Osmanlı’nın farklı dîni inançlara gösterdiği hoşgörü şu an bile örnek oluyor. Osmanlı bu düşünce yapısına nasıl sahip oldu?

Osmanlı, Allah ile irtibatını başından sonuna kadar hiç bozmamıştır. Osmanlı, Allah’a dünyadaki en yakın insanların olduğu bir muhteva taşır. Osmanlı İmparatorluğu, Allah’a ait bir imparatorluktu.

Sevgili kardeşlerim! Tüm insanlar için Allahû Tealâ’nın emri açık ve kesindir. “Eğer İslâm’sanız teslimleriniz var.” diyor Allahû Tealâ. Ruhunuzu, fizik bedeninizi, nefsinizi ve iradenizi Allah’a teslim etmekle hepiniz vazifelisiniz.

“Peki, ne olur yani eğer ruhumuzu da fizik bedenimizi de nefsimizi de irademizi de Allah’a teslim edemezsek cehenneme mi gideriz?” Hiç de öyle değil sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ o kadar kolaylaştırmış ki, bir insan; “Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum. Ne olur, benim de ruhumu Sana ulaştırmamı bana sağla.” deyip de kişi böyle bir talebi talep ettiği anda ölse, bu kişinin gideceği yer cehennem değildir sevgili kardeşlerim;1. kat cennettir.Bu kişi mürşidine tâbî olsaydı ve o zaman ölseydi; 2. kat cennetin sahibi olacaktı.
Ruhunu Allah’a ulaştırıp ölseydi; 3. kat cennet, fizik bedenini teslim etseydi; 4, nefsini teslim etseydi; 5, muhlis olsaydı; 6, iradesini de Allah’a teslim etseydi; 7. kat cennetin sahibi olurdu. Allah’ın kanunları var. Bu kanunlar hiçbir şekilde değişemez.

Allah razı olsun.