Mürşidi bulmak için hacet namazı kılmak acaba zorunlu mudur?

Anasayfa » Ana Sayfa » Mürşid » Mürşidi bulmak için hacet namazı kılmak acaba zorunlu mudur?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Mürşidi bulmak için hacet namazı kılmak acaba zorunlu mudur?

Mürşidi bulmak için hacet namazı kılmak zorunludur. Allahû Tealâ istiyor ki; herkes mürşidine ulaşsın, herkes Allah'a ulaşmayı dilesin de ulaşsın. Zaten Allah'a ulaşmayı dileyen kişi 1. kat cennetin sahibi olmuştur. Ama Allahû Tealâ ona mürşid sevgisi verecektir ki; kişi tâbiiyetini gerçekleştirsin de ruhu vücudunu terk ederek Allah'a doğru yola çıksın ve Allah'a ulaşsın, Allah'a ersin ve kişi böylece ermiş evliya olsun. Allah'a ulaşmayı dileyip de ölen bir kişi 1. kat cennete girerken, mürşidine tâbî olduktan sonra ölen bir kişi 2. kat cennete girer. Bu kişi ruhunu Allah'a ulaştırırsa 3. kat cennetin sahibidir.

İşte Allahû Tealâ istiyor ki şu âyet gereğince:
 
42/ŞÛRÂ-13: Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyhi, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).


“Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben onu Kendime ulaştırırım.” âyet-i kerimesi gereğince, Allahû Tealâ mutlaka o kişinin ruhunu Kendisine ulaştıracak ve o kişiyi 3. kat cennetin sahibi kılacaktır. İfade; “Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben onu Kendime ulaştırırım.” ifadesidir.

Öyleyse herkes garantide. Kim bu dediğimizi gerçekleştirirse, o kişinin cennete girmemesi mümkün değildir. Sadece bir tek şartı var konunun. O kişi bunu kalpten söylemek mecburiyetinde. Yani bir insanın kalbi istemediği halde, kalpten bir talebi olmadığı halde; “Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Benim de ruhumu Sana ulaştır.” demesi Allah katında bir şey ifade etmez. Allah'ın hedeflerini gerçekleştirmesi, o kişinin kalben vücuda gelecek olan taleplerine bağlıdır. Eğer kalpten bir taleple bu kişi Allah'a ulaşmayı dilemişse, bu hedefe ulaştıktan sonra hedefi bitmez. Fizik vücudunu da Allah'a teslim etmeyi dileyecektir. Çünkü o kişi gerçekten kalben Allah'a ulaşmayı dilemiştir. Daha üst talepleri de olacaktır. Fizik bedenini teslim ettikten sonra nefsini teslim etmek isteyecektir. Nefsini teslim ederse iradesini de Allah'a teslim etmek isteyecektir. Ve böylece giderek daha üst kat, daha üst kat, daha üst kat cennetlerin sahibi olacaktır.

Ama bir kişinin cennete girmesi; “Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmayı diliyorum.” sözüyle gerçekleşebilir. Herkes böyle bir imkânın sahibidir. Ama gerçekleşmiş midir? Gerçekleştiğini kişi, içinden gelen bir mürşid sevgisiyle anlar. Eğer bu kişi; “Ben de ruhumu Allah'a ulaştırıyorum.” dedikten sonra, bir mürşid iştiyâkı duymuşsa, iç dünyası mutlaka mürşide ulaşmayı gerektiren bir taleple o kişiyi meşgul ediyorsa; tamam! O kişi Allah'a ulaşmayı diledikten sonra, mürşide tâbiiyeti de dilemiştir. O zaman hacet namazını kılıp Allah'tan sorması (hacet namazını kılmak şarttır), Allah'tan hacet namazını kılarak sorması, mutlaka o kişiye Allahû Tealâ’nın mürşidini göstermesiyle noktalanır. Kişi tâbiiyetini gerçekleştirince, gidip mürşidine tâbî olunca 3. kat cennetinde sahibi olur.

Allah'a ulaşmayı dilemek, mürşidine tâbiiyet ve ruhun Allah'a ulaşması; bu 3 safha Allahû Tealâ tarafından garanti ediliyor. İfadeyi bir defa daha söyleyelim: “Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben onu Kendime ulaştırırım.”

Allah razı olsun.

Benzer konular