65 yaşındayım. Bugüne kadar hep dünya hayatının süslerine aldandım ve günahlar işledim. Allah beni de affeder mi? Affetmesi için ne yapmalıyım?

Anasayfa » Ana Sayfa » Af ve Mağfiret » 65 yaşındayım. Bugüne kadar hep dünya hayatının süslerine aldandım ve günahlar işledim. Allah beni de affeder mi? Affetmesi için ne yapmalıyım?
share on facebook  tweet  share on google  print  

65 yaşındayım. Bugüne kadar hep dünya hayatının süslerine aldandım ve günahlar işledim. Allah beni de affeder mi? Affetmesi için ne yapmalıyım?

Allah seni de affeder. Affetmesi için zikrini arttırman lâzım. Evvelâ tâbî misin bir yere? Tâbî değilsen süratle Allah’tan hacet namazını kılıp mürşidini soracaksın. O mürşid neredeyse, dünyanın neresinde olursa olsun, gidip ona tâbî olacaksın. Ancak tâbî olduğun zaman ruhun vücudunu terk eder ve Allah’a doğru yola çıkan kafileye katılır. 5-6 aylık, bilemedin 7-8 aylık bir devre içinde ruhun 7 tane gök katını aşıp Allah’ın Zat’ına ulaşacaktır. O zaman ermiş evliya olacaksın. Ermiş evliya kimdir? Ruhu Allah’a ermiş olan kişidir. Peki, bitti mi tâbiiyetin standartları? Manevi gelişme, manevi tekamül bitti mi? Hayır, bitmedi.

Ruhunuzun teslimi ilk teslimdir. Sonra fizik bedeninizi teslim edeceksiniz. Sonra nefsinizi teslim edeceksiniz. En sonunda iradenizi de Allah’a teslim edeceksiniz. Ama daha Allah'a ulaşmayı diler dilemez cehennemden kurtuldunuz sevgili kardeşlerim!

• Kim Allah'a ulaşmayı diler de ölürse 1. kat cennet onundur.
• Yaşarsa bu kişi, mutlaka mürşidine tâbî olacaktır. Tabiiyetten sonra ölse 2. kat cennet onundur. Tâbiiyetle beraber ruh vücuttan ayrılır. Allah’a doğru yola çıkar. 7-8 aylık bir devre sonunda ruh Allah’a ulaşır.
• Ruhunu Allah’a ulaştırdıktan sonra ölen bir kişi 3. kat cennetin sahibidir.
• Sonra fizik vücut gelmektedir. Fizik vücudun teslimi… Bu teslimi gerçekleştiren kişi teslimden sonra ölürse 4. kat cennetin sahibidir.  
• Sonra o kişinin daimî zikre ulaşması söz konusu; 5. kat cennetin sahibidir.
• Muhlis olması söz konusudur; 6. kat cennetin sahibidir.
• İradesini de Allah’a teslimi söz konusudur; 7. kat cennetin sahibidir.

Sevgili kardeşlerim! Görüyorsunuz ki; Allahû Tealâ hepinizden bir tek şey istiyor: Mutlu olmanız… Herkes gayretinin karşılığını alır. Bu gayretin karşılığında bütün insanlar için Allah’a yaklaşmak temel hedeftir. İslâm dîni adından belli olduğu gibi ‘teslim olanların dîni’dir. İslâm “teslim olan” demek ve sırasıyla ruhunuzu, sonra fizik bedeninizi, sonra nefsinizi, en sonra da iradenizi Allah’a teslim etmekle mükellefsiniz. Görüyorsunuz ki; aslî unsur teslimdir. Bu konu 4 safhalı değil, 7 safhalıdır. Teslimlerin dışındakileri de beraber söylersek:

1. Allah'a ulaşmayı dilemek
2. Mürşide tâbiiyet
3. Ruhun Allah’a ulaşması
4. Fizik bedenin teslimi
5. Nefsin teslimi
6. Muhlis olmak
7. İradeyi Allah’a teslim etmek

7 tane safha söz konusu. Ama teslimler ruhun teslimi, fizik bedenin teslimi, nefsin teslimi ve iradenin teslimi olarak 4 teslimdir. Allah istiyor ki; herkes Allah’a teslim olsun da cennetleri daha üst kademede yaşasın.

Sevgili kardeşlerim! Allah o kadar hayırhah ve o kadar çok seviyor ki insanları; Allahû Tealâ’nın dizaynı içerisinde insan (konunun burası son derece önemli!), Allah’ın ruhundan üfürdüğü mahlûktur. İnsanlardan başka cinler var. Onların da mürşidleri var, onların da resûlleri var. Ama sevgili kardeşlerim, cinlerin insanlardan farklı bir hüviyeti var. Onların ruhu yok.

Sevgili kardeşlerim! Herşeyden evvel insan olarak yaratıldığımız için Allah’a çok hamd etmeliyiz, çok şükretmeliyiz. Allahû Tealâ sadece insana doğar doğmaz ruhundan üflüyor. Ama cinler için böyle bir olay söz konusu değil. Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ istiyor ki; herkes mutlu olsun. Bu açıdan baktığımız zaman hepimizin bir şeyler yapması lâzım. Başka insanları mutlu etmesi lâzım. Ne kaybederiz? Hiçbir şey kaybetmeyiz ama çok şeyler kazanırız. Ne kadar insana hangi ölçüde mutluluk verebilirsek, aynı miktardaki mutluluğu Allahû Tealâ bize yaşatır. Öyleyse biz bir kişiyiz. Diyelim o gün 10 kişiyle şu veya bu sebeple bir araya geldik. Ama hepsini mutlu edecek bir şeyler yaptık. İşte onların her birine ne kadar mutluluk verebilmişsek, o mutlulukların hepsini biz de yaşamak imkânının sahibiyiz. Allahû Tealâ bunu mükâfat olarak veriyor kullarına.

Öyleyse mutlu olmak isteyen insan başka insanları mutlu etmeye çalışacak. Çalışırsa ne olur? Ne kadar mutluluk verebilirse, ne kadar çok insana hangi ölçüde ne kadar mutluluk verebilirse, onların toplamı kadar mutluluğu kendisi yaşar. Öyleyse hep o sözü hatırlayın: “Ne kadar köfte o kadar ekmek! Ne kadar çok insana mutluluk verebilirseniz, siz o kadar çok mutlu olursunuz.

Allah razı olsun.

Benzer konular