Peygamber Efendimiz (SAV) Bir hadîsi şerifinde: "yenâmu aynânî ve lâ tenamu kalbi." buyurmaktadır. Bu hadîsi şerifle Nisa 103, Âli İmrân 190-191 arasında bir ilişki var mıdır?

Anasayfa » Ana Sayfa » Zikir » Peygamber Efendimiz (SAV) Bir hadîsi şerifinde: "yenâmu aynânî ve lâ tenamu kalbi." buyurmaktadır. Bu hadîsi şerifle Nisa 103, Âli İmrân 190-191 arasında bir ilişki var mıdır?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Peygamber Efendimiz (SAV) Bir hadîsi şerifinde: "yenâmu aynânî ve lâ tenamu kalbi." buyurmaktadır. Bu hadîsi şerifle Nisa 103, Âli İmrân 190-191 arasında bir ilişki var mıdır?

Nisa 103, Âli İmrân 190,191 baktığımızda:

4/NİSÂ-103: Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatma’nentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte kânet alâl mu’minîne kitâben mevkûtâ(mevkûten).
Böylece namazı bitirdiğiniz zaman, artık ayaktayken, otururken ve yan üstü iken (yatarken), (devamlı) Allah'ı zikredin! Daha sonra güvenliğe kavuştuğunuz zaman, namazı erkânıyla kılın. Muhakkak ki namaz, mü'minlerin üzerine, "vakitleri belirlenmiş bir farz" olmuştur.


"Öyleyse, ayaktayken de, otururken de, yan üstü yatarken de hep Allah’ı zikredin." diyor Allahû Tealâ. 

Âli İmrân 190, 191:

3/ÂLİ İMRÂN-190: İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâb(ulîl elbâbı).
Muhakkak ki, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde, ulûl elbab için elbette âyetler (deliller) vardır.

3/ÂLİ İMRÂN-191: Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı).
Onlar (ulûl elbab, lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (daima) Allah'ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Sen Subhan'sın, artık bizi ateşin azabından koru.


Göklerin ve  yerin yaratılmasıyla, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesi arasında bir muhteva benzerliği söz konusu. Âli İmrân 190 ve 191, burada ayaktayken de, otururken de, yan üstü yatarken de bütün sahabenin Allah’ı zikrettiğini söylüyor.

Öyleyse Allahû Tealâ’nın bu peygamber Efendimiz (S.A.V)’in hadisi şerifi ile paralel giden iki âyet-i kerimesinden bahsetmek söz konusu. Daimî zikir ve  Nisa-103’de üzerimize farz kılınmıştır. Âli İmrân 190 ve 191’de de sahabenin daimî zikir sahibi olduğu ifade ediliyor. Bu hadisi şerifle, bu iki grup âyet arasında, Nisâ 103 birinci grubu, Âli İmrân 190,191’de ikinci grubu ifade ediyor. Bir ilişki elbette vardır. Daimî zikri, her iki grup âyette de görüyoruz. Kalbin tatmin olması, nimetlen mesi muhakkak ki daimî zikirle son haddine ulaşır.

Allah razı olsun.

Benzer konular