Konferanslarınızda sürekli Allah’a ulaşma dileğinden bahsediyorsunuz. Bu dilek hayatımızda ne değiştirecek?

Anasayfa » Ana Sayfa » Allah'a Ulaşmayı Dilemek » Konferanslarınızda sürekli Allah’a ulaşma dileğinden bahsediyorsunuz. Bu dilek hayatımızda ne değiştirecek?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Konferanslarınızda sürekli Allah’a ulaşma dileğinden bahsediyorsunuz. Bu dilek hayatımızda ne değiştirecek?

Kimin ruhu Allah’a ulaşırsa, o kişinin gideceği yer mutlak olarak Allah’ın cennetidir sevgili kardeşlerim!  Sadece iki tane alternatifiniz var; ya cennet ya da cehennem. Allah ile ilişkisi bile olmadan yaşayıp, bir ölü gibi dünya hayatını geçirdikten sonra Allah’sız bir dünyada yaşayarak ölen bir insan için kurtuluş söz konusu değildir. Allahû Tealâ hem cenneti koymuş, oluşturmuş hem de cehennemi. Ya insanlar Allah’ın emirlerini yerine getirirler; Allah’a tâbî olurlar ya da getirmezler; o zaman tâbî olacakları yer şeytandır ve de devamlı derecat kaybedeceklerdir.

Sevgili kardeşlerim! Allahû Teâlâ’nın istediği şey, açık ve kesin. İstiyor ki; herkes Allah’ın cennetine girsin.  Bunu herkese vermeye, teslim etmeye Allahû Tealâ hazır. Ama bunun için o kişinin  ehil olması lâzım. Ona layık olması lâzım. İşte orada film kopuyor.

Sevgili kardeşlerim! İnsanlar, insanların çoğu, Allahû Tealâ’nın temel emirlerini devre dışı bırakmışlar artık. Allahû Tealâ: “Allah’a ulaşmayı dileyin.” diyor.  Sonra ne diyor? “Mürşidinize tâbî olun.” diyor. Sonra ne diyor? “Ruhunuzu Allah’a ulaştırın.” diyor. “Sonra fizik bedeninizi teslim edin, sonra nefsinizi teslim edin, sonra iradenizi teslim edin ve mutlu olun.” diyor Allahû Tealâ.

“Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin” Allah’a teslimini tamamlayan bir insan, dünyadaki en mutlu insanlardan biridir. Bütün insanlar bunu yapabilse, dünyada mutsuz insan kalmaz sevgili kardeşlerim! Allah herkesi sever. Ama herkese, onun lâyık olduğu kadarını verir. Öyle yapmazsa ne olur? Öyle yapmazsa adaletsizlik olur. Allahû Tealâ’nın adaletsiz bir şey yapması da mümkün değildir. Ne ister? Herkesin kurtulmasını ister, herkesin cennetine girmesini ister. Ama şartını koşmuş;  buna lâyık olması, Allah’ın temel şartı.

O zaman hepimiz için olay belli değil mi sevgili kardeşlerim?  Allah’a ulaşmayı dileyecek kardeşlerimiz! Sizler, bunu bilenler, bunu tatbik edenler, etrafınızdaki insanlara bunları mutlaka ulaştırmalısınız sevgili kardeşlerim! “E, ulaştırıyoruz, bazıları bize kızıyor.” Onlar kızsınlar. Ama siz, onlar kızarlarsa hemen onlara  dersiniz ki: “Biz size kötü bir şey söylüyor muyuz? Sizi üzebilecek olan bir sözümüz geçti mi? Bizim sizlere ulaştırdığımız sözler, sadece Allahû Tealâ’nın Kur’ân-ı Kerîm’de bizlere verdiği emirleri içerir. Bu emirleri gerçekleştirmeyen insanların gideceği yer cennet olamaz.  O zaman biz, hayra koşan insanlar değil miyiz sevgili arkadaşlarım?” diye onlara anlatmalısınız sevgili kardeşlerimiz!

Artık Allahû Tealâ’nın temel emirlerinin dünya üzerinde çok dikkate alınmadığı bir devre yaşanıyor. Sizler, bu devreyi Allah’ın emirlerinin yerine getirildiği yeni bir devreyle değiştirmek üzere harekete geçmelisiniz. Siz Allah için çalışacaksınız. İnsanları cehennemden kurtarmak için çalışacaksınız.

Biliyorsunuz ki; artık İslâm’ın 5 tane şartı kalmış sadece: Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek. Aaa, bakıyorsunuz ki; namaz kılmak var, oruç tutmak var,  zekât vermek var,  hacca gitmek var,  kelime-i şahadet getirmek var ama konunun en önemli faktörü yok. Nedir o en önemli faktör? Zikir.

Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerîm’de diyor ki:

“Ve le zikrullâhi ekber.”
 
