Hakk için halk ile beraber olabilmek için kendimize nasıl yön çizmeliyiz?

“Hak için halk ile olmak ve halk için hak ile olmak.” iki ayrı seviyeyi gösterir. Halk için hak ile olanlar, mürşidlerdir. Hak için halk ile olanlar, Allahû Tealâ’nın bu görevini yerine getirenlerdir. Halk için hak ile olan budur. O hak ile beraberdir. Ama hedefi, halkın kendisine müracaat eden bütün fertlerini ruhen Allah’a ulaştırmaktır. Ve Allahû Tealâ bunu garanti ediyor: “Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben onu Kendime ulaştırırım.” diyor.

Burada mutlaka vazifeliler var. Hiç kimsenin bir mürşide tâbî olmaksızın ruhu vücudunu terk edip de Allah’ a ulaşamaz. O kişinin ruhunun vücudunu terk etmesi ve Allah’a doğru giden kafileye katılabilmesi mutlak olarak o kişinin mürşidini Allah’tan sormasını ve Allah’ın gösterdiği mürşide müracaat ederek ona tâbî olmasını gerektirir. Bu olay varsa bundan sonrakiler tahakkuk eder. Yoksa asla olmaz.

Sevgili kardeşlerim! Allah’ın yolu dünyanın kâinatın en sağlam yoludur. Biz dünya adı verilen bir gezegende yaşıyoruz. Kim bilir kaç milyon tane bizim gibi dünya var, sevgili kardeşlerim! Ve Allah bir tane. Ne kadar dünya varsa, o kadar dünyanın bütün Allah ile ilgilenenleri aynı Allah’a taparlar. Allah bu dünyanın değil, kâinatın sahibidir. Bu dünya gibi milyonlarca gezegen kâinatta mevcuttur. Ve Allahû Tealâ onların her biriyle, her birinde her insanla ayrı ayrı meşgul olur.

Sevgili kardeşlerim! Bir sonsuzluktan bahsediyoruz. Hepinizi bu itibarla dikkate davet ediyoruz. Allah sadece biz müslümanların Rabbi değildir. Hristiyanların da Rabbidir. Musevilerin de Rabbidir. Ve bu gezegenlerin, binlerce gezegenlerin her birinde mevcut olan o dînlerin de sahiplerinin Rabbidir. Bir sonsuzluktan bahsediyoruz sevgili kardeşlerim!

Öyleyse Allahû Tealâ bütün insanların ve cinlerin Rabbidir.

Allah razı olsun.