Nahl Suresinin 106. âyet-i kerimesini açıklar mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Nahl Suresinin 106. âyet-i kerimesini açıklar mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Nahl Suresinin 106. âyet-i kerimesini açıklar mısınız?

Nahl Suresinin 106. âyet-i kerimesi:

16/NAHL-106: Men kefere billâhi min ba’di îmânihî illâ men ukrihe ve kalbuhu mutmainnun bil îmâni ve lâkin men şeraha bil kufri sadran fe aleyhim gadabun minallâh(minallâhi), ve lehum azâbun azîm(azîmun).
Kalbi îmânla mutmain olmuş olduğu halde zorlanan kimse hariç, fakat kim îmânından (hidayete erdikten) sonra Allah’ı inkâr ederse ve kim küfre göğüs açarsa (irşad makamından şüphe edip fıska düşerse, kişinin küfrü talebi sebebiyle, Allahû Tealâ, onun göğsünü küfre açar, şerheder), artık Allah’tan bir gazap onların üzerinedir ve onlar için azîm azap vardır.


Şimdi burada parça parça bakarsak olaya:

“Kim küfre düşerse, Allah'ı inkâr ederse ve küfre göğsünü açarsa, îmânından sonra ama zorlanmış olarak îmânlarını bozanlar hariç.” diyor. Burada öyle bir kişi söz konusu ki, kişi ruhunu Allah'a ulaştırmış yani ne yapmış Allahû Tealâ o kişinin göğsünden kalbine nur yolunu açmış, göğsünü yarmış, kişinin kalbini mutmain kılmış, nefsin kalbini %51 nurla doldurmuş ve kişi Allah’a ruhunu ulaştırmış, bundan sonra dönmesi söz konusu. Bundan evvel dönebilir mi? Dönemez, kişi Allah'a ulaşmayı dilemişse bundan evvel dönmesi mümkün değildir. Mutlaka Allahû Tealâ o kişiyi Kendisine ulaştıracaktır.  

Öyleyse göğsün küfre açılması, göğsün Allahû Tealâ tarafından yarılarak Allah’ın nurlarına açılmasının tersi bir işlemdir. Kim Allah’a ulaştıktan sonra eğer şeytanın hivasına kanarsa ve bu kanma onun Allah'a ulaştıktan sonra ki devrede ayağının kaymasına sebep olmuşsa yani kişi Allah’a ulaştıktan sonra adım adım Allah ile ilişkisini kesmeye başlamışsa, vuslattan sonra o kişi fıska düşer.

Fıska düşen kişinin işlemi ondan evvelki işlemin tam tersinedir. Ne yapmıştır Allahû Tealâ? O kişinin göğsünden kalbine nur yolu açmıştı, oradan o kişinin kalbine fazılları ve rahmet nurlarını göndermişti. Nefsin kalbinde %49 fazıl, %2 rahmet birikimi olmuştu, ruhta Allah'a ulaşmıştı. Allahû Tealâ kalbin mührünü de açmış, kalbin içine îmânı yazmıştı.

Aslında Allahû Tealâ kalbin mühürlü olduğunu söylüyor başlangıçta. Allah'a ulaşmayı o kişi dilememişse öyle bir durumun değişikliği söz konusu şimdi. Nasıl Allahû Tealâ o kişinin göğsünü açıp kalbinin içine nurları göndermişse aynı standartlarda göğsü tekrar yaracaktır Allahû Tealâ, kalbi açacaktır, kalbin içindeki îmân kelimesini alacaktır.
 
Allahû Tealâ kalbe yazdığı îmân kelimesini kalpten alacaktır ve kalbi mühürleyecektir. Artık o kişinin kalbi mühürlüdür, o kişi vuslattan düşmüştür, o kişinin ruhu tekrar kendisine iade edilir Allahû Tealâ tarafından.
O kişinin furkanları tekrar o kişiden alınır. Gözler tekrar kör olur, kulaklar tekrar işitmez olur, kalp tekrar idraksiz olur. Görme hassası gışavetle yeniden örtülür, işitme hassası mühürlenir ve kalp mühürlenir. Kişinin ruhu da vücudun içine yeniden gönderilir. Her şey aslına rücû eder, o kişi Allah'a ulaşmayı dilemeden evvelki durumu ne ise, cehennemlik durumu, o duruma geri döner. İşte Allahû Tealâ bu âyet-i kerimede Nahl Suresinin 106. âyet-i kerimesinde bu durumu anlatıyor.

Benzer konular