Günümüz gençlerine İslâm’ı nasıl anlatabilir ve nasıl sevdirebiliriz?

Anasayfa » Ana Sayfa » İslâm » Günümüz gençlerine İslâm’ı nasıl anlatabilir ve nasıl sevdirebiliriz?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Günümüz gençlerine İslâm’ı nasıl anlatabilir ve nasıl sevdirebiliriz?

Onlara sadece İslâm’ın 5 şartını anlatmanız hiçbir zaman yeterli değildir. Allah'a ulaşmayı dilemekten başlayarak:

• Allah'a ulaşmayı dilemek
• Mürşide tâbiiyet
• Ruhun Allah’a ulaşması
• Fizik bedenin teslimi
• Nefsin teslimi
• Muhlis olmak
• Ve iradeyi Allah’a teslim etmek

Bir bütün olarak belki birçok defa bir araya gelmek suretiyle anlatılmalıdır. Konu o kişinin kafasında şekillendiğinde herşey yerli yerine oturacaktır inşaallah. Ne yazık ki; şeytan insanlara İslâm’ın 5 tane şartını ileri sürerek 6 ve 7. unsuru devre dışı bırakmayı başarmış. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek; tamam. Hepsi farz ama yetmez. Asıl önemli olan İslâm olmamızı sağlayan ki; İslâm kelimesi “teslim olmak” demek. Bunun ötesidir yani mürşidimize tâbiiyet. Mürşidimize tâbî olmadıkça ruhumuzun vücudumuzdan ayrılıp Allah’a doğru yolculuk etmesi ve ruhumuzun Allah’a ulaşması mümkün değildir. Hiç kimse ruhunu Allah’a ulaştırmadan fizik bedenini Allah’a teslim edemez. Fizik bedenini Allah’a teslim edemeyen nefsini teslim edemez. Nefsini Allah’a teslim edemeyen iradesini Allah’a teslim edemez. Birbirinin arkasından oluşan bu neticeler sizin gayretinize bağlı sevgili kardeşlerim!

“Allah'a ulaşmayı dileyeceksiniz. Mürşidinize tâbî olacaksınız. Ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi ve iradenizi Allah’a teslim edeceksiniz.” diye açıklamalarda bulunun, dîni öğrettiğiniz kişilere. Onlar sadece dînin İslâm’ın 5 şartından ibaret olduğunu zannediyor.

Sevgili kardeşlerim! Onlar dediğim herhangi insanlar değil; ilahiyat fakültesinden mezun olanlar bile bunları söylüyor. Bu İslâm âlemi için en büyük tehlikedir: İslâm’ın aslî unsurlarının unutulmuş olması. İslâm namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmekten ibaret değildir. Allah'a ulaşmayı dilemek ve ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimini gerçekleştirmektir. “İslâm” kelimesi ve “teslim” kelimesi aynı kökten gelir. İslâm teslimdir.

• Ruhunuzu Allah’a teslim etmekle mükellefsiniz.
• Fizik bedeninizi Allah’a teslim etmekle mükellefsiniz.
• Nefsinizi Allah’a teslim etmekle mükellefsiniz.
• İradenizi Allah’a teslim etmekle mükellefsiniz.

Hiç kimse mürşidine tâbî olmadan ruhunu Allah’a teslim edemez. Ruhunu teslim edemeyen bir adam fizik bedenini Allah’a teslim edemez. Fizik bedenini Allah’a teslim edemeyen bir insan nefsini Allah’a teslim edemez ki; nefs daimî zikri mutlaka gerektirir. Nefsini Allah’a teslim edemeyen bir insan iradesini Allah’a teslim edemez.

Öyleyse Allah’ın koyduğu muhtevayı yerli yerine oturtmak ve sağlam bir şekilde tatbik etmek mecburiyetindeyiz. Unutmayın ki; bir insan netice itibariyle ya cennete girer ya da cehenneme. En korkunç gerçek odur ki; İslâm’ın 5 şartıyla hiç kimse cehennemden kurtulamaz. Namaz kılmak farzdır, oruç tutmak farzdır, zekât vermek farzdır, hacca gitmek farzdır, kelime-i şahadet getirmek farzdır; tamam. Ama bütün bunların ötesinde onlardan çok daha önemli olan İslâm dîninin hedefini gerçekleştirmektir. İslâm dîni teslim dînidir. Tevrat da İncil de Kur’ân-ı Kerim de aynı esasları ihtiva eder. Üçünde de ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi ve iradenizi Allah’a teslim etmeniz üzerinize farz kılınmıştır. Ne çıkıyor karşımıza sevgili kardeşlerim?  

Aslında üç dîn de Allah’ın dînidir. Hz. Musa bir peygamberdir. Hz. İsa, o da peygamberdir. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)  Efendimiz, O da peygamberdir. Üçü de dînin esaslarını Allah’tan almışlardır, o zamanki kavme vermişlerdir. Merasimler arasındaki farklılıklar, geçen yüzlerce sene süren bu zaman diliminden kaynaklanmaktadır.

Öyleyse sevgili kardeşlerim! Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)’i peygamber olarak kabul eden koskoca İslâm âlemi ve onun ötesinde diğer dînlerin de mensuplarından birçokları aynı standartları kabul etmiştir. Diğer peygamberler için de aynı şey geçerlidir. Biz kesin olarak inanıyoruz ki; Hz. Musa da bir peygamberdir, Hz. İsa da bir peygamberdir. Allahû Tealâ zaten bunu Kur’ân’da da belirtiyor.  

Öyleyse sevgili kardeşlerim, Allahû Tealâ’nın dizaynı, Allah’ın öğretisi önemlidir. Allah’ı seviyorsak insanları sevmeliyiz. İnsanları mutlu etmeye çalışmak şiarımız olmalı. Bu dizayn üzere hareket etmeliyiz. İnsanları sevmeliyiz. Yetmez, sevdiğimizi belli etmekten de çekinmemeliyiz. Seversek seviliriz. Nefret edersek bizden de nefret edilir.

Allah razı olsun.

Benzer konular