Günümüz dîn tatbikatında zikir ibadeti yapılmıyor. Zikrin dîn tatbikatındaki yerini açıklar mısınız?

Zikrin dîn tatbikatındaki yerine baktığımız zaman, muhteşem bir olayla karşı karşıya kalıyoruz. Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim’de buyuruyor:

29/ANKEBÛT-45: Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salâte, innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).

Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah’ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.

“ve le zikrullâhi ekber.”

“ve: Bildiğiniz gibi “ve”
“ve: “Mutlaka” demek
“vikrullah: Allah’ın zikri,
“vkber: Büyüktür, daha büyüktür.

Allahû Tealâ diyor ki; bütün Allahû Tealâ’nın emrettiği şeyler, onları yaptığınız takdirde size derecat kazandırır. Ama hedefe götürür mü? Hedefe götürmeye de yardımcı olur. Ama bir insanın ruhunu Allah’a ulaştırabilmesi için mutlaka mürşidine ulaşıp, tâbî olması gerekiyor ki; ruhu vücudundan ayrılarak Allah’a doğru yola çıkan kafileye katılsın da 7-8 aylık bir devrenin sonunda o kişinin ruhu da Allah’a ulaşsın. Şimdi ifadeye baktığımız zaman:

ve: ve.

Ama “le” orada çok önemli bir ifade muhteva taşıyor, “mutlaka” demek. Mutlaka, şatlar ne olursa olsun, mutlak olarak…

zikrullah: Allah’ın ismini zikretmek.
ekber: Daha büyüktür.

Bu bir kesinlik ifade ediyor sevgili kardeşlerim! Namaz kılmak da farzdır; derecat kazandırır, oruç tutmak da farzdır; derecat kazandırır, insanlara iyilik etmek de farzdır; derecat kazandırır ama zikir hepsinden daha büyüktür.

Allah razı olsun.