Sahâbenin yaşadığı İslâm’ı biz de bugünün koşullarında yaşayabilir miyiz? Bunu nasıl başarabiliriz?

Herkes başarabilir ama seviye farkı olabilir. Çünkü herkesin Allah’a bakış açısı birbirine eşit olamaz. Herkes birbirinden farklı bir yapıdadır. Bu itibarla bütün insanlar Allah’a teslim olmanın zikir seviyesini arttırmakla mümkün olduğunu öğrenmelidirler. Dünyadaki en mutlu insanlar daimî zikrin sahibi olanlardır. Onlar da kendi aralarında farklı farklı noktada bulunurlar.

Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ ister ki; herkes Allah'a ulaşmayı dilesin, herkes Allah’ın cennetine girsin. Ama insanları serbest iradeyle yaratmıştır. Kişi dilerse Allah’ın emirlerini yerine getirecektir, dilemezse getirmeyecektir. Ama Allah’ın emirlerin yerine getirdiği takdirde büyük mutluluklar yaşayacaktır ve Allah’ın cennetine girecektir. Neticede sonsuza kadar cennette kalacaktır. Allah’ın emirlerini yerine getirmiyorsa o zaman da ne bu dünyada mutlu olabilir ne de cennete girebilir, gideceği yer cehennemdir.

Öyleyse sevgili kardeşlerim, herşey insanın elindedir. Allah’ın yardımını isteyen insan Allah tarafından yardım görür. İstemeyen, böyle bir talepte bulunmayan bir insana Allahû Tealâ durup dururken yardım etmez. O kişinin Allah ile ilişkisinin olması lâzımdır ki; Allah’tan istesin. Allah’a inanmayan insanlar bile var sevgili kardeşlerim! “Kâinatı kim yaratmış?” dediğiniz zaman “Kendi kendine olmuş.” diyorlar. Sevgili kardeşlerim! Hiçbir şey kendi kendine olmaz. Dünya adı verilen bu gezegen de Allah’ın vücuda getirdiği bir parçadır. Daha kâinatta bizim dünyamıza benzeyen kim bilir ne kadar dünya var sevgili kardeşlerim! O yabancı dünyalardan, yabancı gezegenlerden bizim dünyamıza haberler geliyor. Bazı insanlar bunları takip ediyorlar. Onlar da başkalarından gelen bu işaretleri alabiliyorlar. Onlarla anlaşmaya çalışıyorlar, işaretler veriyorlar birbirlerine. Bunlar oluyor sevgili kardeşlerim, zamanımızda.

Allah razı olsun.