Allah’ın adaletini bizlere anlatır mısınız?

Anasayfa » Ana Sayfa » Adalet » Allah’ın adaletini bizlere anlatır mısınız?
share on facebook  tweet  share on google  print  

Allah’ın adaletini bizlere anlatır mısınız?

Yaklaşık 1-2 hafta önce televizyonda bir kanalda bir adam dîn konuşuyor, telefonla bağlantı yapıp sorularını ona yöneltiyor o da kendi bilgisi kadar cevap veriyordu. Sorulardan bir tanesi aynen şöyleydi:
 
“Allah’ın bu dünyada adaleti varsa, neden günahsız küçük çocuklar öldürülüyor? Neden hiç kabahati olmayan insanlar acı çekiyor?” diye bir soru yönelttiler.
 
Cevap olarak da Allah’ın bu dünyada adalet uygulamadığı, bu adaleti insanlara bir görev olarak verdiği, O’nun adaletinin ahir dünyada bizim günah ve sevaplarımızı ölçerken olacağını belirtti. “Eğer biz bu dünyada adaletli davranıp günahsız insanların zarar görmesini önlersek işte adalet budur.” diyerek cevap verdi. Sonradan da şöyle bir olay anlattı: “Bir zat müridleriyle birlikte oturuyormuş ve önlerinde kocaman bir meyve tabağı varmış. Bu zat demiş ki: “Bu meyveleri kendi rızam ile mi dağıtayım yoksa Allah’ın rızası ile mi dağıtayım?” Müridleri de: “Allah’ın rızası ile dağıt.” demiş. O da bunun üzerine 1 ona, 5 ona, 2 ona, geri kalanını da kendisine almış. Ve demiş ki: “İşte Allah’ın bu dünyadaki adaleti budur.” diye bir hadise anlattı. Ve şöyle bir konuşma daha yaptı: “Eğer Allah’ın adaleti gerçekten bu dünyada olsaydı, herkes aynı özelliklere sahip olurdu ve yaşam olmazdı.” Sorum şu: Bazı yerleri mantıklı geliyor ama çoğu yerde düşüncelere dalıyorum. Bu konuda yardımcı olursanız sevinirim.

Sevgili kardeşlerim, bu dünyada Allah’ın adaleti Allah ile kullar arasındaki ilişkilerde geçerlidir. Allah için ne yaparsanız karşılığını mutlaka alırsınız. Ama Allahû Tealâ bütün insanları serbest irade ile yaratmış ve insanlar kötülüğü yapmak üzere serbest kalmışlar. Eğer insanlar fırsat bulurlarsa kötü davranışlarda bulunacaklardır. Allah’ın adaleti aynı anda dünya üzerinde tecelli edecektir. Ama bunu size anlatanlar, bu adaletten haberdar değiller. Kim başkasına hangi kötülüğü yaparsa, o kötülük miktarında derecat kaybeder aynı anda. Allah’ın adaleti aynı anda tahakkuk eder. Olay ve karşılığında kişinin kaybettiği derecat.

Şimdi zulüm görene ulaşalım. Gene olay ama onun karşılığında kişinin kazandığı derecat. Öyleyse kötülük eden derecat kaybediyor, aynı miktardaki derecatı kötülük gören kazanıyor. Adalet aynı anda teşekkül ediyor. Onların tabiî bundan haberi yok. Size bunları anlatan bu zavallıların, dîn adamı olarak geçinen bu insanların bu hakikatlerden haberleri yok.

Şimdi, kendisine kötülük yapılan kişinin kısas istediğini düşünelim. Kısas tahakkuk ettiğinde ne oluyor? O kısas yapan kişi, kendisine yapılan kötülük sebebiyle kazandığı derecat kadar derecatı kaybediyor. Kaybettiği ve kazandığı dereceler eşit. Buna karşılık eğer karşısındakinden bir tokat yemişse, o da karşısındakine bir tokat attığı için olaylar da eşitleniyor.

İki tarafa da bakıyoruz şimdi: Birisi bir tokat yemiş, öteki de yemiş. Birisi derecat kaybetmiş, öteki de derecat kaybetmiş. Birisi derecat kazanmış, öteki de aynı miktar derecat kazanmış. Öyleyse hem derecelerde eşitlik var; kazanılan ve kaybedilen dereceler birbirine eşit hem de olaylarda eşitlik var. 1. de 2. de aynı şekilde bir olaya şahit olmuşlar, muhatap olmuşlar, ikisi de birer tane tokat yemişler.

Öyleyse Allahû Tealâ’nın “innallâhe serîul hısâb” dediği olayı hatırlayın. “Allah hesabı acil olarak görür, seri olarak görür, derhal hesabı görür.” diyor. İşte Allah’ın hesabı mutlak olarak tahakkuk eder. Ya olayla kaybedilen veya kazanılan derece karşılaşır ya da eğer ikinci bir olay tahakkuk ederse yani kısas tahakkuk ederse olayla olay eşitlenir, derecatla derecat eşitlenir. Kaybedilen derecat kadar kazanılan derecat vardır. Yapılan eza kadar kendisine mukabil olarak yapılan eza söz konusudur. Adalet aynı anda tahakkuk eder.

Sümbül Efendi’yi hatırlayın sevgili kardeşlerim. Bütün gönderilenler anlattıkları olaylarda bir sürü insanların haksızlık gördüğünü, bu haksızlıklar sebebiyle şikayetçi olduklarını söylüyor. Sümbül Efendi diyor ki:

“Yavrum, sen hiçbir şey söylemedin.”

“Efendim, ben de gittim, aynı mahkemelere aynı olayları ben de gördüm. Ama herşey merkezindeydi.” diyor.

"Yani adalet, olayın adaletsizliğinin vücuda geldiği an adalet teşekkül etmiştir.” diyor. Eğer siz bu adamları dîn adamı olarak değerlendiriyorsanız çok yaya kalırsınız. Öğrenecekler.

Allah razı olsun.

Benzer konular