Neml 81. âyet-i kerimesine göre teslim olacakların Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu ve kör olmayanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?
Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Neml 81. âyet-i kerimesine göre teslim olacakların Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu ve kör olmayanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?
Neml 81. âyet-i kerimesine göre teslim olacakların Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu ve kör olmayanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bu âyet-i kerimedeki teslim olacak olanların Allah’a ulaşmayı dileyenler olduğunu söyleyebiliriz. Ama kör olmadıklarını normal standartlarda söyleyemeyiz. Çünkü bu insan Allah’a ulaşmayı diliyor. Bu inançların sahibi. Ama Allahû Tealâ onun görme hassasının üzerindeki gışaveti almadığı gibi kulaklarındaki vakrayı da almış değildir. Burada Allahû Tealâ’nın söylemek istediği başka bir şey var.
“Böyle spesifik olarak Allah’a ulaşmayı dileyenler ve kör olmayanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?”
Demek ki işitme muhtevası kör olmaktan sonra geliyor. Yani görmeden sonra geliyor. İşte Allahû Tealâ başladığı zaman Allah’a ulaşmayı dileyen, bu 4 vasfın sahibi olanlara Rahmân esmasıyla tecelli ettiği zaman ilk yaptığı şey, bu sebeple o kişilerin gözlerindeki hicab-ı mestureyi almak ve görme hassasının üzerindeki basireti almak.
Basiret üzerindeki gışaveti almak. Alırsa ne olur? Alırsa o kişi Neml Suresinin 81. âyetteki kişileri oluyor. Yani kör olmaktan Allahû Tealâ onu alıkoymuş. Kör olmaktan alıkoyduğu, gözlerindeki hicab-ı mestureyi aldığı, kulaklarındaki vakrayı henüz almadığı kişiler. Henüz sağır, henüz idraksiz ama Allah'ın gözündeki hicab-ı mestureyi aldığı kişiler. Öyleyse Allahû Tealâ burada 3, 4, 5. basamaktaki kişilerden bahsediyor.
3. basamakta kişi inanç sahibidir. Ama 4. basamakta Rahmân esmasıyla tecelliye başlamıştır Allahû Tealâ. Bu tecelli, ilkin o kişinin gözlerindeki hicab-ı mestureyi alıyor. Görme hassasının üzerindeki gışaveti alıyor. Kişi kör değil. Bu noktadaki kişiye Allahû Tealâ anlatmış oluyor. Öyleyse henüz sağır olanlar ama kör olmayanlar. Böyle söylemek mümkün.
27/NEML-81: Ve mâ ente bi hâdîl umyi an dalâletihim, in tusmiu illâ men yu’minu bi âyâtinâ fe hum muslimûn(muslimûne).
Ve sen, körleri dalâletlerinden (çevirip) hidayete erdirecek değilsin. Sen, ancak âyetlerimize inananlara işittirebilirsin. İşte onlar, teslim olanlardır.“Böyle spesifik olarak Allah’a ulaşmayı dileyenler ve kör olmayanlar olduğunu söyleyebilir miyiz?”
Demek ki işitme muhtevası kör olmaktan sonra geliyor. Yani görmeden sonra geliyor. İşte Allahû Tealâ başladığı zaman Allah’a ulaşmayı dileyen, bu 4 vasfın sahibi olanlara Rahmân esmasıyla tecelli ettiği zaman ilk yaptığı şey, bu sebeple o kişilerin gözlerindeki hicab-ı mestureyi almak ve görme hassasının üzerindeki basireti almak.
Basiret üzerindeki gışaveti almak. Alırsa ne olur? Alırsa o kişi Neml Suresinin 81. âyetteki kişileri oluyor. Yani kör olmaktan Allahû Tealâ onu alıkoymuş. Kör olmaktan alıkoyduğu, gözlerindeki hicab-ı mestureyi aldığı, kulaklarındaki vakrayı henüz almadığı kişiler. Henüz sağır, henüz idraksiz ama Allah'ın gözündeki hicab-ı mestureyi aldığı kişiler. Öyleyse Allahû Tealâ burada 3, 4, 5. basamaktaki kişilerden bahsediyor.
3. basamakta kişi inanç sahibidir. Ama 4. basamakta Rahmân esmasıyla tecelliye başlamıştır Allahû Tealâ. Bu tecelli, ilkin o kişinin gözlerindeki hicab-ı mestureyi alıyor. Görme hassasının üzerindeki gışaveti alıyor. Kişi kör değil. Bu noktadaki kişiye Allahû Tealâ anlatmış oluyor. Öyleyse henüz sağır olanlar ama kör olmayanlar. Böyle söylemek mümkün.
