Sözlerinize katılıyorum. Ancak Mehdi olduğunuz hususunda şüphem var. Acaba neden?

Anasayfa » Ana Sayfa » Hidayet » Sözlerinize katılıyorum. Ancak Mehdi olduğunuz hususunda şüphem var. Acaba neden?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Sözlerinize katılıyorum. Ancak Mehdi olduğunuz hususunda şüphem var. Acaba neden?

Sevgili kardeşim! Sözlerimize katılmanız aslında çok memnuniyet verici bir olay. Çünkü bu sizin kurtuluşunuz. Unutmayın! Bugün Allahû Tealâ’nın hidayetinin açıklamalarını yapıyoruz. Şu anda dünya üzerinde hidayeti bizden başka hiç kimsenin açıklamadığını inşaallah tespit edersiniz. Düşünün bir defa; hidayet asırlardan beri gözden kaybolmuş ve hidayetin ne olduğunu sorduğumuz zaman bize “doğru yol” diyorlar. Allahû Tealâ ise hidayetin:

•    Ruhun hidayeti: Ruhun Allah’a ulaşıp teslimi.
•    Fizik vücudunu hidayeti: Fizik vücudumuzun Allah’ın bütün emirlerini yerine getirdiği bir noktaya ulaşması.
•    Nefsin hidayeti: Nefsin, bütün afetlerden kendisini kurtarması ve Allah’ın bütün emirlerini yerine getiren, yasakları işlemeyen bir hüviyete gelmesi.
•    Ve nihayet irademizin Allah’a teslimi: Allah’ın bütün emirlerini irademizin de gerçekleştirmesi.

Böyle bir noktaya ulaşabilmek için daimî zikre ulaşmanız temel farz.

Öyleyse şimdi siz diyorsunuz ki: “Benim şüphem var.” Bu muhtevaya dikkat edin. Hidayeti şu ana kadar bizden başka hiç kimse söyleyebildi mi? Hiç kimse sözlerimize itiraz edemez. Çünkü her söylediğimiz söz, bilgisayarın hafızasına giriyor ve de bir ispat vasıtası olarak orada kalıyor. Ne zamandan beri bunu söylediğimiz, çok açık bir şekilde tarihleri itibariyle belli. Zaten bütün televizyonlar bu tarih sırasına göre kasetleri muhafaza etmek mecburiyetinde.

Öyleyse bizden önce hiç kimsenin, en azından bir 10 asırdır hidayeti bilmediği kesin. Eğer biz bugün Kur’ân’daki hidayeti Allah’tan öğrenerek söylüyorsak, hidayet; insan ruhunun, vechinin, nefsinin ve iradesinin kademe kademe Allah’a teslimiyse, ruhun Allah’a ulaşmasıysa ve bunu bizden başka hiç kimse bilmiyorsa, hiç kimse size öğretebilecek olan bilginin sahibi olmamışsa, üniversitelerde bu öğretilmiyorsa, dîn öğreticileri ne Diyanet İşleri teşkilatının 87 bin kadrosu ne İlâhiyat fakültelerinin profesörleri hidayet kavramını bilmiyorlarsa Mehdi de; “Hidayete eren ve başka insanları hidayete erdiren.” demekse o zaman şüpheniz bizim için bir şüphe.

İncelemek mecburiyetindesiniz. İncelediğiniz zaman hidayetin bizden başka kimse tarafından bilinmediğini göreceksiniz. Biz ilk açıklamayı yaptığımız güne kadar dünya üzerinde hiç kimse hidayeti bilmiyordu.

Öyleyse bu ilmi hiç kimse bilmediğine göre, biz söylediğimize göre ve Kur’ân’ı söylediğimize göre o zaman hidayetin sahibi başka birisi olabilir mi? Şüphe etmeniz ya da etmemeniz bizi pek alâkadar etmez. Ama sizi alâkadar eder. Çünkü siz kurtulamazsınız.

Benzer konular