Fâtır 32’yi açıklar mısınız?

Sonra kullarımızdan seçtiklerimizi kitaba varis kıldık. Böylece onlardan bir kısmı nefsine zulmedicidir, onlardan bir kısmı muktesittir. Onlardan bir kısmı da Allah’ın izniyle hayırlarda yarışanlardır. İşte o ki o, büyük fazıldır.


summe evresnel kitâbellezînastafeynâ min ibâdinâ: Sonra o kitaba ki Biz  kullarımıza miras bıraktık.
nastafeynâ: Biz seçtik onları yani kullarımızdan seçtiklerimize miras bıraktık.
fe minhum zâlimun li nefsih(nefsihî): Onlardan nefslerini zulmedenler vardır.
ve minhum muktesid(muktesidun): Muktesit olanlar vardır.
ve minhum sâbikun bil hayrâti bi iznillâh(iznillâhi): Allah’ın izniyle hayırlarda yarışanlar vardır.
zâlike huvel fadlul kebîr(kebîru): İşte büyük fazıl budur.

“Büyük fazl.” diyor Allahû Tealâ. Kimler için? Sabikunlar için. Öyleyse Allahû Tealâ: “Kitabı miras bıraktım." deyince bunun mânâsı o kitaba tâbî olmak muessesesini burada içeriyor. Herkes kitaba tâbî olmak mecburiyetindedir. Bu tâbî olmak mecburiyetinde olan insanlar herkestir.

Tabiatıyla bu insanların içinde nefslerine zulmedenler var. Yani Allah'ın yolunu seçmeyenler, Allah'ın yoluna girmeyenler var. Muktesitler var; Allah'ın yoluna girmiş, Allah'a ulaşmayı dilemiş bu noktadan sonra Allah'ın velisi olmuş  olanlar var. Velayetin daimi zikire ulaşan kesiminin dışında kalanlar yani Allah'a ulaşmayı diledikten sonra Allah'a ulaşmayı dilemekten başlayan fizik vücudun teslimini de içine alan kesimdeki kişiler; muktesipler ve sabikun. Daimi zikirin sahipleri. Ve bunlar da hayırlarda yarışanlar. Bunların da muhtevası “fazl'ul kebîr” diyor.

Eğer bu muhtevanın iradesini de Allah'a teslim edenleri söz konusu olsaydı o zaman onlar iradelerini teslim edenler fazl'ul azimin sahibi olacaklardı. Kebir kelimesi onlar için yeterli değildir. Fazl'ul kebirin sahipleri daimî zikirin içinde olanlar ama henüz iradelerini Allah'a teslim edememiş olanlar.

Allah razı olsun.