması lâzım gelen şey zikrin yani “Allah” kelimesinin “Allah, Allah, Allah, Allah” diye sesle tekrarının veya “Allah” kelimesinin sessiz tekrarının veya dilini bile kımıldatmadan kişinin iç dünyasında, dilini de kımıldatmadan kişinin iç dünyasında tekrarıdır. Bu da geçerlidir. Allahû Tealâ’nın katında, bu da kabul edilir. Bu da makbûldür.

Öyleyse sevgili kardeşlerim! Her an kendinizi kontrol edin. Acaba o anda siz zikir yapıyor musunuz? Yapmadığınızı fark ettiğiniz an hemen zikre başlayın. Bu sizi adım adım daha çok, daha çok, daha çok zikre götürecektir. Öyle bir gün gelebilir ki; siz zikirle yatarsınız, uyursunuz. Uyandığınız zaman da hâlâ “Allah, Allah” diye dilinizi de kımıldatarak veya kımıldatmadan; dilinizi de kımıldatmadan iç sesinizle “Allah” kelimesini tekrarınız… İşte hepsi Allah için geçerlidir, makbûldür.

Bir insanın Allah’ın cennetine girebilmesi hiç de zannedildiği kadar zor bir şey değildir. Allah'a ulaşmayı dileyen bir insan 1. kat cennetin sahibi olabilir. Mürşidine tâbî olan kişi 2. kat cennet için Allahû Tealâ tarafından korunur ve Allahû Tealâ onun ruhunu Kendisine ulaştırır. Burası son derece önemli sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ buyuruyor ki: “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu Kendime ulaştırırım.”

42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


Yani Allah'a ulaşmayı dileyen bir insanın ruhunu Allah Kendisine ulaştırıyor. O zaman bu imkân hepinizin, bütün insanların elinde.

Sevgili kardeşlerim! Kapılar ardına kadar açık. İsteyin; Allahû Tealâ versin. O istiyor ki; hepiniz mutlu olun. Huzur içinde yaşayın ve başkalarına hep örnek olun güzel davranışlarınızla. İnsanları sevin. Onları mutlu etmeye çalışın.

Allah razı olsun.

Benzer konular