29/ANKEBÛT-45: Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salâte, innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah’ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.


ve: Ve
le: Mutlaka
zikrullâh: Allah'ın adını sesle; “Allah, Allah, Allah, Allah…” diye tekrar etmek veya sessiz; “Allah, Allah, Allah, Allah…” diye tekrar etmek, hatta  dilinizi bile kımıldatmadan iç sesinizle; “Allah, Allah, Allah, Allah…” Allah kelimelerini tekrar etmek.

Hangisi kolayınıza gelirse onu yapın. Ama zikir bileceksiniz ki, hayatınız boyunca bileceksiniz ki;  en büyük ibadettir. İbadetlerin en büyüğü zikirdir.

Öyleyse bütün insanlar için bir şeyler hazırlayın sevgili kardeşlerim!  Bütün dostlarınızı Allah’ın dostuna çağırın ve deyin ki: “Ne kaybedersiniz?”

Zikri her zaman, her yerde yapabilirsiniz. Evinizde yapabilirsiniz, oturturken yapabilirsiniz, yürürken yapabilirsiniz. Her tarafta, bir insan, zikir yapmak özelliğinin sahibidir.

Sevgili kardeşlerim! “Allahû Tealâ ne istiyor?” diye herkese sorun. Allahû Tealâ’nın istediği şeyin kesin olarak bütün insanları cehennemden kurtarmak olduğunu onlar da öğrensinler.  Ama bunun için Allah’ın emrettiği görevleri yapmakla vazifeli kılınırlar. Neden? Kalpleri afetlerden kurtulsun diye… Çünkü zikir, nefsin kalbindeki afetleri yok edebilen tek silahtır.

Öyleyse sevgili kardeşlerim, hepimiz zikirlerimizi mutlaka yerine getirmeliyiz. Allahû Tealâ’nın emriyle her zaman zikirlerimizi aksatmadan devam ettirmeliyiz. Herkes daimî zikre ulaşamaz, tamam. Zaten herkesin ulaşmasını Allahû Tealâ da biliyor ki; beklemez. Ama daimî zikre ulaşmak üzere harekete geçen bir insan, Allah katında daha kıymetlidir. Başarabilir, başaramaz.  Başaramayan da derecat kazanır daha fazla,  başarabilen çok daha fazla derecat kazanır tabiî.

Sevgili kardeşlerim! Mutlu olmak mı istiyoruz? En kolay tarafı başkalarını mutlu etmektir.  Ne kaybederiz sevgili kardeşlerim? Etrafımızdaki insanlarla konuşurken, sadece onları mutlu edebilecek olan şeyleri söylesek ne kaybederiz? Bir şey kaybetmeyiz sevgili kardeşlerim ama çok şeyler kazanırız. İnsanlar sualler soracaktır: “Neden siz böylesiniz? Başkalarından biz neden bunları duymuyoruz?” diyeceklerdir. O zaman diyeceksiniz ki: “Biz emri Efendimiz’den alıyoruz, o ise Allah’tan alarak bize bunları ulaştırıyor.” Ne demek bu? Yani emirler Allah’tandır.

Ne istiyor Allahû Tealâ? Herkesin cennete girmesini istiyor ve şeytan, insanlara Allah’ın emirlerini, özellikle zikri unutturmak için elinden gelen her şeyi yapıyor.

Sevgili kardeşlerim! Sakın vazgeçmeyin. Dîninizin en önemli faktörü zikirdir. Onun için Kur’ân-ı Kerîm’de Allahû Tealâ buyuruyor ki:

“Ve le zikrullâhi ekber.”

29/ANKEBÛT-45: Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salâte, innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah’ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.


ve: Ve.
le: Mutlaka.
zikrullâh: “Allah'ın ismini “Allah, Allah, Allah, Allah…” diye sesle veya “Allah, Allah, Allah, Allah…” diye sessiz zikretmek, hatta dudaklarını da dişini de kımıldatmadan “Allah, Allah, Allah, Allah…” diye zikretmek daha büyüktür.” diyor Allahû Tealâ.

Hedef ne? Hedef, zikrin devamlılığı. Neden Allahû Tealâ zikre bu kadar önem veriyor? Çünkü zikrettiğimiz zaman Allah’ın katından nurlar geliyor kalbimize ve kalbimizi nurlandırıyor.  Daimî zikrin sahiplerinin kalbi nurla zaten doludur. Bu o kadar güzel bir şey ki; sevgili kardeşlerim! O kadar çok istiyoruz ki; hepinizin de bu hedeflere ulaşmasını. O mutluluğu yaşadıktan sonra siz de bizim gibi etrafınızdaki herkese bu güzelliği yaşatmak için elinizden gelen her şeyi yaparsınız.

Benzer konular